“Ben kimim, neredeyim, nereden gelip, nereye gidiyorum” gibi basit soruları kendinize soruyorsunuzdur, evet belki basit, ama derin sorulardır,basite almadan, derinlerde boğulmadan, kimselere aldırmadan açılın kendi sularınızda, bu öyle bir seyrüsefer ki, bu sefer sahiden bize duruluğa, saflığa, berraklığa, doğallığa, beyazlığa giden bir yoldur. Bugüne kadar kıyılarında yüzdük hayatın belki de hayatla yüzeysel tanıştık, sadece kendimizi birkaç sözcükle tanıdık, ya da tanıyamadık hayatımıza girenlerle anlaşamadık, ayrıldık,birimizin ak dediğine, diğerimiz kara dedi...Ve kendi dünyamızda hep karada kaldık, karalar giyindik, bir şeyler karaladık, kararsız kaldık... Hayat akıp giderken biz seyrettik, ama kendimizi bulmayı hiç denemedik tüm bu süreçte. Birbirimize yabancı, birbirinden ayrı, hayli inatçı ve savaşçı parçasıydık belki de. Bir elmanın iki yarısı bile değildik, o elmanın içindeki “öz”dük, çekirdektik, her defasında toprağa atılan ve yeniden fışkıran elma bahçesiydik bilemedik kendimizi….Ağaçlardan ormanı göremeyen gözler gibi, iki yasak elma sandık kendimizi; arka bahçesine açılamayan...Bulamadık kendimizi bu yolculukta. Oysa doğamızın farkına varıp, duyarlılıklarımız çiçekler açtığında içimizde, her şeyin bir anlamı vardı, hiçbir şey anlamsız değildi. Hayatımızda yaşadığımız en basit bir şey bile anlamsız değildir. Yaşam bize görmemizi istediği fırsatlar sunar.
Kıyıya vuran sularımızın anlamı: Giden yeniden döner.. Sen! Denizin içinde bir kum tanesisin, kaybolabilirsin, sakın hiçbir şeyi dert etme, hafifle; o zaman huzurlu bir şekilde yüzeye çıkabilirsin, işte o zaman kendini bulma yolunda bir adım atabilirsin… Sakın korkma ama bu yolculukta yalnız olan sen değilsin. Doğanı, saflığını bulmak sana mutluluk getirecek sakın unutma… Şimdi gözlerinizi kapayın, çocukluğunuzu çağırın yanınıza, önce o gelsin. 3 yaşındaki siz, 5 yaşındaki siz, 15 yaşındaki siz... Saçlarınıza gömün başınızı, öpün koklayın, sevginizi verin, bağışlayın ve özgür bırakın birer birer içinizdeki sizleri, çağırın ki safiyet doğalınızı yaşayın.
Geçmişin kayıtları her gün aynı şeyleri söylemesin; artık bunu ona net bir biçimde söyleyin, geçmişe takılı kalma kendinizi bulma yolunda sizi 1 adım bile ilerletemez, geçmişinizde siz, sizinle kavga etmeyi seçerse, yine de siz ona sevginizi verin, sevecenlik sanatında ustalığınızı gösterin, geçmişinizin bütün olumsuzluğuna rağmen geniş bir gülümsemeyle bakabilmektir kendini bulmak böyle de muazzam, eşi bulunmayan bir sanattır kendini bulma. Derin bir nefes alıp, geniş bir gülümsemeyle karşılayın kendinizi. Bir müziğin sizi geniş bahçesine çağırdığını hayal edin, yasak elmaların, sınırların, duvarların son bulduğu güneşli bahçesine, sevginin tüm aleme yayıldığı yeni hayatların bahçesine, tükenmeyen, kendini her an yenileyen, taptaze bir hayat bu kendini bulma, ancak kendimizle kucaklaştığımızda içine girebileceğimiz.
Kendini bulma yolculuğunda kimileri ağır sınavlar vermez, ama ben hayatı, kendini bulma yolculuğumda kayboldum, yapayalnız kaldım, bırakıldım iyi ki de öyle olmuş diyorum, ben denizleri hep sevdim, yaşadığım şehirlerde deniz istememin belki de sebebi budur, hani anlatsam roman olur derler ya işte öyle, doğamı bulmam öyle kolay olmadı, kimi zaman yaşadıklarımı anlatacak yüzüm de olmadı, bu yüzdendir her hüznüm de denize kaçışım dalgalara sarılışım.. Uçsuz bucaksız denizler de kendimi aradım gerçek beni, aslında tüm soruların cevabı oradaydı ben kimdim? İnsanlara gösterdiğim o masum umursamaz melek kız mı yoksa yaptıklarının sonuçlarını bile bile her şeyi umursayan acı çeken günahkâr kadın mı? Hepimizin yaptıkları aslında yaşadıklarımıza dayanmaz mı? Hepimizin içinde ki canavarı yaşadıklarımız yaratmaz mı? Hepimiz kendi cehennemimiz de ki ateşimiz de şekillenmez miyiz? Aslında hepimiz aynı değil miyiz? Karakterlerimiz şanslarımız belirlemez mi? Hayatıma giren her insana onsuz bir hayat istemediğimi hissettirdim ama o olmasa da başka biriyle de aynı hayatı sürebileceğimi de biliyordum,bu yüzden hiç bir yere hiç kimseye ait hissedemiyordum kendimi, daha ne kadar derine düşebilirdim ki? Büründüğüm rollere kendimi o kadar kaptırmışım ki kendime dair tek gerçek olduğunu bildiğim şey doğaya olan sevgim, huzuru doğada bulduğum, bunun dışında ki hangi özelliklerim bana ait ben kimim asla çözememiştim, kendimi bulmak için en iyi yolun kaybolmak olduğunu anlamıştım.
Kaybolmak aslında yaşam yolundan sapmak değilmiş, yaşayarak tecrübe edinmiş oldum, hiç birinizin kendini bulma yolculuğunda yaşayarak tecrübe edinmesini istemem, bu oldukça acılı ve sancılı bir süreçti benim için, ne olursa olsun bir olumsuz olay yaşamadan da düşünerek, hayal ederek, ya da olumsuz bir olay yaşadığınızı düşünerek tecrübe edinin. Yaşam döngünüz hiçbir zaman sabit bir amaca hizmet eden düz bir çizgiden ibaret olmasın. Bizler genelde yolları, yollardaki çatalları, izleri ve hatta yanlış yolu takip ederiz. Bazen birden mutluluk, denge ve huzuru bulana kadar bir labirentin içinde kayboluruz. Kendini bulmak veya kim olduğunuzu keşfetmek için kendinizi birkaç kez kaybetmeniz aslında çok normaldir ve değişimden asla korkmamalısınız.
Hepimiz değerlerimizin, sınırlarımızın, prensiplerimizin, ihtiyaçlarımızın ve hedeflerimizin ne olduğunu biliriz. Ama bazen bunlar yavaşça erir. Adeta okyanusun sularında eriyen kayalar gibi… Kendi başınıza kaldığınızda yalnız, muhtaç ya da korkak biri gibi değil, aksine bağımsız ve kendine yeten biri gibi hissetmelisiniz, bu yüzdendir yalnız kalmak istemelerim, bir de ne olursa olsun içinizdeki yaratıcılığı keşfedin bunu ancak kendi başınıza kalarak yapabilirsiniz, kendini bulma yolunda yaratıcılığının beslendiğini göreceksinizdir mutlaka, insanlarla vakit geçirmek güzel evet ama kendinizi bulma yolunda geriye çekilin ve yaratıcılığınıza ulaşın. Kendi başına kalmak, tazelenme, içsel konuşma, mutlak huzur için ve bir amacı olan "yalnızlığın" kötü bir şey değil, aksine tüm varlığının özgürleştirici bir parçası olduğunu anlamak için ayrılan bir zaman dilimi olduğunu asla unutmayın.
Şimdi bunca zaman unuttuğunuz, kenara ittiğiniz, dışladığınız, potansiyelini olduğunu unuttuğunuz kendinizi yakalamak için kendinize zaman ayırın, hayatın gerçekliğinden kaçmadan, güçlenmek ve hayatınızı sağlamlaştırmak, doğanızı bulmak için kendinizi kaybedin ki kendinizi bulun. Kendinizi bulduğunuzda yaşadığınız her andan keyif, mutluluk, olumsuz bir olay yaşasanız bile bunu olumluya çevirme gücünüz olacaktır kendinizde.Dizlerinizde derman olmasa bile yola koyulun şimdi… Asla yalnız değilsiniz… Kendinizi bulmak için bazen insan uzun yollar yürümelidir, bu yolculukta ben sizin yanınızdayım… Umarım kendinizi bulma yolculuğunuzda bir nebze de olsa yardımım dokunabilmiştir. Zaman, kendini bulma yolunda keyif alma zamanıdır :) .
"Burada ve şimdi, kendin olmakta, kendi gerçek kişiliğine sahip çıkmakta özgürsün ve hiçbir şey seni yolundan alıkoyamaz. En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olandır” Richard Bach