İlginizi Çekebilir
Doğala Doğru

Melatonin Hormonu: Vücudumuzun Ritmi

Doğala Doğru
Vücudumuzun doğal olarak ürettiği bir hormonla yine karşınızdayım bugün… Evet! Kendisi uyumamızda önemli bir rolü olan melatonin hormonundan bahsediyorum, kendisinin vücuttaki seviyesi geceleri artar ve gündüzleri düşer, doğal olarak vücudumuzun biyolojik saatini düzenlemekte önemli bir rolü vardır, yani bir gençlik iksiri desem sanırım yanlış olmaz… Melatonin hormonu özellikle geceleri karanlık ortamlarda salgılanmaktadır ve vücudumuzun ritimlerini koruması açısından büyük önem taşımaktadır. Melatonin, epifiz bezi tarafından sentezlenen bilinen tek hormondur ve karanlığa tepki olarak salınır, aynı zamanda “karanlığın hormonu” adı verilir… Epifiz bezi çok uzun yıllardır tıpta biliniyordu, fakat epifiz bezinin fonksiyonu 20.
Doğala Doğru
yüzyılın sonuna kadar muamma olarak kaldı ( -ki bana göre epifiz bezi oldukça mistik bir organ, epifiz bezi yazımda bunu uzun uzadıya ele alacağım). Fransız filozof Descartes, epifiz bezini ''ruhun makamı'' olarak adlandırdı, öyle ki duygularımızın kaynağının buradan kaynaklandığı d düşünüldü. Mesala 45 yaşından sonra daha az salgılanmaya başlıyor ve kahve, çay tüketimi, bilgisayar başında uzun süre geçirilmesi, ışık ve ses dengesizlikleri, alkol ve sigara, günlük yaşadığımız olumsuz olaylar durumlarında da azalabiliyor. Peki, melatonin hormonun coğrafi etkileri var mıdır? diye sorabilir miyiz?  Elbette var kısaca toplayabilirsem anlatmak istiyorum: şimdi öncelikle hepinizin de anladığı üzere melatonin hormonu sadece karanlıkta salgılanıyor. Fakat melatonin  hormonun oluşabilmesi için güneş gerekiyor. “Hem karanlıkta salgılanıp, hem nasıl güneş gerekiyor?” dediğinizi düşünüyorum… Evet! bu hormon sadece karanlıkta salgılanıyor ama eğer vücudumuz serotonin üretmezse melatonini de sentezleyemiyor, biliyorsunuz ki serotonin hormonu  güneş sayesinde sentezlenen bir hormon, ve güneşin en çok bulunduğu yer ise Ortadoğu ve Arabistan çölleri… Şimdi  İskandinav kızları ve Ortadoğudaki kızların erken evlenme olayına girersem, bilindiği üzere Afrikada ve Ortadoğu'da kadınlar 9-10 yaşında ergenliğini tamamlarken bu yaş Iskandinavya gibi soğuk yerlerde 18-19 yaşına kadar çıkabiliyor, işte bunun asıl sebebi de serotonin ve melatonin hormonu… Mesela Ortadoğu ülkelerine bakacak olursak, hatta yüzümüzü peygamberler dönemine de çevirelim, kızların geneli erken yaşta evleniyor/ evlendiriliyordu… Boy uzaması ve kemik gelişimi ergenlikle yavaşlayan şeyler olduğundan soğuk ülkelerin kadınları 20 yaşına kadar gelişim gösterip çok uzun boylu olabiliyorken, sıcak ülkelerin kadınlarının boyları bu sebep yüzünden daha kısa kalabiliyor ( demek ki gerçekten coğrafya bir kadermiş). Bu yüzdendir ki İskandinav kızları muazzam güzel oluyorlar, ama mesela 13 yaşındaki herhangi bir kızın hormonal gelişimi açısından bakıldığında sıcak ülkelerdeki kızlar soğuk ülkelerdeki yaşıtlarına göre katbekat daha büyük/olgun oluyorlar. Melatonin en yüksek salgılandığı yaş ise 3-5 yaşları, yani ergenliğe giriş yaşı bu yüzden sıcak ülkelerde çok çok düşük... Afrika ve Ortadoğu güneşinde fazlasıyla salgılanan serotonin karanlık çöl gecelerinde de fazlasıyla salgılanan ekürisi melotonine ön ayak oluyor, yani “alt üstü uyku hormonu” dediğimiz melatonin ergenlikle fazlasıyla alakalı, çünkü melotonin ergenliğe giriş yaşını saptayan yegane hormondur… Bu yüzden eşey organlarının gelişiminin tamamlanması ve eşey hormonlarının salgılanmasının başlaması sıcak ve bol güneşli ülkelerde çok daha hızlı gerçekleşiyor, dolayısıyla da ergenliğe giriş yaşı bu çok sıcak yerlerde çok daha küçük oluyor. Eğer melatonin çoksa cinsel gelişim çok yavaş oluyor, tabii burada kafa karıştıran çok faktör var hepsini uzun uzun anlatsam sanırım ne sayfa, ne zaman yeter, kısaca söylemem gerekirse: Ergenlik oluşuncaya kadar melatonin kanda artar ve ergenlik oluşmasından hemen önce azalır ve ergenlik baslar, ergenliğin oluşması melatoninin pik yapması ve sonra azalması ile oluyor, yani ne kadar erken pik yaparsa azalması ve ergenliğin başlaması da o kadar erken oluyor.  

Yukarıda yazdıklarım bir tıpçının araştırması değil, sadece ilgi duyan birinin uzun uzadıya yaptığı araştırmaların yorumuydu, Melatonin hormonu evet en az ekürisi olan serotonin hormonu kadar önemli bir hormondur. Melatonin hormonunda geceleri zirve seviyelerle birlikte sirkadiyen ritimle gerçekleşir. Üretildikten sonra kan dolaşımına ve beyin omurilik sıvısına (beyin ve omurilik etrafındaki sıvı) salgılanır ve uzak organlara sinyalleri iletir. Melatonin, beyinden vücudun tüm bölgelerine dolaşım yoluyla taşınır. Melatonine özgü reseptörler olarak adlandırılan proteinleri ifade eden dokular, geceleri dolaşımdaki melatoninin zirvesini tespit edebilir ve bu, vücuda gece vakti olduğunu bildirir. Gece vakti melatonin seviyeleri, gündüz konsantrasyonundan en az 10 kat daha yüksektir. Bu yüzden geceleri melatonin salgısı, göz bebekleri genişlediğinde nispeten loş bir ışıkla bastırılır. Bu, yatmadan önce dizüstü bilgisayarlar ve akıllı telefonlar gibi cihazların uzun süreli kullanımının melatonin salgısı, sirkadiyen ritimler ve uyku üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmasının asıl sebebidir. Çünkü elektromanyetik dalga yoğunluğu arttıkça melatonin salgılanması azalır. Melatonin salgılanması azalınca da dna yapısı bozulmaya başlar, bozulan dna yapısı da kanser ve benzeri hastalıklara yakalanma veya kanserli hücrelerin ilerleme/büyüme riskini arttırır. Dolayısıyla çağımızda hızla gelişen teknolojiyle bağımlısı olduğumuz her türlü elektrikli cihaz, bizi kansere bir adım daha yaklaştırmaktadır.

Melatonin bazen uyku bozukluğu olan hastalara çeşitli uyku bozukluklarında (İnsomnia, bozuk cirdacian rhythm), durum çok ağır olmadığı sürece kullanılmasının iyi sonuçlar verdiği söyleniyor. İnsomnia hastalarının bir türlü elde edemediği derin uykuya sonunda sahip olmalarını sağlarmış, gece zırt pırt uyanmazlarmış. Bozuk circadian rhythm sahiplerinde ise jet lag'deki gibi, ritmi düzeltmeye yardımcı olabilirmiş.Ancak bozuk circadian ritminde ilk önce ışık terapisinin uygulanması, salt ışık terapisi yetmezse melatonine başvurulması daha yararlıymış, sonuç olarak yan etkisi olmasa da, toksik bir madde olmasa da dışardan alınan hormon bu[1]. Dolayısıyla yaşlılarda uykusuzluk gibi belirli uyku bozukluklarının tedavisine yardımcı olduğu gösterilmiştir. Brzezinski ve diğerleri tarafından gerçekleştirilen bir meta-analiz çalışmasında. 2005 yılında sadece uykusuzluğu olan hastaları içeren 15 çalışmayı içeren melatonin tedavisinin uyku başlangıç ​​gecikmesini önemli ölçüde azalttığı, uyku etkinliğini artırdığı ve uyku süresini uzattığı gösterilmiştir. Ek olarak, Ferracioli-Oda ve diğer bilim adamları tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen yeni bir meta-analizde, melatoninin yine plaseboya kıyasla uykuya dalma gecikmesini önemli ölçüde azalttığı ve toplam uyku süresini artırdığı bulunmuştur. Ayrıca, uyku bozuklukları olan ve eksojen melatonin ile iyileşme gösteren yaşlı uykusuzluk hastaları ve Alzheimer hastalığı olan hastaları içeren klinik çalışmalar da vardır. [2]

Peki, gençliğin iksiri olan Melatonin hormonun vücudumuza ne gibi faydaları var?
  • Uzun uzadıya yazdıklarımdan anladığınız üzere uyku kalitemizi belirli bir şekilde arttırıyor.
  • En güçlü antioksidan olarak da bilinen melatoninin yaşlanmayı geciktirici etkisi bilimsel olarak ispatlanmıştır.
  • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği için kişileri hastalıklara dirençli hale getirir. Enfeksiyon ve bağışıklık sistemi problemlerine karşı bedeni korur.
  • Birçok kanser türüne karşı koruyucu olduğu yine yapılan araştırmalar ortaya koymuştur, özellikle meme ve kolon kanseriyle savaşır, yine düzenli kullanımının kanser tümörlerini küçülttüğüne dair çalışmalar mevcut.
  • Stres, anksiyete, kaygı bozukluğu gibi psikolojik problemlere iyi gelir.
  • Fizyolojik sağlık kadar psikolojik sağlık üzerinde de olumlu etkileri vardır.
Melatonin hormonu eksikliğinde ise; Uyku bozuklukları, çarpıntı, sürekli yorgunluk, cinsel işlev bozuklukları, depresyon ve erken yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlıyor. Tüm bu problemler de ne yazık ki bedeni çok daha ciddi ve kronik hastalıklara açık hale getiriyor. Bu nedenle melatonin hormonu ve kaliteli bir uyku düzeni iyi bir hayat sürmek ve sağlıklı yaşlanmak için olmazsa olmaz diyebilirim

Melatonin salgılanması çin hangi uygun koşulları sağlamalısınız?

  • Melatonin hormonu salgılamak için en önemli koşul bulunulan ortamın karanlık olmasıdır [3]
  • Hava aydınlıkken veya yapay ışık bulunan bir ortamda melatonin salınımı dururken karanlık bir ortamda beynimiz yeniden salgılamaya başlıyor.
  • Akşam 21:00’dan sonra salınımı yavaş yavaş artmaya başlayan melatonin, gece 02:00 ve 04:00 saatleri arasında zirve noktasına ulaşıyor.
  • Bu nedenle bu saatler arasında derin uykuda olmak hormonun pozitif etkilerini görebilmek için fazlasıyla önemli. Kış aylarında gecelerin uzaması melatonin hormonu miktarını artırıyor. Yaş, melatonin miktarını etkileyen bir diğer önemli faktör.
  • Yaşla birlikte azalan melatonin nedeniyle yaşlılar gençlere oranla çok daha az uyur ve sabahları erken bir saatte uyanabilirler.

Melatonin hormonu doğal yollarla arttırılabilir mi?

  • Vücudumuzda doğal olarak salgılandığı için, bunun cevabını da “Evet” olarak verebilirim. Fakat Melatonini doğal yollardan almak için ayrıca triptofan aminoasidini arttırmanız gerekmektedir.
  • Triptofan mutluluk hormonu olarak bildiğimiz serotoninin sentezi için de kullanılıyor.
  • Triptofan içeren yiyeceklere örnek verecek olursam:  Et, balık, çilek, peynir, muz, ceviz, badem, ıspanak, patlıcan, soğan, patates, mantar, domates, kabak, tohum ve keten tohumu örnekler arasındadır.
  • Her ne kadar doğal yollarla salgılamak önerilse de takviye şeklinde de almanın bir zararı bulunmuyor. Özellikle geceleri çalışan ya da insomnia hastaları melatonin hormonu eksikliğini yaşamaması için mutlaka bir doktor kontrolünde olmalarını tavsiye ederim.

Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?