Bu yazıma başlamadan önce, çocuğu olan birçok arkadaşımın aynı sorundan mustarip olduğuna şahit oldum, ya yemek yemiyorlar, ya kilo alma korkuları var, daha 12 yaşındaki kız çocuğunda fazla yemek yersem kilo alırım korkusu yaşıyor, çocukluk dönemini rahat yaşayacağı yerde kilo takıntıları oluşmaya başlamış, ne sağlıklı beslenme ne normal beslenme, yedikleri her şeyin kilo yapacağına artık inanmışlar, bizim tabii zamanımızda böyle bir sorun yoktu, “şişko çocuk sağlı çocuktur” diye dayadılar bize sağlıksız kızartmaları, börekleri pastaları, tabii bu da normal değil, sonrası çok fazla alınan kilolar ve o kiloları vermek için akan onca terler çekilen onca işkenceler, zararın neresinden dönsen kârdır hesabı sağlıklı beslenme yoluna adadık kendimizi, ee peki ,“yok mudur bunun hiç ortası?” dedim ve hemen bu konuda özellikle araştırmalar ve makaleler okumaya başladım geniş çaplı.
Yeme bozuklukları her yaş ve cinsiyetten, herkesi etkiliyor olsa da, yeme bozukluklarının çoğunlukla ergenlik döneminde başladığı tespit edildiğini gördüm ve yeme bozuklukları birçok kişisel, çevresel, psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörün sonucu olarak ortaya çıkar ve ergenlik dönemi bu açıdan en riskli dönemdir, özellikle teknolojinin gelişmesiyle birlikte, sosyal medyada, televizyonlarda, magazin programlarında, filmlerde bize bir güzellik algısı oluşturuldu “eğer zayıfsan güzelsindir, eğer zayıfsan çekici olursun” durum böyle olunca da sadece ergenlik dönemini yaşayan çocuklarda değil hemen hemen her yaştaki insanı bu algı etkisi altına aldı. Ergenlik dönemini yaşayan çocuk sahipleri bilirler ki; bu dönemi yaşayan gençlerde, yoğun stres ve kafa karışıklığıyla birlikte, gençler içine girdikleri bu değişim fırtınasıyla, belirsizliklerle ve özgüven sorunlarıyla boğuşmaya başlarlar. Bir yandan da değişen bedenleri ve sosyal baskılar, beden algısıyla ilgili problemler yaşamalarına sebep olur. Çocuğunuza siz istediğiniz kadar evde özgüveni verin okula gittiğinde ya da arkadaş ortamlarına gittiklerinde daha da önemlisi sosyal medyada paylaştıkları fotoğraflar da bile ufak bir göbeği çıksa, hemen arkadaşları tarafından “şişko” diye yaftalayıp küçük düşürülür, bu da gençlerde önlerine geçemeyecekleri bir özgüven kaygısının başlangıcı demektir. Gençlerin değişim fırtınası bu dönemde neredeyse önüne geçemedikleri tek konu: Yemek yeme oluyor.
Nedir Peki Bu Yemek Bozuklukları?
Açıkçası araştırmalarımı yaparken herkesin bildiğinden çok daha derin meseleler barındıran psikiyatrik hastalık grubu olduğunu ben de bilmiyordum. Bu yemek bozuklukları iki ana başlık altında bulunuyor. Bunlardan birincisi ve en ölümcülü: Anoreksiya Nervoza İkincisi ise yine sağlıksız ve yine tehlikeli Bulimiya Nervoza, gelin bakalım hep beraber bu ikisini genel bir tanıyalım.
Anoreksiya Nevroza
- Toplumda manken hastalığı olarak bilinir. Anoreksiya Nervoza eskiden ergenlik dönemlerinde başlar denilirken son yıllarda bebeklik döneminden itibaren tanı konmaya başlanmıştır maalesef.
- Anoreksiya Nervoza, vücudu yıkıma uğratan ölümcül bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu hastalığa sahip kişi, çok az yiyerek veya yemeyi tamamen keserek kilo vermeye çalışır.
- Bu kişiler aşırı düşük kiloda olmalarına rağmen, beden algıları bozuk olduğundan kilolu olduklarını düşünürler ve kilo almaya dair yoğun bir korku yaşarlar.
- Kilo almamayı ise çeşitli yöntemlerle yapmaya çalışır. Bunlara bir kaç örnek verecek olursak: besin alım miktarını azaltma, kendi kendini kusturma, laksatif ya da diüretik(idrar söktürücü) ilaçlar kullanma, aşırı egzersiz yapma, sakız çiğneme, aşırı su içme, aşırı yürüyüş yapma… İlk başlangıçta kilolarından rahatsız olmaya başlarlar.
- Kiloları verdikçe aynaya baktıklarında ise kendilerini yine aşırı kilolu görmeye başlarlar, dolayısıyla beden algıları bozulmuştur.
- Aşırı kilo vermeye bağlı olarak tıbbi sorunlar ( kansızlık, kemik erimesi, adet görememe,elektrolit dengesizlikleri..) çıkmaya başlar.
Bulimiya Nervoza
- Bulimiya Nervoza, tıkınırcasına yeme -aşırı miktarda gıdayı çok kısa sürede tüketme- ve kusma döngülerinden oluşan ciddi bir psikolojik rahatsızlıktır.
- Tıkınırcasına yeme kısmında yoğun bir kontrol kaybı ve ardından utanç ve suçluluk duyguları yaşarlar. Bu duygularla kişi kendini zorla kusturur.
- Kişi zaman zaman aşırı katı diyetler yapıyor, kendini aç bırakıyor, aşırı egzersiz yapıyor, müshil tarzı laksatif ilaç ve ürünleri aşırı miktarda kullanıyor olabilir.
- Bulimiya nervoza hastası kişi, normal kiloda oldukları için, bu yüzden çoğunlukla bu hastalık dışarıdan anlaşılmayabilir.
Ergenlik Döneminde Yeme Bozukluğunu Tetikleyen Faktörler Nelerdir?
Biraz önce bahsetmiştim en temel sebebi fiziksel görünümün toplumsal algıya göre hareket etmeleri, bu en başlı başına sebeptir, sonuçta ergen dönemindeki kişiler duygusal hezeyanlar yaşadıkları için kimse tarafından eleştirilmek istemez, bu özellikle arkadaş ve sosyal çevre olunca kendilerini ona göre yönlendirirler, çünkü ergenlikle birlikte gençler, zayıf olmanın güzel ve sağlıklı olmak olduğunu savunan diyet kültürünün etkisine girmeye başlarlar. Gençler güzel ve popüler olmak isterler, güzellikleriyle, tarzlarıyla, dış görünüşleriyle, e bir de buna hoşlandıkları kişilerin ilgisini çekebilmek eklenince, tek yolunun zayıf olmaktan geçtiğine inanmaya başlarlar.
Televizyonlarda, dergilerde, sosyal medyada, idealize edilmiş bir bedenle karşılaşırlar, herkesin sevdiği beden aynıdır, dolayısıyla kendilerini sürekli idealize edilmiş bedenlerle kıyaslarlar, gördükleri mankenler gibi, ya da sanatçılar gibi giyinmeye başlarlar, hatta onlar gibi konuşmaya, bir de işin içine idealize edilmiş bedenlerle kıyasladıkları kişiler toplumda fiziksel olarak beğeniliyorsa beden algıları bozulmaya başlıyor. Beden algısı bozulmaya başlayınca ardından hemen öz saygı da yitirilmeye başlıyor, yaşadıkları ruhsal ve fiziksel değişimler onları yoğun endişeye sürüklemeleri kaçınılmaz oluyor, sonuçta o yaşa kadar alışılmamış bir beden ile karşılaşıyorlar, yaşamın onlara getirdikleri sorumluluklar karşısında güvensiz ve yetersiz hissedebilirler, bu da kendilerine olan öz saygıyı yitirmelerine o da yine yeme bozukluğuna işi götürüyor.
Ve yeme bozukluğunun en büyük ve en önemli faktörü ise kesinlikle sosyal ve çevre baskısıdır, ergen dönemindeki gençler zamanlarının birçoğunun arkadaşlarıyla ve çevresiyle görüşüyor, hatta eve geldiğinde bile sizinle pek vakit geçirmek istemezler, okulda yaşıtlarıyla yaşadıkları rekabet, daha başarılı olmaya, daha yüksek notlar almaya, spor faaliyetlerinde daha iyi olmaya ve akranları arasında daha popüler olmaya çalışırlar, iş böyle olunca da en çok baskıyı da kendi akranlarıyla yaşarlar, ne kadar mükemmel olurlarsa olsunlar, akranları manipüle etmek için eleştireceklerdir, tüm bunları yaşarken bir de toplum tarafından “mükemmel vücut” diye adlandırılan algı eklenince, kontrolünü kaybetmiş gibi hissetmeye başlayabilir. Herkesin bahsedeceği mükemmel bir vücuda, kıyafete, parlak bir cilde sahip olmak, sınıfın en başarılısı olmak, ailede, akranlarından, Öğretmenlerinden takdir görmek, beğenilmek için bu yolda yapamayacakları şey yoktur.
Çocuğunuzun Yeme Bozukluğunu Olduğunu Fark Edin!
Yeme bozuklukları psikolojik rahatsızlıklar arasında en ölümcül hastalıklardır. Bu yüzden eğer çocuğunuzda aşağıda yazacağım belirtilerden bazıları varsa hiç vakit kaybetmeden bir doktora başvurmanızı öneririm. Bu tedavi aşamasında ilk iş elbette yaşam riskini ortadan kaldırmaktır, tabii çocuğunuz ilk başta bu tedaviyi kabul etmeyebilir ama onlarla doğru iletişim kurarsanız, yaşam biçiminin en yalın bir şekilde ergen zihnine inip anlatırsanız psikoterapi desteğinin ne kadar önemli olduğunu kendisi de anlayacaktır. Çünkü bu tedavi sadece uzman psikolog ve sizin desteğinizin eşliğinizde atlatabilir.
- Çok küçük porsiyonlar yiyorsa veya yemeyi tamamen reddediyorsa
- Kilo almaya dair yoğun korku duyuyorsa
- Beden algısı bozulmuşsa, yani kendini, bedenini gerçekçi olmayan bir şekilde kusurlu buluyorsa
- Aşırı egzersiz yapıyorsa
- Yemekleri odasında biriktiriyorsa ve saklıyorsa
- Gizli gizli yemek yiyorsa, yemek yerken görünmekten kaçınıyorsa
- Her yemek sonrası ortadan kayboluyorsa ve banyoda çok uzun süre vakit geçiriyorsa
- Kilosunda kısa sürede büyük bir değişim olduysa
- Arkadaşlarıyla görüşmekten, sosyal ortamlardan kaçınıyorsa
- Genellikle mutsuz, kaygılı ve sinirliyse
- Kilo kaybını bol kıyafetler giyerek saklamaya çalışıyorsa
- Aşırı kilo kaybettiyse ve bundan hiç bahsetmiyorsa
- Yoğun mide krampları ve adet döngüsüne düzensizlikler yaşıyorsa
- Sürekli üşüyorsa
- Parmaklarının üzerinde kesikler ve yaralar varsa (kendini kusturmaya çalışıyorsa, dişleri parmaklarını kesiyor olabilir)
Siz Değerli Okuyucularıma Ufak Tavsiyeler
Değerli ebeveynler, ben uzman bir psikolog değilim, ailemin ve çevremden de olan sorunları gözlemleyip, elimden geldiğince sizlere en doğru yolu göstermek için çeşitli kaynaklardan araştırmalar yapıp, birçok uzman kişilerin makalelerini okuyup, doğruluğundan emin olduktan sonra kendi özgün ifadelerimle en doğru en yalın şekilde sizlerle paylaşıyorum. Bu yazıyı hazırlarken de ailemin içinde ergenlik döneminden geçen bir genç olduğunu onun hal ve hareketlerini gözlemleyerek yazdığımı ( gerçi bizim gencimiz ergenlik dönemi çok kısa sürdü beklediğimizden daha hafif atlattı burada da kesinlikle aile desteğinin ne kadar önemli olduğunu gözlemlemiş oldum) ve çevremdeki arkadaşlarımın da ergenlik döneminde olan gençlerin davranışlarını gözlemleyip yazdım, eğer size birkaç tavsiye vermem gerekiyorsa bunların siz değerli ebeveynlerin ve ergenlik dönemi geçiren çocuğunuzun yararına olacağını belirtmek isterim.
Sonuçta unutmayın; ortada bir jenerasyon farkı var, ne dünya ne çevre eskisi gibi, çocuğunuz zor bir dönemden geçiyor, ve sizinle konuşmaktan utanabilir, biraz önce bahsettim hastalıkla ilgili onunla konuşmak ve bu konuda onunla iletişime geçmek en önemli adımlardan birisidir, belki size öfkeli ve hırçın davranacaktır, bu onun korktuğunu ve kendini güvensiz hissettiğini gösterir. Lütfen sabırlı ve sakin olun ve ona kulak verip, onu dinleyin, hatta mümkünse yaşadıklarını onun gibi düşünmeye başlayın burada da empati çok önemlidir, kendinizi çağımızda yaşayan bir ergen genç gibi düşünün ve onun dilinde konuşun, bir yetişkin olarak değil, bir akranı olarak.Suçlayıcı ve yargılayıcı olmaktan kesinlikle kaçınmalısınız, nasıl hissedebileceğini anlayın sadece, görüntüsü hakkında bile olsa kesinlikle olumlu olumsuz bir yorum yapmayın, bir başkası ile kıyaslama bir başkasının kilo ve yeme problemleri ile ilgili konuşmak onun için pek olumlu olmayabilir. Size açıldığında, sizi suçlasa bile ona kızmayın, gücenmeyin. Unutmayın, ne kadar öfkeli olsa da, sizin desteğinize hiç olmadığı kadar çok ihtiyacı var. Mesela yemek sırasında ona çok odaklanmamaya çalışın, kendi yemeğinizi yiyin ve onunla sohbet edin. Yemek sonrasında, birlikte televizyonda sevdiği bir programı izleme ya da bir masa oyunu oynama gibi bir aktivite yapın. Bu yemek sonrası kusmayı ya da aşırı egzersiz yapmasını engelleyebilir. Ayrıyeten kendi hissettiklerinizi neler yaşadıklarınızı ona rahatlıkla anlatın ve bu konuda dürüst olun, böylece çocuğunuzun da size açılma konusunda daha rahat hissetmesini sağlayacaktır.