Yaşam

Çocuklarda Sevgi Eksikliğinin İşaretleri

Çocuklar anneleriyle aralarındaki ilk bağını, dünyaya geldikleri andan itibaren kalplerinde hissederler. Bu bağ bebeklik dönemiyle doğar, çocukluk dönemiyle de devam eder. Çocukların güvenli bir ortamda büyüyebilmeleri için ihtiyaç duydukları tek şey sevgidir. Özellikle çocuklar, erken çocukluk döneminde sevgiyi görememiş ve hissedememişlerse, sevgi eksikliği dediğimiz durum ortaya çıkar. Bu durumun ortaya çıktığını ise, bize verdikleri sinyaller doğrultusunda anlamamız mümkündür. Çoğu çocuk bu sinyalleri veremeyebilir, bu sebeple onların beden dillerini, bize anlatmaya çalıştıkları duygularını hissedebilmemiz gerekir. Sevgi eksikliği, bir takım nedenlerle ortaya çıkmaktadır. Bunların en başında ise, ihmal, aile içerisinde yaşanan çeşitli sorunlar, davranış bozuklukları ve travmatik olaylar gelmektedir.

Peki sizde çocuğunuzda sevgi eksikliğinin olup olmadığını gösteren bu sinyallerin neler olduğunu merak ediyor musunuz? O halde yazımı sizlere sunuyorum.

1. Güvensizlik

Çocukların her zaman için koşulsuz beklentileri arasında, ailelerinden istedikleri sevgi vardır. Bu sevginin altında, şüphesiz güven duygusu bulunmaktadır. Çocuk çevreden çok aile ve aile bireylerindeki tavırları izlediğinden, kendisini daima güvende hissetmek ister. Bu güveni verecek olan ebeveynler, çocuklarıyla ilgilenmekle hükümlüdürler. Eğer çocuk; aile içerisinde kendisini güvende hissetmiyorsa, kafasında doğrudan soru işaretleri bulunuyorsa, yapacağı ve yaptığı işlerin eleştirilip beğenilmeyeceğini düşünüyorsa, kendisini güvende hissetmez ve güvensizlik algısı ortaya çıkar. Çocuk kendini güvende hissetmediği bir ortamda bulunuyorsa, mutlaka o ortamda sevgi eksikliğinden kaynaklanan bir olumsuzluk vardır.

2. Kendini Başarısız Hissetme

Çocuklar yaptıkları iş ne olursa olsun, takdir edilip övgüler duymak isterler. Örneğin, yaptıkları bir resmi ebeveynlerine gösterince, ebeveynlerinden gelen olumsuz dönütler varsa eğer, çocuk yaptığı resimden negatif elektrik alır ve bundan sonraki yapacağı resimlere karşı da aynı ön yargıyı hisseder. Zamanla hissettiği bu ön yargı kalıplaşır ve çocuk artık kendine karşı güven duygusunu yitirerek, benliğini değersiz hissetmeye başlar. Dolayısıyla, kendini başarısızlıkla betimlemiş olur. Ebeveyn, çocuğunun bu tutumunun, önceden verdiği negatif cevaplarından kaynaklandığını bilmeli ve ona göre cümlelerine dikkat etmelidir.

 

3. Dış Dünyadan Bağımsız Elektronik Materyallere İlgili Olma

Her gün gelişmekte ve ilerlemekte olan teknoloji, ne yazık ki çocuklarımızı da etkisi altına almış durumda. Özellikle bilerek ve bilmeyerek yaptığımız en büyük davranış, çocuklarımızı kendi sosyal ortamlarımızda pasifleştirerek, onları elektronik eşyalar ile baş başa bıraktığımız durumlardır.

Halbuki yapmış olduğumuz davranış, sanılanın aksine çocuğu tamamen sosyallikten arındırmak ve bireysel takılmasını zorunlu hale getirmemizdir. Bu durumda çocuklar, kendi halleriyle ve ellerindeki elektronik materyallerle zaman içerisinde bir bağ kurar ve ailenin her sosyal ortamında o bağı devamlı hale getirmeye başlar. Aile bunu bir sıkıntı olarak görmese de, çocuk yaşadığı zorunlu kişiselleştirilmiş konumu, sevgi ve ilgi eksikliği ile bağdaştırır ve bu da çocuğun kendi içine kapanmasına yol açar. Oysaki bir parka çıkıp, doğa ile iç içe olması gerektiği bu dönemde, onları teknolojiye kilitleyip hayallerini sınırlamamalıyız.

