Kişisel farkındalık günlüğü, işteki performansınızı geliştirmek için gerçekten yararlı bir araçtır. Özellikle motive olmadığınız veya faaliyetlerinizi en iyi şekilde yerine getirmekte zorlandığınız zamanlarda bir tane yazmaya başlamanızı öneririz. Bu araç, belirli bir kuruluş için çalışmaya devam edip etmemeniz konusunda şüpheleriniz olduğunda da son derece yararlıdır. Aynı şekilde, patronlarınız veya iş arkadaşlarınızla sık sık çatışmalar yaşıyorsanız bu gerçekten yararlı olabilir. Aslında öz farkındalık günlüğünün temel işlevi, sorunları ve olası çözümleri belirlemenize yardımcı olmaktır. Kesin olarak yazmak zorunda değilsiniz ama başlarsanız en az dört hafta devam ettirmelisiniz. Aksi takdirde pek bir faydası olmayacaktır. Peki yazmaya nasıl başlamalısınız?
Kişisel Farkındalık Günlüğü
Kişisel farkındalık günlüğü, adından da anlaşılacağı gibi, asıl amacı çalışma alanınızda sizi daha iyi tanımak olan bir araçtır. Bu, diğer yönlerden öz farkındalığınızı artırmanıza da yardımcı olmayacağı anlamına gelmez, bunun yerine iş faaliyetinizle ilgili olana odaklanır. Mümkün olduğunca spontane ve kendinize karşı dürüst olmaya çalışarak, hazırlıksız yazmaya başlamak en iyisidir. Bunun nedeni, eğer çok fazla rasyonalize ederseniz veya çok metodik olursanız, fikirlerinizi ve duygularınızı özgürce dizginlediğiniz kadar ileri gidemeyebilirsiniz. Hangi sırayla yazdığınızın pek bir önemi yok. Önemli olan azim ve dürüstlük. İdeal olarak, her gün, iş gününüzün başında ve sonunda yazmalısınız. Ancak, günlüğü de yanınıza alıp aklınıza ne gelirse yazmalı, çizmeli veya karalamalısınız. Yazdığınız her şey daha sonra kendinizi daha iyi tanımanıza ve iş dünyanıza nasıl yaklaştığınıza dair daha doğru bir fikir edinmenize yardımcı olacaktır.
Kişisel Farkındalık Günlüğü Nasıl Etkili Hale Getirilir?
Aslında, bir öz farkındalık günlüğü yazmak için belirlenmiş kurallar yoktur. Bazı önerilerde bulunabiliriz, ancak en uygun olduğunu düşündüğünüzü eklemekte veya silmekte özgürsünüz. Bununla birlikte, günlüğünüzün ilk satırlarını her günün başında yazmanız tavsiye edilir. Belki kahvaltıdan sonra ya da işe giderken. Nasıl hissettiğinizi, önümüzdeki günden ne beklediğinizi ve sizi neyin endişelendirdiğini veya motive ettiğini yazmalısınız. Daha önce de belirttiğimiz gibi, yazarken çok düzenli veya titiz olmaya çalışmayın. Bağlantı olmadan bir konudan diğerine geçmeniz gerçekten önemli değil. Bazı fikirleri yarım bırakmanız veya yazım hataları yapmanız da önemli değil. Aslında her şey olur.
Bu egzersiz için yaklaşık beş veya on dakika gibi bir zaman sınırı belirlemelisiniz. Yazmayı oldukça zor buluyorsanız, zamanınızı daha da sınırlayın, çünkü bu, yazmadan önce fazla düşünmemenize yardımcı olacaktır. Gün içinde sizi cesaretlendiren veya endişelendiren bir şey varsa, günlüğünüze dönüp biraz daha yazmaktan çekinmeyin.
İkinci Kısım
Her gece, sabah yaptığınıza benzer bir egzersiz yapmalısınız. Ancak bu sefer gün içinde olanları gözden geçirmeye ve değerlendirmeye odaklanın. Gününüzün en önemli olayı neydi? Nasıl hissettin? En büyük başarınız neydi? Neyi başaramadın? Ne için endişelendin? Günün olaylarından sonra kendin hakkında ne düşünüyorsun? Bu yansımanın sonunda, minnettar olduğunuz şeyler hakkında yazmak için küçük bir yer ayırın. Aslında, öz farkındalık günlüğünüze bir şükran bölümü eklemek iyi bir fikirdir. Aynı şekilde kendiniz hakkında öğrendiklerinizi tek bir cümlede özetlemeye çalışmanızı öneririz. Mümkünse, bundan hayatınız için bir özdeyiş geliştirmelisiniz.
Kişisel farkındalık günlüğünüz, haftanın sonunda okumayı bıraktığınızda kendi haline gelecektir. İşte o zaman, daha önce fark etmemiş olabileceğiniz yönlerinizi keşfetmeye başlayacaksınız. Bu, bir dereceye kadar, genel resmi daha net görmenize, güçlü ve zayıf yönlerinizi daha iyi tanımanıza ve gerekli değişiklikleri veya kararları almanıza yardımcı olacaktır.