İşin bir de profesyonel boyutu var tabi ki. Hepimiz biliyoruz profesyonel takımların yaptığı seyahatleri. Hatta bazılarımızın içinden geçiyordur ‘şöyle bir sporcu olsaydık da şehir şehir gezseydik’. Gezmeyi seven biriysek bu lafı kesin söylemişizdir. İşte sporun bize sunduğu harika bir imkan daha. Sosyalleşiyoruz, geziyoruz, spor yapıyoruz ve eğleniyoruz. Hele bir de gittiğimiz şehirde galip geldikten sonra hocamızdan özel izin alıp bir gün de o şehrin gezilip görülecek yerlerine turistik bir gezi yapmak. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi?
Sevgili veliler, çocuklarımıza sporu nasıl sevdirebiliriz diye düşünüyorsanız bu kozu kullanın derim. Hangi çocuk gezmeyi, eğlenmeyi, arkadaşları ile vakit geçirmeyi sevmez ki? Bir de bu işin yut dışı deplasmanı tarafı var. Milli takım ile veya kulübünüzle ülke ülke gezmek gibi güzel bir yanı var. Yani belki kendi imkanlarımızla gidip göremeyeceğimiz yerlere spor sayesinde defalarca gitme imkanımız olabiliyor ve cebimizden bir kuruş dahi harcamak zorunda kalmadan oluyor tüm bunlar. Tabi oradaki özel harcamalarımız hariç.
Yaptığımız spor branşının hiçbir önemi yok. Yeter ki spor yapmayı ve gezmeyi sevelim. Çocuklarımıza spor yapmanın her ayrıntısının yanında çekici bir teşvik olarak bunu da sunalım. Çocukları spora yönlendirmek için her yol mubahtır. Bu yol da çocukların en ilgisini çekecek durumlardan bir tanesidir emin olun.
Gezmeyi ve eğlenmeyi sevmek gerçekten güzel şeyler ve bunları spora bağlayınca spor yapmak için harika bir bahane ortaya çıkıyor. Anne babalar önce çocuklarınızla güzel bir yürüyüş yapın. Bulunduğunuz şehrin turistik yerlerini gezin ve sonra spor sayesinde ülkenin birçok yerini gezebileceğini ona aşılayın. Bu çocuğun spora karşı ilgisini kesin olarak çekecektir.