- Ateşli hastalıklar, sistem enfeksiyonları,
- Alevli dönemde iltihabı-romatizmal hastalıklar,
- Ağır kansızlık,
- Kanser ve benzeri habis hastalıklar,
- Kanamalı hastalıklar
- Kadınlarda adet dönemleri, gebelik ve doğum sonrası dönemler,
- Ağır kalp, Akciğer, Böbrek ve Karaciğer hastalıkları ve yetmezlikleri,
- Oynak hipertansiyonu veya kan basıncı sürekli sistolik 150 mmHg üzerinde seyreden hastalar,
- Yaygın varisler, iltihabı ve/veya tıkayıcı damar hastalıkları,
- Kontrol altına alınmamış ve insüline bağımlı şeker hastalığı,
- 6-12 aydan yeni, antikoagülan kullanan, yüksek risk faktörüne sahip Serebrovasküler hastalığa bağlı yarım felçli hastalar (hiç girmeseler daha iyi ),
- Epilepsi ve benzeri nöbet geçiren hastalar,
- Akıl hastaları ve ağır psikolojik problemleri olan hastalar,
- İleri yaşta ve düşkün hastalar,
- Aşırı şişman hastalar.
İnsanlık tarihi boyunca yer alan kaplıcalar, yıllar içerisinde keşfedilmiş ve artan teknolojilerle birlikte mineral zenginlikleri keşfedilmiş kaynak sularıdır. Yer kabuğunda akar halde bulunan bu maden suları, çok sıcak, sıcak ve soğuk sular olarak sınıflandırılmaktadırlar.
Kaplıca suları içerikleri bakımından farklılık gösterir. Kimyasal açıdan da farklı içeriklerdedir tuzlu, kükürtlü, karbon dioksitli, bikarbonatlı, iyotlu ve radyoaktif olarak farklı sınıflarda yer alabilirler. Çinko, demir, sülfat, karbonat, kalsiyum, silisyum gibi yeryüzünün alt katmanlarında bulunan pek çok minerali bünyesinde barındıran değerli su kaynaklarıdır. Su sıcaklığının yeryüzüne çıktığı noktalarda farklılık gösterdiği bilinmekle birlikte her ılıcanın içeriği de farklıdır.
Kaplıcalar, şifalı sular olarak bilinen maden sularının yeryüzüne çıktığı kaynarcalar ile bunların çevresinde kurulan hamam, havuz, klinik, otel gibi tedavi ve konaklama tesislerinden oluşur. Tesisler, kaplıca suyundan banyo ve içme kürleriyle yararlanılmasına göre farklılıklar gösterir.
Sağlık açısından olduğu kadar turizm açısından da önem taşır. İnsanlığın eski çağlardan beri sağlık amacıyla şifalı sulardan yararlandıkları bilinmektedir. Anadolu’nun çeşitli yörelerindeki kaplıcaların Yunan ve Roma dönemlerinden beri işletildiğini gösteren yapı kalıntılarına rastlanır.
Sıcak su ile tedavi anlamına gelen balneoterapi veya kaplıca tedavisi, özellikle termal otellerin yaygınlaşması ile birlikte profesyonel sağlık kadroları tarafından uygulanan yardımcı tedavi yöntemleri arasındadır.
Vücut direncini arttırmak, kandaki oksijen kapasitesinin artması ve vücudun doğru beslenmesini sağlamak, vücudun günlük yaşam konforunu arttırmak, hastalıkların beraberinde getirdiği sıkıntıları hafifletmek ve ortadan kaldırmak gibi amaçlarla kaplıca tedavileri uygulanmaktadır.
Kaplıca kürleri, her şeyden önce kişinin rahatsızlığına yönelik başvurulacak bir yöntemse mutlaka doktor kontrolünde önerilmeli ve uygulanmalıdır.
Hastalığınızın türüne göre uygun içerik ve sıcaklıktaki kaplıca suları tercih etmelisiniz. Unutmayın ki her insanda hastalıkların seyri aynı değildir. Bu nedenle öncelikle kaplıcaların kesin tedavi yöntemi olmadığı, modern tıp ile birlikte yardımcı tedavi uygulamaları arasında yer aldığı unutulmamalıdır.
Romatizmal hastalıklar, mide bağırsak ve karaciğer problemleri, böbrek taşı ve böbrek rahatsızlığı bulunanlar, özellikle cilt hastalıkları, saçlı deri hastalıkları bulunanlar, inme veya felç gibi durumlarda fizik tedavi ihtiyacı bulunan hastalar doktor gözetiminde kaplıca tedavilerinden yararlanabilirler.
Hangi Hastalar Kaplıcaya Giremez?
Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?
Çok Doğal
0
Faydalandım
0
Deneyeceğim
0
Öğretici
0
Hadi Canım
0
Beğenmedim
0