Yaşam

Bedeninizin Sesine Kulak Verin

Yorucu bir hafta geçirdiniz, iş yerinizde güzel bir terfi aldınız, kendinizi ödüllendirmek adına arkadaşlarınızla hafta sonu bir yemeğe çıkma planları yapıyorsunuz, ama arkadaşlarınız daha sizi ilk görür görmez “ aa sen biraz kilo mu almışsın” diye karşılıyorlar, “yoo sanırım biraz ödem tuttum” ya da “kıyafettendir o “ diyorsun, yemekler sipariş ediliyor, biri kinoalı salata söylerken, diğeri karabuğdaylı salata söylüyor, menüye baktığınızda menüde tavuk şinitzel var, ama arkadaşların zayıf olmalarına rağmen zaten salata yiyorlar, e sen de utanıyorsun şinitsel söylemeye, sen de salatadan söylüyorlar, arkadaşların sağlıklı beslenmeden, yaptıkları spordan, bel ölçülerinin ne kadar ince olduklarını öve öve anlatırken, arkadaşlarından takdir görmek adına sen de aldığın terfiden bahsediyorsun, başarını kutlamak için arkadaşlarını seçtin ne de olsa, konu dönüp dolaşıp yine beslenmeye geliyor, keyfin kaçıyor ve eve gitmek istiyorsun hemen oradan uzaklaşıp, oradan kalkıp eve giderken anneni arıyorsun. İşte olanlardan, aldığın terfiden bahsetmek istiyorsun. O ise dışarıda ne yediğini soruyor. "Pis pis yağlı şeyler yeme, kilo alacaksın” diye de ekliyor, düşen moralin iyice yerlerde oluyor, Sadece salata yediğin için de karnın iyice acıkıyor….. “bu saatte yememem lazım” deyip midenin guruldamasına aldırmadan yatağa giriyorsun, uyumaya çalışıyorsun ama ne mümkün?  Aldığın terfiden dolayı hissettiğin mutluluğun yerini, yetersizlik hisleri alıyor...”

Yazılarımın çoğuna denk gelenler fark etmişsinizdir ki yazı yazarken çok fazla dürüst bir özelliğim var, beni kıran büken hatta rahatsız eden şeylerden bahsetmem gerekiyormuş gibi hissediyorum, hatta sadece beni de değil bir başkasını kıran parçalayan şeylerden de bahsetmem görevimmiş gibi geliyor, özgün yazılarıma denk gelip okuyanlar bilirler ki ruh sağlığı konusunda tutkulu olduğumu da fark etmişsinizdir, zira öyleyimdir çünkü;  kırıkların tabulaştırılmasından hoşlanmıyorum. Bence bir şeyleri çözebilmenin ilk yolu onlarla yüzleşebilmek ve hakkında konuşmak olduğunu düşünüyorum. Toplumumuzun genel sorunu yemek bozuklukları hatta “diyet” diye saçma bir şeyin lugatımıza eklenmesi, her zaman diyorum diyet sözcüğünü, diyet beslenme kültürünü sevmediğimi sevemeyeceğim de. E o zaman gelin hep beraber bu diyet kültürü nedir, hayatımıza birden bire neden hayatımıza girdiğini konuşalım.

Diyet kültürü temel olarak, ince bedenlerin daha arzulanabilir, değerli ya da sağlıklı olduğunu düşünen bir anlayış olarak tanımlanıyor. Ancak burada benim asıl ele almak istediğim bu kültürün bize yansıma biçimi. Şimdi size dünyanın en orijinal açıklamasıymış gibi, her gün sosyal medyada gördüğümüz imajlar diye başlamayacağım ama evet aslında bu da sürecin bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Diyet kültürü, yalnızca Instagram, Twitter değil, her türlü medya aracı yardımı ile yıllardır önümüze konan bir pazar. Öyle ki magazin programlarında bile “şuu ünlünün zaıf kalma sırrı her gün kinolaı salata yemesi”

Diyet kültürü zayıf olmanın sağlıklı ve mutlu olmanın tek yolu olduğunu savunur. Fakat zayıf olmak için yapılan, insan sağlığını bozan, mutsuz eden uygulamaları da görmezden gelir. Yani zayıf olmaya giden her yol mubahtır. Diyet kültürü, evde, okulda, işte, sosyal medyada, her yerde karşımıza çıkar ve hayatımızı dört bir yandan sarar, kesinlikle bu konuda acıtasyon yapmıyorum ama sanırım artık birilerinin bunu konuşma zamanı geldi. Sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz ile vücudumuzu zinde tutmak belki de kendimiz için yapmamız gereken en önemli şey ama ne ilginçtir ki o “sağlıklı” denen şeyler her gün değişiyor. Önce tereyağının Allah belasını veriyor, sonra bakıyoruz ki tereyağı doğal, asıl kahretmemiz gereken karbonhidratlarmış, önce az ve sık günde 5 öğün yememiz gerekiyor, sonra yok canım şeker hastası değilsek tamamen yanlış; aslında günde bilmem kaç saat aç kalmamız. Her kafadan bir ses çıkıyor anlayacağınız, özellikle uzun yıllardır diyet girişimi yapmış biri olarak bu diyet uğruna o boğazıma ne fırçalar soktum kusmak için, ee zayıfladım ama hala kendimden memnun değilim hala topluma göre ben ŞİŞKOYUM….. çünkü sağlıklı olmam için 36 değil 34 beden olmam lazım, o da yetmez 0 beden…. Bana önce bolca meyve sebze tüektmem gerektiği söylendi, sonra sebze de karbonhidrat aslında hele meyve ohoo saf şeker sakın ha sen en iyisi mi proteine yüklen dendi. Kısacası sürekli kendimizi aynı döngüde buluyoruz; bir şekilde kilo alıyoruz sonra katı bir diyet ile bu kiloları aldığımızın iki katı hızla veriyoruz, sonra aynı kiloları aynı hızla geri alıyoruz. Tek olayı bizi hayatta tutmak olan besinlerle dost/düşman ilişkisine girmeye başlıyoruz, ve deneyimli biri olarak söylüyorum ki bunun sonu asla gelmiyor.

Peki taaa küçüklükten bu yana obez olan ben hatta binbir türlü diyet yapan,diyet yaparken yediklerimden pişman olup fırça saplarıyla zorla kusmaya çalışıp bulmia ile savaşan biri olarak şimdilerde ne yapıyorum derseniz eğer, size de bunlardan kurtulmanızın çözümünü söylüyorum, acıktığınızda yiyeceksiniz, doyduğunuzda bırakacaksınız, nasıl dahice değil mi? Kimse kusura bakmasın ama bence dahice, yukarıda saydığım bütün yöntemleri herkes öneriyor ama biri de çıkıp bunu demiyor, yeri geliyor günde 1 öğün yiyorum çünkü geri kalan öğünlerde acıkmıyorum, yeri geliyor 3 öğün yiyorum, yediklerim asla kızartma, işlenmiş gıdalar falan tüketmiyorum, vücudumun alması gereken bütün besinleri alıyorum ne sebze ağırlıklı ne protein ağırlıklı besleniyorum, ne de özel diyet yemekleri yapıyorum, ha bu arada söylemem gerekiyor ki 45 kilo verdiğim dönemde sadece 1 defa kinolaı salata yedim, o da spora gelen zayıf kızların ayna karşısında fotoğraf çekinirken sıkça bahsettiklerini duyunca demek ki zayıflatıyor ki yiyorlar deyip bir an gaza gelip yemiştim, kinoa evet sağlıklı ama zayıflatmıyor :D

Eğer siz de bu tabuları yıkmak istiyorsanız bu konuda deneyimli biri olarak söylediklerime kulak verin diyor ve önerilerimi dikkate almanızı diliyorum.

Beslenirken bedeninizin sesine kulak verin: Size neyin iyi geldiğine, ne yemeye, ne zaman yemeye ve ne kadar yemeye ihtiyacınız olduğunu size sadece bedeniniz söyleyebilir. Bazen sırf daha sonra diyete gireceğiniz için, diyetteyken yemenin yasak olduğu şeylerden bolca tüketmeye çalışıyor olabilirsiniz. Hatta canınız aslında o yemeği çekmiyor bile olabilir. Bu yüzden kendinizi tüm bu diyet döngülerinden çıkarmanın ilk aşaması bedeninizin sesine kulak vermek olacaktır.

Diyet konuşmalarından uzak durun: Sürekli diyetten, temiz beslenmeden, sağlıklı yaşamdan bahseden kişilerden mümkün olduğunca uzak durun. Diyet kültürünü dayatan sosyal medya hesaplarını takipten çıkın.

Hareket etmeyi ihmal etmeyin: Belki de spor yapmaktan nefret ediyorsunuz ama muhtemelen şimdiye dek sporu hep kilo vermek için yapılan zorunlu ve yorucu bir eylem olarak gördünüz. Diyet kültürüne karşı çıkmak spor yapmamanız gerektiği anlamına gelmez. Spor yapmanın, kilo vermeyle bağlantısı olmayan sayısız yararı vardır. Bedeninizle temasa geçin, onu tanıyın ve bedeninizin ihtiyaç duyduğu, rahat hissettiğiniz ve sevdiğiniz bir sporu hayatınıza sokun.  Unutmayın spor sadece zayıflamak için değil tüm organlarımızın sağlıklı olması için özellikle kalp sağlığımız için zorunlu bir eylemdir, ne olursa olsun günde 2 satten fazla hareketsiz kalmayın. Masa başı işiniz varsa eğer 1.5 saatte bir örneğin kalkıp iş yerinizde ufak bir turlama ve esneme hareketleri yapabilirsiniz.

Kendinize yüklenmeyin: Diyet kültüründen çıkmaya çalıştığınız bu süreçte, türlü zorluklar yaşayabilirsiniz. Unutmayın yıllardır diyet kültürüne maruz kalıyorsunuz. Yeni bir anlayış geliştirmek uzun zaman alabilir. Zaman zaman diyet kültürünün etkisine yenik düşüp kendinizi kötü hissedebilirsiniz. Kendinize zaman verin, anlayışlı ve şefkatli olun.  

Unutmayın!!

 

Diyet kültürünü oldum olası hep redettim,çünkü yaşam sadece sağlıklı beslenmeden geçiyor, sağlıklı beslenmek aslında sizin olana, bedeninize tekrar kavuşmak demektir. Bedeninizle ne yapacağınız sadece sizin sorumluluğunuzdadır. Kendinizi diyet kültürünün tabularından kurtarmak, belki de uzun zamandır temasa geçmediğiniz bedeninizle tekrardan tanışma fırsatını verecektir size. Bedeninizi tanıdıkça ve bedeninizin isteklerine ihtiyaçlarına kulak verdikçe, bedeninizi sevmeye başlayacaksınız. Her kusuruyla, her kıvrımıyla… Unutmayın bedeniniz evinizdir diyorum ve en yakın zamanda sizin de diyet kültürü tabularınızdan kurtulmanızı diliyorum.

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi