Hayat bu kadar doluyken neden değişimden bu kadar korkuyoruz? Sabit fikirlerimiz bazen değişime direniyor fakat emin olacağımız tek şey var o da değişimden korkmamaktır. Fakat şunu unutmayın asla dün olduğumuz kişi değiliz ve ne kadar uğraşırsak uğraşalım yarın olacağımız kişi de değiliz. Biz farkında olmasak da, koşulların birikimi bunu gerçekleştirir. Bu yüzden değişimden korkmayı bırakmalıyız. Yeni şeylere direnmek hayatımızı yaşamamız gereken yol değil. Hepimiz eskiden her şeyin daha güzel olacağına inanırdık değil mi? Bu yüzden geçmişi idealize etmek alışkanlıklarımızdan biridir. Temel olarak, hayatımızda gelişen olayların olumsuz yönlerini unutup sadece olumlu yönlerine odaklanma eğilimimizin bir sonucudur. Bu yüzden genellikle çocukluğumuzun sadece iyi yönlerini hatırlarız. Ayrıca, bir endişe ve umutsuzluk anında kendimizle karşılaşırsak, büyük olasılıkla yaşadıklarımızı daha kolay olduğunu düşündüğümüz önceki anlarla karşılaştırırız.
Belleğimiz sürekli değiştiği için güvenilir olmadığını size söylemek isterim. Aslında, anıların yeni olaylara göre değiştirilebilecekleri hassas bir dönemi vardır. Bu yüzden her şeyi şekerle kaplamaya devam ediyoruz ve başımıza her bir şey geldiğinde onu bir karşılaştırma modeli olarak kullanmak için saklıyoruz. Daha önce tartıştıklarımızı hesaba katarsak, beynimizin bizi iyi ve kötü değişimlerden korkutmak için hazır olduğunu düşünmemiz garip olmaz. Bu, beynin kendini güvende hissetmeyi sevdiği anlamına gelir, bu nedenle herhangi bir değişiklik veya yeni deneyim, rahatlık alanından çıkmasına neden olarak bir korku hissine yol açar. Değişimi küçümsemesi mantıklı, değil mi?
Öte yandan, değişikliklerle yüzleşebilmek için ürettiğimiz aşırı adrenalin, beynin kafasını karıştırabilir ve onu güvensizlik veya öfke duygularıyla ilişkilendirmesine neden olabilir. Ancak, bu kimyasal aktivasyonun yeni durumlara hazırlanmamıza ve bunlarla başa çıkmamıza yardımcı olduğunu unutmamalıyız. Bu nedenle, tüm değişiklikler, en çok korktuklarınız bile, kendi içinde belirli bir melankoli taşır.
Hayatta asla işler değişmez, ama biz değişiriz! Hayatın akışı bizi etkiler ve bir şekilde bizi başka bir şeye dönüştürür, bazen istemediğimiz bir insana dönüşebiliriz, çünkü hayat önüne çıkan insanlar, fırsatlar seni o olmaya zorlamıştır. Bunu ne kadar erken kabul edersek, o kadar iyi olacaktır çünkü karşılaştığımız değişiklikleri yönetmemize yardımcı olacaktır. Böylece geçmişe ya da gelecek yanılsamasına takılıp kalmayacağız. Sonunda şimdiki zamanda yaşamaya odaklanacağız. Geçen sene olduğumuz kişi değiliz. Sevdiğimiz insanlar da aynı değil. Hepimiz sürekli değişim halindeyiz. Başkaları ne kadar değişirse değişsin ne olursa olsun onları takdir ettiğimizi anlamak muazzam bir şey, bu yüzden aynısını kendimize de yapmalıyız.
Değişime Direnmek Zayıflıktır
Ruh sağlığı, kişinin gelişme ve koşullara uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Kendimizi modellere ve ilkel şemalara bağlı tutmak, yalnızca ıstırap biriktirmemize neden olur. Ne bulacağımızı bilmediğimizde dirençle karşılaşırız. İnsanın en büyük korkularından biri belirsizliktir. Bir şey hakkında belirsiz hissettiğimizde, kendimizi güvensiz hissederiz. Elimizi tutacak kimsemiz yok ve neredeyse körü körüne ilerlemek zorundayız, ama bunu anca sadece kendimiz başarabiliriz… Belirsizliği bir şekilde kendimiz yok etmeliyiz.
Bir de şu konu var; birçoğumuz başkalarını memnun etmek ve onlara uyum sağlamak istiyoruz ve başkalarının bizim hakkımızda söylediklerini çok umursuyoruz. Bir şeyler ters giderse başkalarının daha fazlasını istemesinden, ne düşündüğümüzü veya kendimiz olduğumuzda reddedileceğimizden, diğer insanları hayal kırıklığına uğratacağımızdan korkarız. Bu korkunun farkında olmalıyız ki onu yenebilelim. Görmezden geldiğiniz bir sorun varsa, kendinizi bilinmeyene atmadan önce kendinizi eğitin, öğrenin, okuyun ve sorular sorun, o zaman daha mutlu olacaksınız. Ve nihayetinde, yeterince kötü bir şey istiyorsanız, başarma yeteneğinize inanın ve kendinize ilham olun o zaman göreceksiniz ki, değişime karşı direniş kolayca fethedilecektir!
