Bazen yalın ayak toprakta yürümek isteriz, bedenimiz toprakla buluştuğunda sebepsiz bir huzur kaplar içimizi, ya da yeşilliklerin içine kendimizi attığımızda ruhumuza ne kadar iyi geldiğinin farkına varırız. Çoğumuzun hayali kalabalık, gürültülü, her yeri taş olan şehirleri bırakıp doğa ile baş başa bir hayat hayal ederiz. İşte bilim dünyası doğanın insanı iyileştirme gücünü anlatmak için de Ekoterapiyi kullanıyor. Aslında temelde insanların çevreleriyle ve doğayla derin bağları olduğu fikrini savunan bir yaklaşım. Doğaya dönmek hangimizi iyi hissettirmez ki?
Şöyle bir düşünün şehir hayatının sorumlulukları, gürültüsü, tüm koşturmaların içinde kendi özümüzü kaybettik. Doğa bize şartsız koşulsuz her şeyi veriyorken, biz doğaya ne veriyoruz? Evet, insanlar olarak doğaya hak ettiği değeri vermiyoruz, oysa ki asıl mutluluk ve huzur doğaya vermekten geçiyor. Yani yaşadığımız evrende bizim de görmediğimiz içerisinde bulunan canlı cansız tüm varlıkların bir görevi var ve bunlar kusursuz bir denge içinde yaşam sürekliliğini sağlıyorlar. Sizin de aslında bildiğiniz diğer adı da "ekolojik denge". Biz ise ekolojik dengeyi olağan döngüsünden saptıracak herhangi bir eylemde bulunduğumuz zaman, tüm sağlıklı ekosistemlerin işleyişine müdahale etmiş oluyoruz; doğada tahminimizden de büyük ölçekli izler bırakıyoruz. Bunlardan birisi de gün geçtikçe büyüyen küresel ısınma. Belki kaba bir tabir olacak (şahsi olarak algılamayın). İnsanoğlunun bencilce davranışı ve sürdürülebilir olmayan tüm alışkanlıklarımız yüzünden doğanın bize sağladığının %50 üzerinde doğal kaynak tüketiyoruz.
Doğanın bize sunduğu eşsiz güzellikleri fark etmenin ve takdirin ötesine geçerek, doğaya kendimizden bir şeyler sunarsak, işte o zaman hem yaşadığımız gezegeni korumuş oluyoruz hem de gerçek mutluluğun ne demek olduğunu anlamış oluyoruz. Ekoterapi sadece sahilde ya da ormanda yürüyerek gerçekleştirebilirsiniz, ya da plogging yaparak... Hatırlıyorsanız daha önce Plogging akımı hakkında yazmıştım.Günlük sporunuzu yaparken bir yandan doğanın temizlenmesine katkıda bulunarak da kendinizi mutlu hissedersiniz. Peki, hiç daha önce atık, geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik gibi konularda bildiklerinizi yakın çevrenizle paylaştınız mı? Eğer cevabınız "Hayır" ise, asla geç değil, çevrenizle yeşilliklerin içinde keyifli bir program organize edebilir, kendi "doğa farkındalığı" buluşmanızı gerçekleştirebilirsiniz! Tabii şunu da söylemek istiyorum; Ekoterapinin hangi türünü seçerseniz seçin hem bedenen hem ruhen iyileştiğinizi hissedeceksiniz. Ekoterapi yaklaşımlarından bazıları şöyle:
Topluluk bahçeciliği veya çiftçilik: Komşularla ortak arazide bahçecilik yapmak, kendi ürünlerinizi büyütme, ilişkiler kurma ve dışarıda çalışarak zaman geçirme şansı sunar. Aynı zamanda bazı ekoterapi programları, hayvanlara veya ekinlere bakmak gibi temel çiftçilik görevlerini de öğretir [1] Vahşi doğa veya macera terapisi: Ruh sağlığı tedavisine yönelik olan bu yaklaşım; gençlere ve genç yetişkinlere akranlarıyla birlikte vahşi doğada kamp kurup yürüyüş yaparken zihni kontrol etme tekniklerini ve terapötik becerileri öğretir. Park reçeteleri: Birçok psikiyatri uzmanı, insanların her hafta belirli bir süre parkları ziyaret etmelerini veya diğer açık hava etkinliklerini öneriyor. Orman banyosu: Parkta bir yürüyüşten biraz daha fazlası olan bu uygulama, ormanlarda veya benzer şekilde ağaçların yoğun olduğu ortamlarda dolaşırken beş duyunuzu aynı anda harekete geçirmeyi amaçlıyor.
Ekoterapinin Faydaları Nelerdir?
Günlük hayatın stresinden uzaklaşırsınız
Çalışmak streslidir ve kişisel yaşamınız hiç bitmeyen 'yapılacaklar' listeleriyle aynı derecede stresli olabilir. Dışarı çıkarak kendinizi oluşan baskılardan ayırabilir ve şimdiki ana odaklanırsınız
Toprak enerjinizi yükseltecek
Dışarıda olmaktan ve temiz, berrak havada nefes almaktan aldığınız hissi tarif etmek zordur. Günlük hayatınızda devam eden tüm kaosla, bir dakikanızı ayırın ve dışarı çıkın. Sizi dünyaya geri getirecek ve dengenizi sağlayacak.
Akciğerlerinizi temizlenir ve nefes alışınızı iyileştirir
Gününüzün çoğunu içeride, bir bilgisayarın arkasında sayıları kırarak, bayat ofis havasını soluyarak, kaygıyla saatin 5: 00'e gelmesini bekleyerek geçiriyorsanız, buna ihtiyacınız var - işten sonra dışarı çıkın. Derin bir nefes al. Nefesinize odaklanın. Sahip olduğun şey için müteşekkir olmak. Olumlu hisler yayar. Temizlenmiş hissedeceksin.
Olumlu bir tavır takınmanızı sağlar
Dışarıda olmak yüzünüzde bir gülümseme oluşturacak, gülümseme muhtemelen sizinle uzun süre kalacaktır. Kötü günlerinizin veya anlarınızın genellikle temiz hava eksikliği ile ilişkili olduğunu fark edebilirsiniz. Demek istediğim, dışarıdayken nasıl üzülüyorsun
Çocukluğunuza geri döneriz
Temiz hava, çocukluğunuzdan, dışarıda olabildiğince çok zaman geçirdiğiniz zamanları geri getirecektir. Büyüdükçe, evden çıkmanın ve anne tabiatının oyun parkının tadını çıkarmanın önemini unutuyoruz. Çocuklar olarak yaz aylarında ağaçlara tırmanıyorduk , sonbaharda yaprak yığınlarını kırıyorduk ve kışın ortasında ya kardan adamlar yapardık ya da yağmurun suyula oyunlar oynardık ama hiçbir zaman temiz hava eksikliği yoktu.
Kafanı boşaltarak daha net düşünürüz
Önünüzde büyük bir görev olduğunda, vermeniz gereken zor bir karar olduğunda veya kafanız karışmış ve belirsiz hissediyorsanız, doğada zaman geçirin. Daha net düşünmenize ve işleri daha kolay halletmenize yardımcı olacaktır.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirir
Ebeveynlerimizin her zaman söylediği gibi, "Yemek yedikten sonra, oynamadan önce dışarıda yürüyüş yapmak önemlidir". Dışarı çıkmak, yürümek ve temiz havayı solumak, yemeklerden sonra sindirimimize yardımcı olur ve bizi fiziksel olarak sağlıklı tutmanın bir yolunu sunar.
Uyanık ve canlı hissedersiniz
Her canlı organizma oksijene ihtiyacı vardır, çünkü bizi birbirine bağlar ve bize hayat verir. Sadece yorulduğunuzda gözlerinizi açmayacak, aynı zamanda ruhunuzu da uyandıracak. Şimdi, oturmayı planladığınız o dondurmayı satın almak için markete gitmeden önce, düzinelerce kez izlediğiniz lezzetli bir filmin önünde, kendinizi daha iyi hissettirmek için; ya da alışveriş merkezine gitmeden ve ödemek için çok çalıştığınız kredi kartını maksimuma çıkarmadan önce; ya da işinizden ne kadar nefret ettiğiniz konusunda her gün konuştuğunuz arkadaşınıza telefon etmeden önce ya da belki bu pahalı spor salonu üyeliğine yatırım yapmadan önce, bu günlük stresler için terapi olarak, neden biraz ekoterapiyi düşünmeyelim ki?
Kendi başınıza deneyebileceğiniz teknikler
Gayri resmi bir çöp toplama kampanyası başlatın
Günlük yürüyüşe çıktığınızda yanınıza torba ve eldiven alarak mahallenizdeki çöpleri toplayabilirsiniz. Böylece doğa size iyi gelirken siz de doğaya iyi gelirsiniz. Muhtemelen bu süreçte sizin gibi düşünen insanların dikkatini çekeceksiniz ve onları cesaretlendireceksiniz.
Kazmaya başlayın!
Toprakta bulunan, Mycobacterium vaccae isimli sağlıklı bakterinin serotonin salınımını tetiklediğini biliyor muydunuz? İşte bahçeciliği deneyimlemek için harika bir neden. Torağın ve büyüyen bitkilerin kokusunu içinize çekmek için hemen bir bahçecilik topluluğuna katılın.
Doğanın karanlık tarafını keşfedin
Gece kuşu musunuz? O zaman gece başlayan doğa terapileri tam size göre! 2014 yılında yapılan bir çalışma, gece yapılan ekoterapinin gündüz terapisiyle aynı faydalar sunabileceğini gösterdi. Bu nedenle akşam dizi ve film izleyerek vakit geçirmek yerine dışarı çıkabilir ve yıldızların gözlerinizi kamaştırmasına izin verebilirsiniz.
Ağaçların arasında bir gün geçirin
Şehir hayatı ve betonlaşmanın ormanlarımızı yok ettiğinin farkındayız. Yakın çevrenizde ağaç zengini bir bölge olmasa da orman banyosunu deneyimlemek için birkaç saatlik yolculuğu göze alın! Siz ormandayken bırakın ayağınız sizi dilediği yere götürsün. İşaretli yollarda kalmanız şartıyla? Gördüklerinize, kokladıklarınıza ve doğanın muhteşem sesine dikkat edin. Ellerinizi ağaçlara, yapraklara ve toprağa değdirmekten korkmayın. Temiz havanın ciğerinize dolmasına izin verin. Bir ağacın altında kitap okuyun ya da aynı ağacın altında meditasyon yapın. Tek amacınız yeşilliğe kendinizi kaptırmak olsun.
Aktivitelerinizi dışarıya taşıyın
Doğal alanlara ayıracak bol zamanınız yoksa hiç sorun değil. Bir ormana ya da sahile yolculuk yapamasanız bile günlük etkinliklerinizin bazılarını dışarıya taşıyarak doğayı rutin programınıza dahil edebilirsiniz. Genellikle evde ya da spor salonunda egzersiz yapıyorsanız, bisiklete binmeyi ya da parklardaki parkurda koşmayı deneyin. Dışarıda kitap okumaktan çekinmeyin! Evde kitap okumak için ayırdığınız vakti ağacın altında geçirin. Günde en az iki öğün yemek yiyoruz… Öyleyse neden piknik yapmayalım? Piknik yaparken arkadaşlarınız ya da ailenizi de davet edebilirsiniz. Böylece öğününüzü sosyal bir deneyim haline getirirsiniz. Doğaya dönük bir yaşam için daha fazla zamana ihtiyacımız yok! Kaynaklar: 1 - 2 - 3 - 4 - 5