4. Hırçınlık ve Agresiflik

Çocuklar her zaman yetişkinlerde gördüğümüz gibi duygu ve düşüncelerini net bir şekilde ifade edemeyebilirler. Bu doğrultuda yaptıkları sinyaller ise, hırçınlık ve agresiflik olmuştur. Bunu yapmalarının altında yatan sebebin, genellikle ilgisiz ve sevgisiz büyüyen çocuklarda daha sık görüldüğü uzmanlar tarafından da onaylanmıştır. Bu durumda çocuklar, en sevdikleri ortamda, en sevdikleri oyuncakları ile iç içiyken bile, daima agresif bir tutumda olurlar. Her dediklerinin yapılmasını isterler ve yapılmadığı zamanlarda da öfkelerine hâkim olamazlar. Sonrasında da ağlamaya başlarlar. İşte o an, en büyük silahları göz yaşları olur. Ailenin kendi halinde, çocuğun kendi halinde takılması bir alışkanlık haline gelmiştir ve artık çocuk kendisini bağımsız hissetmeye başlamıştır. Ben merkezci davranarak, kendi ebeveynleri başta olmak üzere herkesi etkisi altına almaya çalışırlar. Paylaşmayı sevmezler, ikili etkileşimlerden kaçınırlar.

5. İtaatsizlik

Çocukların sevgi eksikliğini gösteren sinyallerinden bir tanesi de, itaatsizlik durumudur. Çocuk ebeveynlerinin komutlarını yerine getirmek istemez, kendi buyruğuyla hareket etmek ister. Bir süre sonra, çocuklar ebeveynlerinin otoritesini reddeder. Konuşmaktan ve göz temasından kaçınırlar. İletişimle ilgili sıkıntıları vardır. Bunların sebebi, ailenin yeteri kadar çocuklarıyla ilgilenmemelerinden kaynaklanması ve durumu geç fark edip daha katı sözlerle çocuklarına yüklenmeleridir. Sonuç negatif olacaktır çünkü, çocuk ilgiyi ilgi beklediği an görmek ister, zaman geçtikten sonra şımartılmak ve farkında olduğunu göstermek istemez.

Çocuklarda Sevgi Eksikliği ve Sonuçları

· Çevreye karşı hissedilen güvensizlik.

· Duygu ve düşüncelerini ifade etmede yaşadıkları sorunlar.

· Dikkat problemleri ve sürekli endişeli olma halleri.

· Hırçın ve agresif tepkiler.

· Dil ve sosyal gelişiminin sınırlı olması.

Özellikle erken çocukluk döneminde sevgi eksikliğinden kaynaklanan bu sonuçlarla karşılaşırız. Bu sonuçlar ilerleyen yaş bölümlerine de alışkanlık ve huy olarak geçebilir. Bu özelliklere sahip çocuklar sürekli başkalarına bağımlı, ben merkezci bir kişiliğe sahip bir birey olarak yaşarlar. Sevgi eksikliği çocuklarda sosyal ve kişisel gelişimi de tetiklemektedir. Çocukların duygusal gelişimlerinde en büyük eksiklikleri sevgi iken, onların kimliğini oturtmalarına yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekir. Çünkü bugünkü çocuklar büyüyüp ileride birer yetişkin olduklarında, duydukları güvensizlik nedeniyle sağlıklı ve istikrarlı ilişkiler kurma konusunda da pek çok sorun yaşayabilirler. Tüm gelişim alanlarını etkileyen bu durum, ailenin ve çocuğun psikolojik hayatı için de önem teşkil etmektedir.

Bir veya birden fazla sinyali çocuğunuzda hissediyorsanız eğer, yapmanız gereken şey çocuğunuzla iletişiminize daha çok dikkat etmeniz ve mümkün olduğunca bireysel vakit geçirmeniz gerektiğidir. Unutmayın hiçbir şey için geç değil. Bilinçli ebeveynler olduğunuz sürece, çocuklarınızın dilinden anlayabilirsiniz.

 

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi