Kültür

Hayat Dersi Niteliğinde: İkarusun Kanatları ve Hikayesi

Bazen imkansızı başarmak için sınırlarınızı zorlamışsınızdır, ya da geçmişe baktığımızda insanoğlu yine keşifler ve icatlar, belki de sıradanlıktan kaçmak için hayatını değiştirmesi yolu olarak görüp sınırları zorlamıştır. Belki duymuşsunuzdur ya da denk gelmişsinizdir psikolojide "İkarus sendromu" terimini. İkarus sendromu kısaca kendine aşırı güven duyup, yapılan tehlikeli işte gerekli güvenlik önlemlerini almadan gereksiz riskler alma halidir. İkarus sendromu aslında Yunan mitolojisinde İkarus efsanesine dayanmaktadır. Bu hikayenin başkahramanları İkarus ve babası Daidalos (Daedalus) arasında geçmektedir. Hikayemizdeki efsane, zorunluluğun, insan için asla amaçlanmayan bir şeyin icadını nasıl kolaylaştırdığına ve aslında insan için amaçlanmayan bir icadın nasıl düşüşe yol açtığını gösteren etkileyici bir hikayedir. Hani efsanede olsa, Daidalos ve İkarus’un hikayesi bize insan gücünün sınırsız olduğunu ve aynı zamanda bu gücü nasıl kullanacağımız konusunda bizlere ders veren etkileyici bir hikayedir. Mitolojik hikayemizin efsanevi ismi İkarus büyük bir sanatkar olan Daidalos’un oğludur. Daidalos tanrıların ilk heykellerini yapan, o zamana değin gemilerini yalnız kürek kuvvetiyle yüzdüren Yunanlılara, yelken kullanmayı ve rüzgardan faydalanmayı öğreten büyük bir sanatkardır. Daidalos, Atina’da yaşıyor ve çalışıyordu. Ayrıca Talus isimli yeğeni onun çıraklığını yapıyordu. Talus olağanüstü yetenekli bir çocuktu ve amcasının yeteneğinin çok ötesinde bir zanaatkarlığın izlerini göstermeye başlamıştı. İnsanın doğası gereği Daidalos, yeğeninin ustalığını çok kıskanmaktaydı ve bir gün Daidalos, bu kıskançlığa dayanamadı ve yeğeni Talus’u Akropolis’teki uçurumdan iterek öldürdü. Fakat bazı bilgiler Daidalos’un Akropolis’in kenarından ittiği çocuğun Talus değil, kız kardeşinin ona çıraklık yapan oğlu Perdix olduğunu söylüyor. Yardımsever Tanrıça Athena, Perdix’in yere düşmesini engellemek için onu güvenli bir yere uçan bir kuşa dönüştürdü. Efsaneye göre bu kuş, o zamandan beri “keklik” olarak biliniyor ve trajik geçmişine karşı dikkatli davranıyor. Yüksek yerlerde ve çitlerde yuva yapmamaya çalışıyor. Kurban kim olursa olsun, sanatçı, Atina yüksek mahkemesi Areios Pagus tarafından yargılandıktan sonra cinayetle suçlandı ve cezası, Atina’dan Girit adasına sürülmekti. Girit, Kral Minos tarafından yönetilmekteydi. Daidalos, kralın Knossos’taki sarayında bir mimar olarak iş buldu. Aradan yıllar geçti ve kralın metresi-kölesi olan Naucrate’ye aşık olup onunla evlendi. Bu evlilikten İkarus isimli bir çocuk dünyaya geldi. Daidalos’un hayatı, Minos tarafından çağrılana kadar olaysız bir şekilde devam etti. Minos, ünlü mimardan yarı insan yarı boğa olan Minotor (Minotaur) için bir mahfaza tasarlamasını ve inşa etmesini istedi. Bu canavar gerçekte Minos’un karısı Pasiphae’nin oğluydu, ama kraldan değil idi. Yıllar önce Kral Minos, Girit tahtına çıktıktan sonra kardeşleriyle çekişmeler yaşamıştı. Minos, tahtta hak iddia etmesini sağlayacak bir işaret için hararetle Poseidon’a dua etmişti. Minos’un bağlılığından etkilenen deniz tanrısı, ona en üstün hükümdar olması gerektiğine dair bir alamet olarak kar beyazı bir boğa göndermişti. Çok sevinen Minos, boğayı deniz tanrısına kurban edeceğine yemin etmişti. Ancak kendi hırsının kurbanı oldu ve boğayı kendine sakladı. Minos’un saygısızlığına ve güvenine ihanet etmesine öfkelenen Poseidon, Pasiphae’yi boğaya aşık olması için lanetleyerek Minos’tan intikamını aldı. Girit, Kral Minos tarafından yönetilmekteydi. Daidalos, kralın Knossos’taki sarayında bir mimar olarak iş buldu. Aradan yıllar geçti ve kralın metresi-kölesi olan Naucrate’ye aşık olup onunla evlendi. Bu evlilikten İkarus isimli bir çocuk dünyaya geldi. Daidalos’un hayatı, Minos tarafından çağrılana kadar olaysız bir şekilde devam etti. Minos, ünlü mimardan yarı insan yarı boğa olan Minotor (Minotaur) için bir mahfaza tasarlamasını ve inşa etmesini istedi. Bu canavar gerçekte Minos’un karısı Pasiphae’nin oğluydu, ama kraldan değil idi. Yıllar önce Kral Minos, Girit tahtına çıktıktan sonra kardeşleriyle çekişmeler yaşamıştı. Minos, tahtta hak iddia etmesini sağlayacak bir işaret için hararetle Poseidon’a dua