Ülkemizde yaşanan son günlerdeki orman yangınlarının bilançosu bir hayli ağır. Eskiden okuduğum bir kitap vardı “ağaçlar da ağlar” diye, muhtemelen çocukken siz de okumuşsunuzdur, ne zaman orman yangını haberini duysam, hemen o çocukken okuduğum kitap aklıma gelir. Çünkü benim için yanan her ağaç bir can... Ağaçlar içinde, ormanın içinde yaşayan bir sürü canı kaybettik, ve tüm canlıların eviydi ormanlar... Kuşlar, böcekler, karıncalar aklıma gelmeyen bir sürü canlıya da yuvaydı, yuvalarıyla birlikte onlarda yandılar, sessiz bir sürü çığlık atıldı ve hiçbirimiz duymadık. Dünyanın birçok yerinde neden peki orman yangınları bu kadar hızlı artmaya başladı? Yangınlar iklimi, ekolojik sistemi nasıl etkiliyor, hangi yıkıcı sonuçları beraberinde getiriyor? Detaylara birlikte bakalım.
Türkiye’nin birçok noktasında geçen hafta başlayan yangınların bir kısmını söndürme çalışmaları devam ediyor. Türkiye’de geçen haftanın sonundan bu yana 35 ilde 129 yangın çıktı. Bunların 122’si kontrol altına alınırken; Manavgat, Marmaris ve Bodrum gibi yerlerde yangın söndürme çalışmaları halen devam ediyor. Yangınlar nedeniyle şu ana kadar 9 kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi de yaralandı.
En çok can kaybı bu yangınlarda yaşandı. Avustralya’daki Cobargo köyüne ulaşan alevler, birkaç saat içerisinde yerleşim yerini tamamen yok etti. Bugün burası, Avustralya’nın Kara Yazı olarak bilinen dönemin sembolüne dönüşmüş durumda. Avustralya’da günlerce devam eden yangınlarda 34 kişi yaşamını yitirirken, yaklaşık 3 milyar hayvanın öldüğü tahmin ediliyor. Yangınlarda 186 bin kilometrekarelik bir alan yok oldu. Yaz aylarında çıkan yangınlarda kurak hava ve bazen rüzgarın da yardımıyla alevler hızlı bir şekilde yayılır. Alevler hızlandığında ise yangınla mücadele ekiplerinin bunu durdurması, kontrol atlına alması ve yangının güzergâhı üzerindeki ev ve diğer mülklerin korunması da neredeyse imkansız bir hal alır.
Orman yangınları, birçok habitatta yıllardır görülen doğal döngünün bir parçası. Yangınlardan sonra doğa kendini bir şekilde yenilemeyi başarıyor. Bu doğal yangınlar olmasaydı, bu ortamlarda gelişen türlerin birçoğuna bugün sahip olamazdık. Eğer yangın ve ateş olmasaydı, hayatta kalmak için “yangın ekolojisine” bağlı olan veya bu duruma uyum sağlayan ağaç türlerinin büyük çoğunluğu varlıklarını sürdürmek için mücadele etmek durumunda kalırdı. Bu da bu türlerin hayatta kalmasını daha da zorlaştıracaktı.
ABD Küresel Değişim Araştırma Programı’nın 2017 tarihli bir raporunda, son yıllarda “orman yangınları faaliyetinde derin bir artış olduğuna” dikkat çekildi. Orman yangınlarına yönelik risklerin artmasının nedenleri arasında havaların daha sıcak olması, daha kuru koşulların oluşması, kuraklığın artması ve yangın mevsiminin de uzaması gösteriliyor. Diğer bir etken de, bitki ve ağaçların yaygın olarak ölmesine neden olan yeni zararlı canlıların ve hastalıkların ortaya çıkması.
Toprakların daha da kuruması ve büyüme dönemlerinin uzamasıyla bu olumsuzlukların sıcaklıkların arttığı bir gelecekte sıklaşması çok muhtemel. Yaz mevsiminin daha sıcak geçmesiyle yıllık yangın çıkma riski ihtimalinin de yüzde 10 ile 30 oranında artması bekleniyor.”
Bilim insanları, ormanda yaşayan toplulukların artan yangın riskine karşı daha dirençli olmalarına yardımcı olacak önlemler geliştirmenin gerekli olduğunu söylüyor. Bu önlemler arasında yerleşim yerlerinin etrafındaki alanların yönetimi ve yangın risklerini azaltmaya dönük eğitimlerin artırılması öncelikli geliyor.