İlginizi Çekebilir
Doğala Doğru

Benim Sadık Yarim Kara Topraktır...

Doğala Doğru
Bu makaleyi okuduktan sonra ayakkabıları terlikleri hayatınızdan çıkarmayı düşünebilirsiniz.
Doğala Doğru
İnsan ile toprak ayrılmaz bir bütündür aslında. Gılgamış Destanı’nda insanın topraktan, balçıktan yaratıldığı yazar. Tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında da toprağın, yaratılışın kökeni, kaynağı olduğu bildirilir. Dünya mitolojisinde ise kaostan kozmosa geçişin simgesi olarak bilinir toprak. Toprak aslında düzendir, sistemdir, döngüdür. Kültürümüzde ise iyiliğin, cömertliğin, doğurganlığın, bereketin, saflığın, simgesi olarak kabul edilmiş toprak. Peki, yaşamın kaynağı, ölümün yurdu olan topraktan uzaklaşarak aslında neler kaybediyoruz? Var oluşumuzdan beri toprakla ilişki içerisindeyiz aslında. Topraktan üretir, topraktan beslenir, giyinir örtünürüz. Topraktan yaptığımız yapılara sığınır yaşarız. Babadan oğula miras kalmış toprağın mucizeleri ve topraksız kalan insanların hüsranı ile ilgili birçok eserler yazılmış çizilmiştir. Şimdi unuttuklarımızı hatırlayalım ve toprağa aslında ne kadar muhtaç olduğumuzu tekrar görelim. Çok eskilerde çıplak ayakla toprağa basardık. Sonra ayakları korumak için çeşitli ayakkabılar icat edilmeye başlandı. 1960’lı yıllara kadar gerçek deri ayakkabılar kullanılıyordu. Bu ayakkabılar toprakla temasımızı devam ettirdi ve ‘topraklama’ yapılmasını sağladı. Ancak 1960’lardan sonra her şey gibi buda değişti ve tüm dünyada farklı materyaller ve yüksek tabanlı ayakkabılar kullanılmaya başladı. Bu da maalesef antioksidan etkiden faydalanmamızı engelledi. Toprağa Yalın Ayak Basmanın Faydaları: Toprakla temas etmek ya da toprak üzerinde çıplak ayakla yürümenin sağlık açısından birçok faydaları var. Özellikle strese bağlı gerginlik yaşıyorsanız toprakta yürüyerek rahatlayabilirsiniz. Yaşadığımız stres vücutta kortizol hormonu salgılanmasına neden olur. Normalde sadece sabahları salgılanarak uyanmamızı sağlayan kortizol enerjik ve zinde olmamızı sağlar. Fakat gün içinde fazla salgılandığında kortizol uyku dengemizi bozar. Yani stres uykularımızı kaçırır hale gelir. Bu da bir süre sonra, depresyonu, anksiyeteyi ve sinirliliği getirir. Yapılan çalışmalar sonucunda, topraklamanın stresli kişilerde kortizol seviyesini azalttığını ve uykuyu düzenlediğini gösteriyor. Yapılan deneyler sonucunda topraklanmamış farelerin kan şekerlerinin, aynı şekilde beslenen topraklama yapılan farelere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca özellikle çocuklarda görülen iki tip diyabet hastalığının en önemli nedeninin topraklama eksikliğinden olduğu ortaya çıkmıştır. Topraklama sırasında eksik elektronlar hücrelere akar ve mitokondri doyurulur. Bu da, sağlıklı mitokondri işlevini destekler ki; mitokondrilerimiz ne kadar az strese maruz kalırsa, ne kadar çok beslenir ve korunursa, o kadar az yorgun oluruz. Mitokondriler vücudumuzun enerji mekanizmalarıdır. Yalın ayak toprakta yürümek kırmızı kan hücrelerinin akış hızını %280 artırır. Bu şekilde dokulara daha fazla oksijen taşınır ve enflamasyonun azalması sağlanır. Kanserden damar sertliğine romatizmadan astıma kalp krizi, felç, alzheimer, gibi pek çok hastalığın sebebi "enflamasyondur." Toprağa basmak kandaki demir, inorganik fosfor, iyonize kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum seviyelerini arttırıyor. Yapılan çalışmalar, toprağa basanlarda hem kalsiyum hem de fosforun vücuttan atılımının önemli ölçüde azaldığını gösterdi. Topraklama ile kemik yoğunluğunu arttıran mineral önemli bir oranda tamamlanabilir. Toprağın faydalarını bu kadar konuştuktan sonra toprağa basmaya daha çok vakit ayırmalıyız. Günde en azından yarım saat, çıplak ayakla toprak, çimen, kum üzerinde yürüyün bir süre sonra kendinizde bu değişimi hissedeceksiniz. Vücudumuz özüne ne kadar yakın olursa, yenilenmemiz de o kadar kolay olur.    

Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?