Bilmediği bir konu hakkında yorum yapmak medeniyetsizliktir ya da kendini bilmemektir, çünkü insan kendini bildikçe öyle bir kendi ahurluğundan yemeye başlıyor ki, sonra kendine kendisi bile şaşırıyor. Örnek vermek gerekirse özellikle, medeni olmayan toplumlarda haddini bilmemek bir çeşit hastalık olarak görülür, tedavisi de ancak cezayla mümkün gibi görünüyor maalesef, oysa ceza bana göre hiçbir canlıya verilmemesi gereken bir şey içindir, özellikle insan için zira insanla konuşulur, karşılıklı fikir alışverişinde bulunulur. Hayatınızın içinde mutlaka olmuştur böyle birisi bir fikir - bilgi sahibi olmadan yorum yapan kişiler sonra biz sinirlenip onlara "çizmeyi aşıyorsun" diye karşılık veririz, bu deyim çocukluğumuzda büyüklerimizden, okulumuzda öğretmenlerimizden duyduğumuz bir deyim. O yıllarca kullandığımız o deyimin aslında hepimizin ders çıkarması gereken bir hikayesi vardır. Sizi şimdi biraz tarihin en eski dönemlerinden olan İskender'in dönemine götürmek istiyorum...
Hikayemiz M.Ö 370-M.Ö 307 arasında geçmektedir, Bu hikayenin baş kişisi Tarihin en ünlü ressamlarından biri de Apelles'tir. Onu ilk defa burada duyuyor olabilirsiniz ama biz onun sözünü günümüzde halen kullanırız ?. Yunanistan'ın en büyük ressamlarından biri olduğunu söylemiştim ve hala bu dönemde bile büyük tartışmalar açılmaktadır, ama bu sanatçının hiçbir eseri zamanın yıkıcı gücü yüzünden günümüze gelmemiştir. Yunanistan en büyük ressam sanatçısı olan Apelles resimlerini sergiler ve bu sergilerde perdeler kullanılır ve bu perdelerinin arkasında insanların eleştirilerini dinlermiş.
Yine sergisinin olduğu bir gün, yine perdenin arkasından eleştirileri dinlerken, o dönemin yine en büyük ayakkabı zanatkarı gelir. Apelles'in tablolarına bakarken, tabloların birindeki resimdeki ayakkabıları beğenmemektedir, daha sonra etrafındakilere resimdeki ayakkabıların nasıl hatalı yapıldığını anlatır, .. Apelles de o arada perdenin arkasında ayakkabı zanaatkârının eleştirilerini dinlerken, hemen eline kağıt kalemi alır ve ayakkabı ustasının eleştirilerini yazmaya başlar... Appeles'in not alma amacı da bir sonraki tablolarında aynı hataları yapmamaktır...
Apalles kendi hatalarını not alırken, ayakkabı ustası yine tablonun başından ayrılmadan, sözde kendine olan özgüveniyle bu kez de resimdeki şövalyenin pantolonunda ve kemerinde de hatalar olduğunu belirtmeye başlar, resimdeki başka teknikleri de eleştirmeye ve hatta resim tekniği ile ilgili de etrafındakilere söz söylemeye devam eder. Bunun üzerine perdenin arkasında Apalles artık ayakkabı ustasının bilgi sahibi olmadan yaptığı eleştirilere dayanamayarak perdenin arkasından çıkıp "Hey! sen kunduracısın, çizmeyi aşıyorsun!" demiş...
İşte taa Milattan Önce günümüze kadar gelen söz Ünlü ressam Apalles'ten gelmiştir, kendisinin sadece tablolarını bilir ve beğenirdim. Açıkçası bu yazıyı yazmadan önce bu deyimin Apalles'ten geldiğini ben de bilmiyordum, günümüzde kullanılan bu deyim bu yüzden "kendi işin dışında, yetkinin dışındaki işleri karışma" anlamında gelmektedir. Bu arada sözün orijinali de "Sutor! ne supra crepidam"dır.
Bugüne kadar kullandığımız hikayesini hiç bilmediğimiz deyimin hepimizin ders alması gereken bir hikayesi varmış, bu yüzden kullandığımız kelimelerin bir çoğu büyük olaylardan gelmektedir, ders alınması gereken hikayeleri, bazen de hüzünlenmemiz gereken hikayeleri vardır. Bu yüzden kelimelerimizi kullanırken dikkatli olmalı ve onları iyi seçmeliyiz, ve elbette bilgi sahibi olduğumuzdan emin olmadığımız herhangi bir konu hakkında fikir beyan etmemeliyiz ?. Susmak bazen en büyük erdemliktir nitekim...