Yaşam

Anksiyete İle Birlikte Başa Çıkıyoruz

Şimdi bir yer düşünün, korktuğunuz her şeyin başınıza geldiği bir yer. Neverland'in tam tersi bir yer! "ya ailemi kaybedersem" diye düşünmeye başlarsınız, ailenizi kaybetmiş gibi hissedersiniz, ''okuldan atılırsam?'' dersiniz, okuldan atılmış kadar olursunuz, ''ya beni terk ederse?'' dersiniz, bir an için terkedilmiş bir insan olup çıkarsınız, o gece de bunun için üzülürsünüz, ''ya ben aslında ben değilsem?'' dersiniz ama zaten çoktan siz, siz olmaktan çıkmışsınızdır. Anksiyete bir kabusların ülkesidir, bu ülkeye girip de çıkmak zordur, çıkanlar vardır, ama onlar da bir savaş yorgunudur artık, hiç bir zaman eskisi gibi olmaz. çünkü eski, yeni, ilk, son, her şey ama her şey değişmiştir, ama asla geçmeyecek bir yara izi değildir, ya da imkansız değildir. Anksiyete ile savaşan bir çok kişi ilaç tedavisi ile atlatmaya çalışıyor ama anksiyete sadece ilacını yut, kafana takma ile çözülebilen bir şey değil. Stres kaynaklarını ortadan kaldırmak lazım, çevreyi değiştirmek lazım, bir takım fiziki tedbirler almak lazım, önleyici tedbirler lazım, tamam, kafaya takmamak da lazım en önemlisi çevre desteği lazım. Ailenin - sevdiğin insanın desteği lazım. Etrafında "sen hastasın, hastasın, hastaaa" diyen insanlar olmaması lazım. "bir şeyin yok sen dayak istiyorsun" diyen insanlar da olmaması lazım, seni hoş tutacak, akıl verebilecek, kafa sıkmayacak insanlar lazım. Küresel ısınma, terörizm, ölüm, aşk acısı, maddi zorluklar, yaşlılık vs. gibi iç karartıcı konular yerine; seyahat, futbol, sinema gibi insanı daha az gerecek konular konuşmak lazım. Belki daha çok film izlemek lazım, diyet yapmaya çalışmak yerine o çikolatayı yemek lazım, kendini hiçbir şey için çok fazla sıkıntıya sokmamak lazım, en önemlisi de, bir şeyi kırk kere söylersen olur misali, günde en az yüz kere kendi kendine "ben hasta değilim" demen lazım. Evet, artık endişelenmenize gerek yok! Çünkü anksiyeteyle mücadele etmenin tek yolunun ilaç tedavisi olmadığını yukarıda söylemiştim veya psikoterapi değil. Kişinin durumunu içselleştirmesi ve anksiyete atakları sırasında kendini telkin etmesi de etkili bir çözüm elbette, ben de istedim ki  günün muhtelif saatlerinde içinizi kemiren o kaygı atakları ile başa çıkmanın yollarını bir bir anlatayım. Sevdikleriniz ve kendiniz için atakları hep beraber atlatmaya var mısınız?

Kaygılarınızı Bir Kağıda Dökün

Yazı yazmak şüphesiz ki rahatlamanın en önemli noktalarından birisidir, çünkü duygularımızı, düşüncelerimizi düzenlemenin ve kafamızı boşaltıp toparlamanın en etkili ve kolay yollarından birisi yazı yazmaktır. Kaygılarınızı, stresinizi yazıya dökerek zihninizi boşaltmak ve rahatlamak için günün belli saatlerinde yazı yazmak size iyi gelecektir.

Durumu Kafanızın İçinde Abartın

Anksiyete ile başa çıkma konusunda en etkili telkin cümlelerinden biri kesinlikle “En kötü ne olabilir ki?” cümlesidir. Bu yüzden eğer anksiyete atağınız sizi kaygıdan kaygıya sürüklemeye başladıysa ve kalbiniz yerinden çıkacak gibi atıyorsa, sakin kalın daha sonra sorun ettiğiniz şeyi kafanızın içinde abartıp dramatize etmeyi deneyin. Böylece işin varabileceği en kötü noktayı görerek ve kendinizi nispeten daha güvenli hissedebilirsiniz.

Kendinizi Oyalayın

Kafamızdaki bitmeyen düşüncelerini dağıtmak için kendimizi oyalamak hepimizin kullandığı en kolay ve etkili yöntemlerden biridir biliyorsunuz. Bazen sadece farklı bir şey yapmaya, dikkatimizi farklı bir noktaya odaklamaya ihtiyaç duyarız, hatta bunun için hobi edinmek için farklı eğitimler alırız, bazen gerçekten odaklanmamızı sağlayacak meşgaleler daha etkili olsa da bir arkadaşlarımızla konuşmak olur, bazen de komik bir video izlemek, müzik dinlemek gibi ufak etkinlikler de kaygılarımızı azaltmaya yardımcı olabilir.

Durun ve Nefes Alın

Anksiyete ile savaşan çoğu kimse, nefesini kontrol etmenin bu sendromda harikalar yarattığını maalesef bilmiyor. Bu yüzden, anksiyete atağı sırasında nefesinizi asla tutmayın; kesik kesik nefes almak yerine derin ve etkili diyafram nefesleri almayı deneyin. Eğer nefesinizi nasıl yönlendireceğinizi kestiremiyorsanız bir nefes terapistinden yardım almayı ya da internette kolaylıkla bulabileceğiniz nefes egzersizi videolarını deneyebilirsiniz.

Spor Yapın ve Terleyin

Spor yapmak biliyorsunuz ki seratonin hormonumuzu çalıştırıyor, bu yüzden az 20 dakikalık bir kardiyovasküler aktivite, anksiyete ataklarının en büyük düşmanlarından biri olarak kabul ediliyor, siz siz olun yenmekte zorluk çektiğiniz anksiyete atakları sırasında kısa koşulara çıkın, dans edin ya da bisiklet sürün. Unutmayın terlemek ve yorulmak anksiyetenin bilinen en iyi ilaçlarındandır.

Hayvanlarla ve Çocuklarla Yakınlaşın

Hayvanlar ve çocuklar sevginin en saf halleridir, bu hepimiz için en güzel terapilerden biridir, o yüzden anksiyete ve depresyon konusunda bilinen en etkili ilaçtan daha etkili bir ilaç varsa, o da kesinlikle hayvanlar ve çocukların sahip oldukları saf sevgi enerjisidir! Bu yüzden kendinizi kaygılı hissettiğinizde, bir sokak kedisinin veya köpeğinin başını okşamayı dokunamıyorsanız bile onlara mama vermeyi ya da bir çocuk parkına giderek neşe içinde oynayan minikleri seyretmeyi deneyebilirsiniz.

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi