Dünyanın en güzel varlıkları olan çocukların, melek kalplerinin bir yerinde, sürekli tetikte duran duygusal boşluğun var olduğunu biliyor muydunuz? Bu duygusal boşluğu çocuklar, hiç ummadığınız anlarda siper ederek kullanmayı başarabiliyorlar. Asıl soru ise şu; siz bu silahla vurulmayı mı tercih ediyorsunuz, silahı elinden alabilmeyi mi?Sosyal yaşantımızın yoğunluğundan dolayı çocuklarımızı ihmal ettiğimiz anlar mutlaka vardır. Burada asıl önemli olan, durumun farkında olup olmadığımızdır.
Çocuklar istediklerinin yapılmadığı, hoşnut olmadığı ortamlarda bulunduğu, sevmediği yemeği masada gördüğü, yeni oyuncak istedikleri zamanlar gibi, ebeveynleri zor duruma sokacak anlarda, göz yaşlarını kullanmayı severler. Bunu yapmalarındaki sebep, kendi istediklerinin olmasıdır. Ben merkezci alanlarını dışa vurmak isterler. Eğer aile, bir kez olsun buna izin vermiş ve göz yaşlarının ardından çocuğunun istediğini yapmışsa, üzgünüm ki bunun devamı gelecektir. Çünkü çocuklar zekidir, beyninizin nasıl çalışacağını anlar. Bir kez kendisine verilen hakkı, ömrünün sonuna kadar sahiplenir. O nedenle çocuğunuza telefon vermişseniz, televizyona alıştırmışsanız, sevmediği yemekleri yedirmemişseniz, her istediği oyuncağı almışsanız, artık bu durum çocukta kişisel hakka yol açmıştır. Çocuk için bu sorunlardan doğan göz yaşı, problem çözücü hal almaya başlamıştır. Çocuğunuzun her istediğini yapıyorsanız, iyi bir ebeveyn olmuyorsunuz. Buyruğunu yerine getiren ebeveynler oluyorsunuz. Çocuklar, ebeveynlerini en çok oyuncak almak istediklerinde göz yaşlarıyla etkilerler. Markete her gittiğinizde, her oyuncakçıyı gördüğünüzde çocuğunuz oyuncak istiyorsa, onu bu duruma siz alıştırmışsınız demektir. Bu durumda artık ağlamaya da bilirler. Bu alışkanlıklarını söndürmek çok zor değildir, lakin üzerine düşmezseniz, çocuğunuz hayatı boyunca her isteğinin yerine getirilmesini isteyecektir ve başkalarından medet umacağı için kendisine güveni azalacaktır. Ve şunu da unutmayın, kaybedilmiş özgüveni yerine getirmek, sıfırdan inşa etmekten daha zordur. Çocukların en büyük madenleri, en büyük zenginlikleri hayalleridir. Sizler onların her istediklerini yerine getirince, onları hayallerinden mahrum etmiş oluyorsunuz. Çünkü hayal bir çocuğun diğer yarısıdır. Hayal gücü çocuğun tek oyun arkadaşıdır. Elbette siz o an, çocuğunuzu mutlu ettiğinizi düşüneceksiniz. Lakin yaptığınız yegâne şey, çocuğunuzu hayalsiz bırakarak hayallerinden soyutlamak olacaktır. O nedenle bırakın hayal kurmaya, o oyuncağını istemeye ve düşlemeye devam etsinler.
Bazı çocuklar da, konuşmadan ve sadece işaret ederek ağlama yoluyla istediklerini yaptırmayı severler. Aile de ağlamasın, mutsuz olmasın diye düşünerek hemen bu istekleri yerine getirirler. Lakin bu durum çok yanlış bir tutumdur. Çünkü işaretleriyle, konuşamadan kendini ifade eden çocuklarda konuşma tembelliği durumu ortaya çıkar. Çocuk konuşmak istemez ve bu konumu da onu rahatsız etmez. Zaman içerisinde de konuşma tembelliği ortaya çıkarak çocuk, “benim konuşmama gerek yok çünkü ailem beni anlayabiliyor”, diye düşünür ve alışkanlık dediğimiz olay da yaklaşarak çocuğun algısına oturur. Bu konuda ebeveynler çocuklarının ağlamalarını sırf kontrol altına almaya çalışmak için, ne yazık ki durumu görmezden gelerek bu olayın, bir sorun olmadığını düşünmekteler. Gerçeğin sonradan farkına vardıkları zaman ise, tedbir ve önlemlerle ilgili bir takım sorun yaşarlar. Çünkü bir olay, olduğu an çözülürse elbette daha iyi olacaktır. Eğer çocuğun oturmuş bir alışkanlığını değiştirmek istiyorsanız, bu daha zorlu ve sabır gerektiren bir sürece girer.
Peki çocukların ağlama alışkanlığı soyutlamanın yolları nelerdir?
- Çocuğunuz oynanmasını istemediğiniz bir nesne ile oynuyorsa, yavaşça elinden almalısınız. Hayır dememelisiniz. Hayır derseniz oyuncağı istemeye devam edecektir, bu nedenle ilgisini çekeceğini düşündüğünüz bir başka nesne veya oyuncağı çocuğunuza vermelisiniz.
- Çocuğunuzun, kendisini rahat ve özgür hissedeceği bir bölgesi olmalıdır. Kendi yaşam alanınızda çocuklarınıza yer vermezseniz, kendilerini eve ait bir birey olarak görmezler.
- Çocuğunuza sürekli “yapma, dokunma, elleme, yaklaşma”, dememelisiniz. Özellikle de kendi evinizde, kendi eşyalarınızla bu durumda karşı karşıya kalırsanız, bu kelimelerden kaçınmalısınız.
- Çocuklar çok disiplini de sevmezler, çok rahatlığı da. Onlara kurallarınızı öğretmelisiniz. Sınırını bilmeli ve öğrenmelidir.
- Olumlu davranışlarını gördükçe ödüllendirilmelisiniz, lakin sürekli değil. Olumsuz davranışlarının ardından büyük tepkiler vererek cezalandırmamalısınız. Bu olay çocuğunuzun kişisel gelişimine zarar verecektir.
- Çocuk her ağladığında istediğini yapmayarak bu davranışın işe yaramadığını ona göstermelisiniz. Artık yerine getirdiğiniz istekleri durdurmalı, kendi kurallarınızı ve doğru olanı bir şekilde çocuğunuza anlatabilmelisiniz.
- Çocuğunuzu doğa ile iç içe yaşatmalısınız. Ona zaman ayırmalı ve doğayı, hayvanları sevmesini sağlamalısınız.
- Çocuğunuzu korkutmamalısınız. Korku çözüm değildir, travma kaynağıdır. İyileştireceğim derken, yarayı daha da büyütmüş olursunuz.
- Çocuk ağladığında başkalarının yanından ayrılarak ağlamasının geçmesi için, dikkati başka noktalara çekilip, sakinleşince göz temasına dikkat edip, boy hizasına gelmeli ve ikili iletişimde bulunmalısınız. Bu çocuğunuza değer verdiğinizi gösterir.
- Disiplinde olumlu davranışları ödüllendirme, olumsuzları ödüllendirmeme ve pekiştirmeme, 1-2 ay bunu denedikten sonra hala olumsuz davranışlar devam ediyorsa yaptığı davranış karşılığında geciktirmeden, belirli süreli olarak, sevdiği bir aktiviteden mahrum bırakma uygulanabilir. Lakin dozunda ve yerinde. Ebeveyn abartmayacak biçimde davranış sergilemelidir.
Her şeyin başında sevgi olduğu gibi, çocukların da en büyük ihtiyaçları bu duyguyu hissedebilmektir. Onlara sebepsiz seni seviyorum diyebilmelisiniz. Ağladığında sarılmalısınız. Yaptığı her hatayı yüzüne vurmamalısınız. Çünkü onların tek ihtiyacı sizlersiniz. Kendinizi koz olarak kullanmamalısınız.