Çocuklar sevgiyle büyür. Mutluluk, hastalanmadan kullandıkları ilaçlarıdır. Onların en değerli hazinelerini almamalı ve davranış tutumlarımızı sınırlandırmayı bilmeliyiz.
Çoğu zaman, çocuğumuzun istediklerini görmediğimizde, kendi istek ve çıkarlarımızı kabul ettiğimiz durumlarda, çocuklarımızı istemsiz bir şekilde pasifleştirmiş oluyoruz. Bunun sebebini değil, nedenini bile bilemeden yaptığımız anlar oluyor. Lakin bazı ebeveynler, çocuklarının üzerindeki her kararı vermek ile yükümlü olduklarını ve onların kararlarını hiçe saymayı benimsemiş durumdalar. Bu durumda çocuklar kendilerine olan güvenlerinden yoksun büyümekte ve sevgi eksikliği yaşamaktadırlar. Hayata çocuklarımızın gözünden değil de kendi gözümüzden baktığımız sürece bu ayrıntıyı kaçırmış oluruz. Ve çocuklar ayrıntılarla değil sonuçlar ile ilgilenirler. Sizler çocuklarınıza inatla ve baskıyla komutlar yönlendirdiğiniz zaman, bu zamanla onlarda da sizde görülen davranışın ayna etkisini barındırmış olacaktır. Çocuğunuz ısrarcı davranmaya başlayacak ve sizi taklit ediyor olacaktır. Bunun sebebi; sizler çocuklarınızın aynasısınız. Çocuklarınız bir film seyreder gibi sizleri izler, yaptığınız her şeyi benimserler ve taklit etmek isterler. Bu da zamanla etki-tepki olarak davranış kalıbıyla karşınıza çıkar. Çocukların ruh sağlığı ise bu devrede aydınlanmaya başlar. Girişini sizlerin oluşturduğu bu evre, sizin hareket ve davranışlarınız ile şekillenir.
Çocuklarınızı korkutarak büyütmeniz, her davranışını eleştirmeniz, kendi fikirlerinizi daima üstün görmeniz size yarardan çok zarar olarak geri döner. Çocuklar sevgiyi hisseder ve her işi de sevgi ile yaparlar. Sizin bir davranışta çok ısrarcı olmanız, çocuğunuzun istemediği halde kendiniz adına onu gerçekleştirmek istemeniz, çocuğunuzun benliğine yapacak olduğunuz en büyük hakaret olarak algılanabilir. Çocuğunuzun bir birey olduğunu ve kendi düşünce ve fikirlerini yaşamının her alanında kullanmakta özgür olduğunu bilmelisiniz. Bu durumu bildikten sonra, davranışlarınızı düzelterek çocuğunuza karşı hislerinizi ve duygularınızı değiştirmelisiniz. Çocuğunuzun birkaç gün sonra sınavı var. Her ebeveyn gibi sizler de çocuğunuzun başarılı bir öğrenci olmasını umut edersiniz. Ve bu doğrultuda elinizden geldikçe her imkanı da kullanmak istersiniz. Lakin bunu yaparken ki tavrınızı hiç başkasının gözünden düşündüğünüz anlar oldu mu? Örneğin sınav zamanı yaklaştıkça gerginliğinizin çocuğunuzun ruh sağlığı üzerindeki dengeyi bozacağınızın, stresiniz ile onun bilinçaltını olumsuz yönde etkileyeceğinizin, sürekli ısrarlı davranışlarınız ile çocuğunuz arasında çıkmaz bir ikilemde kalacağınız gibi örneklerin kaçını yaşayabileceğinizi ve yaşamış olduğunuzu merak ettiniz mi? Ne yazık ki bunu bilinçsiz bir şekilde sürekli yaşıyoruz. Fakat sonuçlarını düşünmeden, çocuğumuzun psikolojisini hissedemeden... Bu ve bunların olmamasını sağlamanız için ise yapmanız gereken şeyler oldukça kolay.
Öncelikle çocuğunuzun sonucu ne olursa olsun daima yanında olduğunuzu, hayatı boyunca bu streslerle başa çıkması gerektiğini, ebeveynleri olarak sınırsız destekte bulunabileceğinizi çocuğunuza hissettirmelisiniz. Sizler çocuğunuzun en yakın arkadaşları olmalısınız. Çocuğunuz iyi veya kötü anlarında, ellerinizi tutabileceğini bilmeli ve size kendi duygularını rahatça aktarabilmeli. Stresiniz var ise içinizde yaşamalı ve çocuğunuza yansıtmamalısınız. Kaygı ve stres ile büyüyen çocuklarda sorunlar ortaya çıkabiliyor. Sürekli psikolojik anlamda çocuğunuzun yanında olmanız gereken durumlarda karşında olduğunuz zamanlar, çocuğunuzun davranış bozukluğuna kadar giden bir yolu olabileceğini bir saniye olsun aklınızdan çıkarmamalısınız. Bir başka örnek ise, çocuğunuz okula başlıyor lakin korkuyor. Okula gideceği için değil, sizlerden ayrılacağı için korkup endişeleniyor. Bu durumda zorla çocuğunuzu ağlata ağlata okula bırakıp gitmeniz, güvenli bağlanmadan çıkar ve artık birçok sorun ile karşınıza gelmeye başlar. Çocuğunuzun size daha hızlı kavuşabilmek için altını ıslatabilir. Yemek yemeyi reddedip, istifra davranışını sergileyebilir. Arkadaşlarına zarar verebilir ya da kimse ile iletişime geçmeyebilir. Tüm bunlar size verilmiş olan tepkilere örneklerdir. Çocuğunuzu ilk başta dediğim gibi ne olursa olsun hiçbir davranış için zorlamamalısınız. Her şey yavaş ve ayarında olmalıdır. Hızlı yaptığınız davranışların sonuçlarını, düşünmeden hareket ettiğiniz için ömür boyu etkileriyle yaşayabilirsiniz.
Dolayısıyla çocuğunuzun davranışlarını gerçekleştirebilmesi için onun üzerinde sürekli baskı kurmak yerine, zamanla daha iyi yollarla kendinizi de örnek bir birey olarak göstererek çocuğunuzun anlamasını sağlamalı ve o davranışa yönlendirmeyi yapmalısınız. Hiçbir çocuk baskıyı ve zoraki bir işi yapmayı sevmez. Çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini daima el üzerinde tutmalı, tutarken de çocuğunuzun duygularını incitmemeye özen göstermelisiniz. Bu sayede aranızdaki güvenli bağlanma sayesinde yapamayacağınız hiçbir şey yoktur, çünkü en büyük engel aslında sizlersiniz.