etmişti. Minos’un bağlılığından etkilenen deniz tanrısı, ona en üstün hükümdar olması gerektiğine dair bir alamet olarak kar beyazı bir boğa göndermişti. Çok sevinen Minos, boğayı deniz tanrısına kurban edeceğine yemin etmişti. Ancak kendi hırsının kurbanı oldu ve boğayı kendine sakladı. Minos’un saygısızlığına ve güvenine ihanet etmesine öfkelenen Poseidon, Pasiphae’yi boğaya aşık olması için lanetleyerek Minos’tan intikamını aldı. Minotor’un beslenmesi büyük sorunlara yol açar. Bu nedenle çevre şehirlerden toplanan 7 erkek ve 7 kadın bu labirentin içine atılmaya başlar. Halk bir süre sonra bu duruma isyan eder ve Atina’dan Theseus isimli bir adam Minotor’u öldürmek için Girit’e gelir. Aslında Theseus, Atina tarafından Minotor’a yem olması için gönderilen bir haraçtır. Ancak kral Minos’un kızı Ariadne, Theseus’a aşık olur. Ariadne, Theseus’un Minotor’u öldürmesi ve labirentten çıkması için Daidalos’tan yardım ister. Theseus’un, Minotor’un öldürmesine ve Ariadne ile kaçmasına yardım eden Daidalos ve oğlu İkarus, kral Minos tarafından bir kuleye kapatılırlar. Buraya kadar okuduysanız sakın pes etmeyin çünkü İkarusun hepimize ders verecek nitelikteki hikayesi bundan sonra başlıyor... Ne yazık ki, İkarus çok geçmeden babasının uyarılarını unuttu. Uçmanın coşkusu ile dolup taştı ve güneşe çok yakın uçtu. Yoğun ısı kanatlardaki balmumunun erimesine neden oldu ve tüyler gevşedi. Birkaç dakika sonra zavallı İkarus denize düştü ve boğularak öldü. Daidalos, bu olay karşısında içten içe kahroldu ama oğlunu kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. Daha sonra oğlunun boğulduğu deniz noktasına ve adanın yakınına oğlunun adını verdi. Denize ve adaya İkaria adı verildi. Bazı kaynaklar, İkarus’un denize düştüğü sırada, güçlü Herkül’ün yanından geçmekte olduğunu ve düşen İkarus’a yakışır bir cenaze töreni düzenlediğinden bahsetmektedir. Daidalos, Sicilya’ya doğru uçmaya devam etti ve burada Camicus Kralı Cocalus’un yanına sığındı. Kral Minos, Daidalos’un olağanüstü kaçışı üzerine sinirden deliye döndü. Aklındaki tek düşünce, yetenekli zanaatkarı yeniden yakalayıp Knossos’a geri getirmekti. Minos, Daidalos’un tanınmamak için kılık değiştireceğini farkındaydı ve bu nedenle onu bulup yakalamak kolay bir iş olmayacaktı. Ancak, zanaatkarın zorlu bir bilmeceyi veya şaşırtıcı bir görevi reddedemeyeceğinin de bilincindeydi. Minos, Daidalos’u aramak için Girit’ten yola çıktı ve nereye giderse gitsin, spiral bir deniz kabuğundan iplik geçirebilen herkese güzel bir ödül teklif etti. Bunun çok karmaşık bir bilmece olduğunu ve Daidalos’un bunu çözmeye geleceğini biliyordu. Bir gün Minos, Camicus’a vardı ve aynı görevi ve ödülü ilan etti. Birçok kişi gelip bulmacayı çözmeye çalıştı ama kimse çözemedi. Haber Kral Cocalus’a ulaştı ve hemen Daidalos’u çağırdı. Çünkü bulmacayı çözecek zekaya sahip bir kişi varsa o Daidalos idi. Daidalos, deniz kabuğunun bir ucuna bir damla bal koydu ve sonra bir karıncaya ip bağladı. Karıncayı kabuğun bal olmayan ucundan içeri soktu ve kabuğun sayısız sarmalları arasında dolaşmasına izin verdi. Balın tatlı kokusu tarafından çekilen karınca, kabuğun içinden geçerek diğer uçtan ortaya çıktı. Minos, Daidalos’u bulduğunu anladı. Derhal kurnaz yaşlı tilkinin teslim edilmesini istedi ama Cocalus’un başka planları vardı. Çok uzun bir yolculuk yapan kral Minos’u dinlenmek için Camicus’ta bir süre kalmaya ikna etti. Bunda bir sakınca görmeyen Minos razı oldu ve oda hizmetçileri banyosunu hazırlarken bekledi. Bu arada, Cocalus’un yıllarca Daidalos’un icatları ve hikayeleriyle büyülenen ve onun götürülmesini istemeyen kızları, Minos’u öldürmek için komplo kurdular. Banyo vakti gelince üzerine kaynar su döktüler. Daidalos, kral ve kızlarının ısrarlarına rağmen Camicus’tan ayrılmaya karar verdi. En son Sardunya’da Herkül’ün yeğeni Iolaus ile birlikte görüldü. O zamandan beri kimse bu büyük mühendisin başına ne geldiğini, nereleri gördüğünü, ne icatlar yarattığını, hangi mucizelerin aklını çeldiğini bilmiyor. Bugün Daidalos bizim için özel yeteneği nedeniyle acı çekmekle lanetlenen parlak bir insanı temsil ediyor. Onun en büyük laneti ise, oğlunun ölümüne neden olduğu için suçluluk duygusuyla yaşamaktır.   Kaynak: 1 2

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi