Kültür

Editörlük ve Kitap Basımı Üzerine

Editör, yazar ile yayınevi arasındaki bağlantıyı sağlayan, bir dosyanın ham hâlinden kitap olarak basılmasına kadar geçen süreci yöneten kişidir.

Yazardan gelen eserde gözden kaçan tüm noktaları düzenleyen, yazım ve imla hatalarını düzelten ve dosyanın kitaplaşmasını sağlayan editör, ülkemizde birçok noktada görev almaktadır.

Ülkemizde editörün görev alanı, batı ülkelerine göre biraz daha zorlayıcı ve kapsayıcıdır. Bunun nedeni aslında yayın dünyasının ve kitap düzenleme prosedürlerinin ülkemizde şeffaf bir şekilde oluşturulmamış olmasıdır. Son okumacı, editör, yayına hazırlayan gibi çeşitli pozisyonların sınırlarının kesin bir şekilde çizilmemesi de buna sebep olmaktadır.

Örneğin, bir kitabın hazırlanması aşamasında etkin rol oynamasına rağmen editör, kitaptaki herhangi bir yazım hatasından sorumlu olmamalıdır. Çünkü onun asıl görevi, yazardan gelen ham dosyayı kitap hâline getirebilecek temel dokunuşları yapmak ve kitabı yayınevine sunmaktır. Bundan sonraki aşamada düzeltmenler, son okumacılar göreve dâhil olmalıdır.

Editörün misyonu ve önemi bilinmediği sürece yayın dünyamızın da bir yerlere gelebileceğini pek sanmıyorum. Bir kitabı eline aldığınızda o kitabın aslında mutfağında birçok kişinin yer aldığını da bir yandan duyumsamanız gerekir.

Ancak yazarın, belki de bazen çizerlerin adları dışında pek bir isme dikkat edilmez. Oysaki kitabın vücuda gelmesini sağlayan en önemli kişinin yayın/kitap editörü olduğunu bilmeliyiz.

Türk yayın dünyasında neşredilen kimi kitapların editör desteği olmadan çıktığını görmek ise ayrı bir muamma. Kitap basımını sadece salt bir ticaret, kitabı ise basit bir meta olarak gören yayıncılar ve yayınevleri yüzünden bazı kitapların maalesef sayfalar yığını olduğunu görmek kitapseverler için büyük üzüntü kaynağı.

Baştan sona yazım hatalarıyla dolu, kendi içinde çelişkili cümle yapıları, özensiz dizgiler…

 

Tüm bunlar bir araya gelince ortaya çıkan ürünün kitap olduğunu savunmak epey güç. Oysaki bir kitabın özenli bir şekilde hazırlanması o kitabı basan yayınevi için de yazar için de ayrı bir prestij kaynağıdır.

Bu denli özensizliğin nedenini okur kitlesinin okurken gösterdiği başka bir özensizliğe yorabiliriz diye de düşünmüyor değilim. Başta saydığım nedenlerden ötürü aslında kitabı salt bir yazınsal ürün olarak görmenin sonucu olarak da okuyabiliriz bu durumu.

Okur, kitabın içindeki kural hatalarını görebiliyor mu? Basitçe ve kurnazca yapılmış bir intihali fark edebiliyor mu? İşte bunları görmeyen gözler maalesef sadece sıradan bir okurda değil aynı zamanda koca koca dergilerin köşe başlarındaki eleştirmenlerde de var.

Sadece yazarın adına ya da yayınevi adına bakarak kitap değerlendirmesi yapan, adının başındaki unvanlara aldanıp da ortaya çıkan kitabı bir şaheser olarak değerlendiren eleştirmenler yüzünden bu sektörün önünün tıkandığını da dile getirmeliyiz.

“Editörün tüm bu noktalarda işlevi nedir?” sorusuna dönecek olursak yukarıda saydığımız sıradan okurdan ya da paralı eleştirmenlerden farkını ortaya koyması gerektiğini ifade edebilirim. Kendine gelen dosyadaki hataları düzeltmekten öte o çalışmanın bir kitap olmaması gerektiğini de yüksek sesle ifade edebilmeli. Bu sayede en azından kitabevleri rafları boşu boşuna kağıt yığınlarıyla kaplanmaz ve israftan kaçınmış oluruz.

 

Kitabınızın basımına kadar olan süreçte, size yardımcı olacak değerli editörümüz Ömer Ünal ile iletişime geçmek için mail adresi:  omerunalturkce87@gmail.com

 

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi