İlginizi Çekebilir
Doğala Doğru

Doğal Tarımın İyileştirici Gücü

Doğala Doğru

Doğal tarımı ilk başta bir terim ya da bir buluş olarak görebilirsiniz, ama doğal tarım bana göre tam bir yaşam biçimidir.

Doğala Doğru
 Buradaki amaç endüstriyel tarımın tersine toprağa zarar vermemek ve topraktan sürdürülebilir bir yaşam sağlamak. Yani doğaya hiçbir müdahale yapmayacaksın, gübreleme yok, ilaçlama yok, toprak kazma vs. yok… Gittiğiniz ormanları, o ormanlardaki ağaçlardan topladığınız meyveleri düşünün, hiçbir insan müdahalesi olmadan nasıl da güçlü bir şekilde ayakta kalıyor değil mi? ve varlığını bu şekilde devam ettiriyorsa dolayısıyla doğal tarımda da mantık bunun üzerine kurulu. Doğa için, toprak için aslında her şey bir, her şey birbiriyle bağlantılı… 

Doğanın bizden istediği tek bir yardım var o da tohum, doğa bunun karşılığında bize besin verir. Bildiğimiz endüstriyel tarımda olduğu gibi ya da başka ağır işler yapmanıza gerek duymuyor, tıpkı insan eli değmeden yıllarca kendi başına ayakta kalmaya başaran ormanlar gibi. Burada en önemli unsurlardan biri mümkün olduğunca çok ve farklı bitkilerin, meyvelerin tohumlarını toprağa vermek, sonrasında doğa zaten hangi bitkinin nerede yetişeceğine kendisi karar verecektir. Sizin tek yapmanız gereken doğaya tohum vermek o da size besin verecektir, başka hiçbir müdahale olmadan. Doğal tarım, doğa yasalarının tarımsal uygulamalara uygulandığı bir sistemdir. Bu yöntem, her bir çiftlik alanının doğal biyoçeşitliliği ile birlikte çalışır ve her bir ekosistemi gıda bitkileriyle birlikte gelişmek için şekillendiren hem bitkiler hem de hayvanlar olmak üzere canlı organizmaların karmaşıklığını teşvik eder. 

Bir de doğal tarımın biraz gerçekçiliğinden söz edelim… En iyi bilimimiz ve saha içi uygulamamız bize endüstriyel ölçekte çiftçiliğin kesinlikle, tartışmasız, gerçekçi olmadığını çok açık bir şekilde aslında söylüyor. Bunu aşmanın bir yolu yoktur ve hiçbir teknoloji veya yenilik miktarı biyolojik gerçeği asla uzlaştıramaz, eğer Dünya’nın habitatlarının ve kaynaklarının yenilenmesi yerine çıkarma ve kirliliğe dayanıyorsa, hiçbir çiftlik gezegeni beslemeye devam edemez.  O halde asıl soru şu olur: Alternatifler nelerdir ve mevcut yıkıcı yollarımızdan daha yenileyici çiftçilik ve yaşam biçimlerine nasıl geçebiliriz? Hem tarihi hem de çağdaş bağlamlarda, doğal tarım insan türü tarafından bilinen en sürdürülebilir gıda üretimi biçiminin esasen köklerini temsil eder. Bugün pek çok araştırmacı -birçok çiftçi çiftçiden bahsetmiyorum bile- geleceğimizin anahtarının doğal çiftçilerinkine benzer bir kültürel-ekolojik anlayış geliştirmede yattığına inanıyor. Bu aynı zamanda, yerel bilinçli sürdürülebilir çiftçilikte kültürel bilgeliği ortaya çıkarmaya ve desteklemeye yardımcı olan geleneksel ekolojik bilgi ve agroekolojinin ilgili alanlarını araştırmak anlamına da gelir .

Doğal Tarımın Kökenleri

Doğal tarımın en tanınmış uygulayıcısı ve filozofu olan Masanobu Fukuoka , tarımsal kariyerine bitki bilimcisi ve tarımsal hastalık ve böcek araştırmacısı olarak başladı. Ancak 1930'larda yaptığı işin kendisini ve mesleğindeki diğerlerini gerçekten doğayı bilmekten uzaklaştırdığını fark etti. Bu noktada “doğayı mikroskopla inceleme” kariyerinden vazgeçti ve yaşamının sonraki yarım yüzyılını doğanın ilkelerine uygun bir yaşam ve çiftçilik biçimi geliştirmeye ayırmaya karar verdi.  Fukuoka, yaşamı boyunca Şikoku kırsalındaki çiftliğinde ve çok sayıda uluslararası tur aracılığıyla yazıp öğreterek bulgularını özgürce yaydı. Fikirleri 1970'lerin sonlarından itibaren çeşitli kitapların yayınlanmasıyla popüler hale geldi. Özellikle The One Straw Revolution adlı kitabı en çok satan kitaplardan biriydi ve genellikle alternatif gıda hareketinin kurucu belgesi olarak anılır. Fukuoka günümüz terimini icat etmiş ve “tohum bombalama” ve “toprak işlememe” gibi yöntemleri popüler hale getirmiş olsa da doğal tarım, insanın anlamlı gelişme yeteneğimizin yeniden keşfi olduğu için, modern bir çağ icadı değildir. Yaşamlarımız için bağlı olduğumuz Dünya ve doğa ile ilişkiler. Bu açıdan bakıldığında doğal tarım binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca dünyadaki neredeyse akla gelebilecek her iklim ve kültürde uygulanan bir tarım şeklidir. Bu, birçok Doğu diniyle, bilgelik gelenekleriyle ve dünyanın pek çok (tabii ki hepsinde olmasa da) bölgesindeki yerli halkların ekolojik zihniyetleriyle ortak kökleri paylaşan bir düşünme ve yaşama biçimidir. 

Doğal Tarım ve Organik Tarım Arasındaki Benzerlikler

•    Doğal ve organik hem kimyasal içermez hem de az çok zehirsiz tarım yöntemleridir.
•    Her iki sistem de çiftçileri bitkilerde ve tüm tarımsal uygulamalarda herhangi bir kimyasal gübre, böcek ilacı kullanmaktan caydırıyor.
•    Her iki tarım yöntemi de çiftçileri yerel tohum türlerini ve yerel sebze, tahıl, bakliyat ve diğer mahsul çeşitlerini kullanmaya teşvik eder.
•    Organik ve doğal tarım yöntemleri, kimyasal olmayan ve ev yapımı haşere kontrol yöntemlerini teşvik eder.

Doğal Tarım ve Organik Tarım Arasındaki Temel Farklar

•    Organik tarımda kompost, solucan gübresi, inek gübresi vb. organik gübreler ve gübreler kullanılır ve dış kaynaklardan tarım arazilerine eklenir.
•    Doğal tarımda toprağa ne kimyasal ne de organik gübre eklenmez. Aslında, toprağa hiçbir dış gübre eklenmez veya bitkilere herhangi bir şekilde verilmez.
•    Doğal tarımda, organik maddenin mikroplar ve solucanlar tarafından ayrışması, toprak yüzeyinde kademeli olarak teşvik edilir ve bu da zaman içinde toprağa besin ekler.
•    Organik tarım hala çiftçilik, devirme, gübre karıştırma, ot ayıklama vb. gibi temel tarımsal uygulamaların yapılmasını gerektirir.
•    Doğal tarımda çiftçilik yoktur, toprağın devrilmesi ve gübre yoktur ve doğal ekosistemlerde olduğu gibi ayıklama yapılmaz.
•    Organik tarım, toplu gübre gereksinimi nedeniyle hala pahalıdır ve çevredeki çevreler üzerinde ekolojik bir etkiye sahiptir; oysa doğal tarım, tamamen yerel biyoçeşitlilik ile şekillenen, son derece düşük maliyetli bir tarım yöntemidir.
•    Doğal tarımın tüm dünyada çalışan birçok modeli vardır, sıfır bütçeli doğal tarım (ZBNF) Hindistan'da en popüler modeldir. Bu kapsamlı, doğal ve ruhsal tarım sistemi Padma Shri Subhash Palekar tarafından geliştirilmiştir.

Doğal tarımı bireyler olarak bizler için son derece kişisel, yaratıcı ve heyecan verici bir çaba yapan da budur. Bu zihniyetle çalıştığımız her gün, bu Dünya ile ilişkimizi genişletme, kendi benzersiz sesimizi, becerimizi, insan olarak zanaatımızı geliştirme ve bu mucizevi dünyadaki rolümüz hakkında daha fazla şey keşfetme şansı sunuyor. Bu bakış açısına göre, insanlık için ileriye dönük tek gerçekçi yol, aynı zamanda insan nüfusunun refahını da desteklerken ekolojik refahı sağlamanın tek yolu, gıda üretme yollarıyla meşgul olmaktır ve bu nedenle, herhangi bir şey üretme insanı doğaya yeniden bağlayan şey de budur… Sonuç olarak, çiftçiler, tüketiciler ve doğa arasındaki akrabalığa dayalı bir görme ve yapma biçimi geliştirmek, yaşamak için ne yapmayı seçersek seçelim, bize daha mutlu, barışçıl ve sürdürülebilir bir şekilde yaşamanın yollarını sunar.

Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?