![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği-720x360.jpeg)
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği.-720x390.jpeg)
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği-4-720x405.png)
İddia 1: “DNA’mız ile oynanacak…”
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği--720x540.jpeg)
Faz 1 ve Faz 2 aşı denemelerinde, güvenli olup olmadıklarını test etmek ve uygun dozun belirlenmesi için aşılar daha az sayıda kişiye veriliyor.
Faz 3 denemelerinde ise aşının ne kadar etkili olduğunun belirlenebilmesi için aşı binlerce kişiye veriliyor. Gerçek aşı dozu verilen grup ve plasebo dozu verilen kontrol grubu çeşitli yan etkilerin ve koruyuculuğun saptanması için yakından izleniyor.
Aşı yapılan kişiler, eğer aşı kullanım onayı alsa bile çeşitli etkilere karşı izlenmeye devam ediliyor.
İddia 2: "Bill Gates bize mikroçip takıyor"
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/AŞI-KARŞITLIĞI-1-1-720x404.jpeg)
Yine oldukça komik bulduğum başka bir söylenti ise tüm dünyayı saran bir komplo teorisi. Bu iddiaya göre, koronavirüs salgını milyonlarca kişinin vücuduna izlenebilir mikroçip yerleştirmenin kılıfı olarak ortaya atıldı ve tüm bunların arkasında Microsoft'un kurucusu Bill Gates var. Oysa "aşı mikroçipi" diye bir şey yok ve Bill Gates'in gelecekte böyle bir projesi olduğuna dair bir kanıt da yok. Bill ve Melinda Gates Vakfı, BBC'ye yaptığı açıklamada iddiaları yalanladı.
Söylentiler Mart ayında Bill Gates'in yaptığı bir açıklamayla yayılmaya başladı. Gates, kimlerin iyileştiğini, kimlerin test edildiğini ve kimlerin aşı olduğunu gösteren "dijital sertifikalar" olabileceğini söyledi ancak mikroçiplerden bahsetmedi. Bu mülakatın ardından çok paylaşılan bir yazı ortaya çıktı: "Bill Gates koronavirüsle mücadele için mikroçipleri kullanacak."
Yazı, Gates Vakfı'nın desteklediği bir çalışmaya da atıf yapıyor. Çalışma, kişilerin aşı bilgilerinin özel bir mürekkep enjekte edilerek deri yüzeyinde saklanabilmesini sağlayabilecek bir teknolojiye ilişkin. Oysa çalışmada bahsi geçen uygulama bir mikroçip değil, daha çok görünmez bir dövmeye benzetilebilir. Çalışmada yer alan bilim insanı Ana Jaklenec, bu teknolojinin henüz uygulanmadığını, insanların izlenmesini ya da kişisel bilgilerine ulaşılmasını sağlamayacağını, bu tür bilgilerin bir veritabanına kaydedilmeyeceğini belirtiyor. Microsoft'un kurucusu Gates'in adı, salgın süresince birçok söylentide zikredildi. Bunda Gates'in aşı çalışmaları ve halk sağlığı alanında yardım çalışmalarına destek vermesi de etkili oldu. Ortada herhangi bir kanıt olmamasına rağmen, Mayıs ayında YouGov tarafından yapılan bir ankette, Amerikalıların yüzde 28'inin, Bill Gates'in aşı vasıtasıyla insanlara mikroçip yerleştirmek istediğine inandığı ortaya çıktı. Cumhuriyetçiler arasında buna inananların oranı yüzde 44 olarak saptandı.
İddia 3: “Aşılar cenin dokusu içeriyor”
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği-3-720x492.jpeg)
Aşıların insan ve hayvan ceninlerindeki bazı dokuları, özellikle de akciğer dokularını içerdiğine yönelik söylentilere de rastlanıyor. Bu iddialar bazen de "anne karnındaki 3-6 aylık bebeklerin kürtajla alınıp bedenlerinin aşı çalışmaları için kullanılması" şeklinde paylaşılıyor.
Bu da oldukça yanlış bir iddia.
Southampton Üniversitesi'nden Dr. Michael Head, bu söylentiyi net ifadelerle yanıtlıyor: "Herhangi bir aşı üretim sürecinde cenin hücresi kullanılmıyor. "Söylentilerin ortaya çıkma nedeni, aşı geliştirme süreçlerinde laboratuvarda üretilen bazı hücrelerin de kullanılıyor olmasıyla ilgili olabilir. Bu hücreler embriyonik hücrelerin klonlanmasıyla oluşturulur. 1960'larda geliştirilen bu teknikte "bebeklerin 3 aylıkken kürtajla alınıp aşı çalışmalarında kullanılması" gibi bir durum hiçbir şekilde yaşanmadı.
Bristol Üniversitesi'nden Dr. David Matthews, birçok aşının bu yöntemle geliştirildiğini kaydediyor ve aşının yüksek standartlarını korumak için hücre izlerinin detaylı biçimde aşıdan çıkarıldığını da ekliyor. Oxford Üniversitesi aşısını geliştirenler de klonlanmış hücrelerle çalıştıklarını belirterek, bu hücrelerin "kürtajla alınmış bebeklerin hücreleri olmadığını" vurguluyor. Hücreler, virüsün zayıflatılmış bir versiyonunu üreten fabrikalar gibi çalışıyor. Bu da aşının temel çalışma prensibini meydana getiriyor. Ancak zayıflatılmış virüsler, klonlanmış hücrelerin yardımıyla üretilmiş olsa da hücresel materyal aşının içinden çıkarılıyor.
İddia 4: “Ölüm oranı düşük, aşıya gerek yok…”
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği-7-720x405.png)
![](https://adresgezginitasarim.com/dogaladogru/images/uploads/2021/06/aşi-karşitliği-5-.jpg)