Sözcükler; onu güzel kullanabilenin elinde adeta birer tılsımdır, gizemdir. Sözü, erdemiyle kullanabilen kişi, önce kendine ardından çevresine yön verebilir. Kelimeler, hayalleri ve düşünceleri kurar. Kurulan yeni dünyamız ise bizi eyleme geçirir ve onlar sayesinde fikir dünyamızı, birer birer tuğla koyar gibi inşa edebiliriz.
Birey, her gün duyduğu sözcüklerin etkisi altındadır. Bir bebeğin anne karnında başlayan sözcüklerle olan dansı, doğar doğmaz daha da başka bir forma bürünür. Kelimeler, birer zihin kulesi kurmamızı sağlar. Sözcükler, düşünceleri asmaya yarayan çengellerdir demektedir, F.Knebel.
Kimi zaman duygusal bir şiirin en hazin yerinde belleklere seslenen bir terennüm, kimi zaman ise işgal altındaki bir milletin direnişinin en kutlu marşını dile getiren istiklâl kelimesidir çengellere asılan.
Orta Asya’dan getirdiğimiz nice kutlu sözcük; günümüzde herhangi bir konuşma esnasında kullanıldığında bizlerin kopmaz bağlarla bağlı olduğumuz kültürümüzü bir kez daha algılamamıza imkân verir. Orhun Nehri’nin kenarında söylenmiş bir sözcük, Ötüken’de kurduğu otağın önünde yapılmış bir konuşmadaki en hararetli bir kelime, geçmişten günümüze köprü kurmamızı sağlar.
Tarihî derinliği, fikir kulelerin inşasının ötesinde sözcüklerin henüz keşfedilememiş gizemli yanları da bulunmaktadır. Sigmund Freud: “Modern bilim henüz birkaç kelimenin gücü kadar etkili bir ilaç üretemedi.” derken aslında sözcüklerin en büyük mucize olduklarını dile getiriyordu. Birçok dil uzmanına göre “söz büyüdür’’ yazı ise “evrenle yapılan sözleşme’’ olarak ifade edilir. Her iki tümce kullandığımız sözcüklerin ne kadar da önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Gönüllerin ereni Yunus’un ifadesiyle “Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı/ Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz.” dizelerinde sözün geçtiği yerin ve kelimelerin nasıl kullanıldığının da kişinin anlaşılması ve kendini doğru bir şekilde anlatabilmesi hususundaki gücünü belirtir. Niyetimiz ve o niyetimizin sözcüklere olan yansıması bireyin okuma yetisiyle doğrudan bir ilişki içerisindedir.
Sürekli okuyan bir beyin, çok daha fazla sayıda sözcük ile dolu olacağından, fikirlerin belagatı sırasında başvurulacak gerekli sözcüklere de sahip olacaktır. Oysaki söz dağarcığı yoksul bir kişinin en büyük fikirleri dahi betimleyebilmesi mümkün değildir ki sözcük sayısı da fikir kurma ile doğru orantılıdır. Sınırsız Güç kitabının yazarı Antony Robins: “Kelime hazinesi yoksul olan insanların duygusal yaşamı da yoksuldur. Kelime dağarcığı zengin olanların o tecrübeyi boyayabilecekleri çeşit çeşit renkleri vardır.” cümlesiyle düşünce gücünün yanı sıra duygusal yetkinliğe de işaret etmektedir. Duygular, ansızın sarabilir insanı. Vatan, millet, bayrak sevgisini en büyük görkemiyle nasıl dile getirebildiyse şair, işte bunu heybesinde taşıdığı kutlu sözcüklere borçludur. Âkif’in dizeleriyle vücuda getirdiği şey düpedüz bir fikir kulesidir. Şiirinin harcında kullandığı sözcükler, zamanı ve mekânı aşarak günümüzü de etkisi altına almaktadır.
Fikirlerin ve duyguların dile getirilebilmesi, bireyin kendini en doğru ve etkili bir şekilde ifade edebilmesi için ihtiyacı olan sözcükler kitaplardadır. Çoğu yazar her gün düzenli bir şekilde okumakta ve tüm ilham kaynaklarının kitaplar sayesinde beslendiklerini belirtmektedirler. Büyük devlet adamları, tarihî şahsiyetlerimiz de kitaplardan edindikleri ile adlarını tarihe yazdırmışlardır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dört bine yakın kitap okuduğu bilinmektedir. Öyle ki Büyük Taarruz başlamadan kısa bir süre önce Çalıkuşu kitabını bitirip yanındakilere de tavsiye eder. Fatih Sultan Mehmet, döneminde yazılmış birçok kitabı edinir, okur ve okuduklarından hareketle çeşitli stratejiler geliştirmiştir. Okunan her bir sözcük de hayatı yeniden kurgulayıp farklı bakış açılarıyla algılayabilmemize imkân sağlamaktadır.
Sözcüklerin büyüsüne kapılmak, yeni yeni kelimeler öğrenip gündelik hayatımızın içerisine onları da katabilmek adına okumalıyız. Birçok yazarın önerdiği gibi sözlük okumak da buna dâhildir. Okuyan, üreten ve edindiği sözcüklerle hayata, çevresine, milletine daha büyük hizmetler verebilen kuşakları yetiştirmek ümidiyle…