Ardıç kuşu nesli tükenme tehlikesi altında olan kuş türü. Ekosistem zincirinin önemli halkasını oluşturan bunun gibi kuşların zarar görmesi halkanın kopması ve zincirin tehlikeye girmesi demektir. İnsanlar ne doğayı, ne canlıları katletmeye doymuyor, insanoğlunun hayvanların doğal yaşam alanlarına sürekli saldırıları sonucu yaşama şansları giderek azaltılmaktadır. Oysa ki ardıç kuşu öylesine muhteşem bir canlı ki; Tıpkı tekrar eden bir ritimle şarkı söyler gibi öter. Özellikle erkek ardıç kuşları 100’den fazla müzikal repertuvara sahip olduğu bilinmekte... Ötüşlerini dinlemek isterseniz onları ormanlarda, bahçelerde ya da parklarda, yani her türlü yeşil alanda görebilirsiniz. Ağaçlara duvarları çamurla kaplı kase şeklinde yuva yapan bu kuşlara ev sahipliği yapan en önemli ağaç türü ise adından da anlaşıldığı üzere ardıç ağacı.
Onları birbirine bağlayan hikaye ise buradan itibaren başlamaktadır. Her ağaç gibi ardıç ağacının da tohumları vardır, ancak bu tohumlar ancak ardıç kuşunun varlığında üremeyi sağlıyor. Ağaçtan dökülen tohumları önce kuşlar yiyor. Onların sindirim sisteminde kabukları açılan tohumlar bu sayede işlerlik kazanıyor. Kuşların dışkılarıyla yeniden toprağa karışan tohumlar kolayca çimlenebiliyor. Özellikle Şaman Türklerinde ve Alevi-Bektaşiler’de ardıç ağacına özel bir önem verilmektedir. Dallarına bez bağlanarak dilek tutulur ve ayrıca bu dalların yakılmasıyla elde edilen tütsüler tekkelerde kullanılır. Dallarını tütsü elde etmek için kullanan bir başka medeniyet ise Yunanlılar. Onlar da bu kokunun ruhsal hastalıklara iyi geldiğini düşünüyorlarmış. Şimdi sizi biraz hüzüne boğacak ardıç kuşu ve ardıç ağacının hikayesine geçelim ne dersiniz?
Çok çok çok eskiden ülkelerden bir ülkede ormanlardan bir orman bu ormanda da bir ağaç varmış. Yaprakları ince iğnecikler şeklinde olan bu ağacın kahverengide kozalakları varmış. Şimdi hepiniz niye ağaçcık diyorsun iğne yaprakları kahverengi kozalakları olduğuna göre çam olmalı o ağaç diyeceksiniz. Biliyorum ama asıl sorun buradan çıkmış. Bu ağacın yaprakları iğne gibi olmasına iğne gibiymiş de kozalaklarıda varmış ama boyu çok kısaymış. Öteki kocaman kocaman çam ağaçlarının yanında minicik kalıyormuş. O yüzdende çok üzülüyormuş. Önceleri buna pek aldırdığı yokmuş da kendini beğenmiş kocaman ağaçlar bodur diye alay etmeye başlayınca hele şu ayak takımı çalıyı da kim soktu aramıza şu boya bakın, ağaçların yüz karası, deyince zavallının bütün günleri zehir olmaya başlamış. Onun bu halini gören ardıç kuşları ağaççığa çok acıyorlarmış çünkü iyi niyetli yardım sever bir ağaçcıkmış.
O hele ardıç kuşlarına az yardımı dokunmamış.Öteki kendini beğenmiş çamların çoğu istemezmiş. Ardıç kuşlarını zaten o yüzden de ardıç ağacı diyorlar ya o ağaçcığa ardıç kuşları her gün onun dallarına konar ona gezdikleri gördükleri yerleri anlatırmış . Ardıç ağacıda hiç bir ağaç boyu kısa olduğu için konuşmadığından dört gözle kuş dostlarını beklermiş ama kış gelince bütün arıç kuşları güneye göç edermiş. İşte o zaman yapa yalnız kalırmış ardıç ağacı koca bir kışı bütün çam ağaçlarının iğneli sözlerini dinlemekle geçirirmiş. Ardıç kuşları sevgili ardıç ağaçlarının bu durumuna bir çare bulmak için çok düşünmüşler ama hiç bir şey bulamamışlar.
Hatta bir kış güneye gitmeyip orada kalmayı bile denemişler de başaramamışlar. Çünkü doğa ana onları soğuğa dayanıklı yaratmamış o yüzdende o kış az kalsın donacaklarmış. Sonunda dayanamayıp güneye göç etmek zorunda kalmışlar ilk baharda geri geldiğinde doğruca doğa ananın yanına gitmişler. Doğa ana binlerce ardıç kuşunu karşısında görünce şaşırmış ne oldu niye hepiniz birden buradasınız diye sormuş. O zaman ardıç kuşlarının başı sizden bir dileğimiz var diye başlamış.
Söze bizim her yıl konakladığımız bize yiyecek veren dallarında yuva yapmamıza ses çıkarmayan bir ağacımız var. Ama boyu biraz kısa öteki ağaçlar onunla alay ediyorlarmış. Ne olur bu işe bir çare bulun diye yalvarmış, sonra da doğa anayı alıp gitmişler ardıç ağacının yanına. Doğa ana ardıççığı görünce niye boyunun uzamadığını şimdi anlıyorum. Öteki ağaçlar kökleriyle bütün toprağı kaplamışlar yeterli besin alamıyorsun üstelik boyun kısa olduğu için diğer ağaçlar güneşten yararlanmana da engel oluyorlar.
Ama üzülme sana öyle özellikler vereceğim ki bütün o kendini beğenmiş ağaçlardan üstün olacaksın çünkü yararlı olan güzeldir. Sende yararlı bir bitki olacaksın demiş. Sonrada yapraklarına güzel kokular sürmüş. Hele doğa ana bundan sonra her şeyinden insanlarda yararlanacak ilaçlar yapacaklar hastalar için, kurşun kalem yapacaklar çocuklar için, kısacası hem kuşların hem de insanların en sevdiği ağaç sen olacaksın deyince ardıç ağacı sevincinden yem yeşil olmuş. O günden sonra da kendini beğenmiş ağaçların alaylarına hiç kulak asmamış hatta yararlı olan güzeldir diye düşünüp mutlu bile olmuş ardıç ağacı...