Kıtlama şeker ismini gördüğünüzde hepinizin aklına meşhur Erzurum'un kıtlama çayı gelmiştir. Toplumumuzda çayın yeri öyle farklı ki, şekersiz içenler ve şekerli içenler bir araya gelip çay demlediğinde ortaya sonu gelmeyen sohbetler dökülür. İşten yorulup ufak bir mola verdiğimizde dinlenmemize bize eşlik eder. Ülkemizde de genellikle Erzurum, Kars, Ardahan ve Ağrı başta olmak üzere Doğu Anadolu illerinde çayın yanında şekeri kıtlama usulü tüketilmektedir. Ülkemizin dışında da Hindistan gibi kimi ülkelerde de şeker, kıtlama usulü tüketilmektedir. Küp şekere oranla daha sert bir yapıda olan kıtlama şekeri, taka tuka adı verilen bir alet ile kırılmaktadır, çünkü bizim bildiğimiz küp şekerden daha sert yapıya sahiptir. Tabii bu kadar sert yapıya sahip şekerin hala insanların dişini nasıl kırmadığına hayret ediyorum, muhtemelen bir ısırma yöntemi de vardır.
Kıtlama çayı içenlerin dediklerine göre bu çayı içenlerin tadı başka alınıyormuş, hatta Eğer yolunuz başta Erzurum'a düşüp orada bir kahveye uğrayayım, bir çay içeyim derseniz size çayınız kaşıksız gelecektir, kaşık isterseniz de yüzünüze muhtemelen ters ters bakılacaktır, çünkü bu onlara hakaret gibi geliyormuş (duyduklarım en azından böyle ? ). Neyse efendim kıtlama çayın da tabii bir içme adabı vardır; İlk başta kıtlama şekerden ağza bir parça alınarak ve üstüne çay içilmektedir. Çayı yudumladıkça şeker, ağızda yavaş yavaş erir. Bu sebeple Erzurum'da kahvehanelerde çayla birlikte şeker kaşığı gelmemektedir. Günümüzde formunu korumak adına diyet yapan kişiler, şekerden vazgeçemeyen diyabet hastaları, sağlıklı yaşam için şeker tüketiminden kaçınan bazı kişiler daha az şeker tüketmek sebebiyle çayı kıtlama şeker ile tatlandırmaktadır.
Kıtlama şekerin geleneği 19. yüzyıla dayanıyor... Özellikle Erzurum’da ilk çay tüketilmeye başlandığı yıllarda şeker olmadığı için çayın yanında kuru meyveler tatlandırıcı olarak kullanılırmış. Zaman içerisinde de ithal edilen şekerlerden daha uzun süre faydalanmak amacı ile tasarruflu olarak kullanılmaya başlanmış. Bu sebeple çay içilirken tatlandırıcı olarak kullanılan şeker, dişler ile kırılarak küçük parçalara ayrılarak içilmeye başlanmış. Tasarruf amaçlı kullanılmaya başlanan kıtlama şeker daha sonraları Erzurum gibi doğu Anadolu illerinde bir gelenek haline gelmiş... Bir de kıtlama şekerin ortaya çıkış bir hikayesi var ki adeta fıkra tadında, gelin o zaman bu keyifli hikayenin yolculuğuna çıkalım.
18. yüzyılda İran ve Irak gibi ülkelerde çayı tatlandırmak amacı ile hurma ve üzüm gibi meyveler kullanılmaktaydı. İngilizler ithal ettikleri şekeri İran’a satmaya kalkmışlar ancak başarılı olamamışlar. Bunun üzerine İngilizler, İran’da bulunan mollalar ile satılan şekerden elde edilen ücretin bir kısmını mollalara verme konusunda anlaşma yapmışlar. Ardından okuma yazma bilmeyen İran halkına Cuma namazında mollalar; "Siz Allah'ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya katarsınız! Bundan böyle çaya şeker katacaksınız!" vaazı vermişler.
Verilen vaaz üzerine, İngilizlerden alınan şekeri tüketmeye başladı. Bir süre sonra İngilizler ile İranlı mollalar, para konusunda anlaşamayarak birbirleriyle ters düşmüşler. Bunun üzerine mollalar, ikinci bir fetva vererek Cuma hutbesinde "Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir! Müslüman şekeri kullanın yahut hurma tüketmeye devam edin.” demişler. Mollaların bu fetvası üzerine İran halkı, evlerinde bulunan şekerleri sokaklara dökmeye başladılar. O dönemde tabii Müslümanlar, endüstriyel faaliyete geçemedikleri için çayın yanında yeniden hurma tüketmeye başlamışlar.
Bunun üzerine elinde şeker kalan İngiliz üreticiler mollalar ile tekrar görüşmeye karar verdiler ve mollalara “Halka yeniden şeker kullanmaları için fetva verin, kazancımızın %20’lik payını sizlere verelim.” dediler. Bunu duyan mollalar, bir Cuma namazı sonrası camide bulunan cemaate yeniden "Biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik, şekeri sokağa dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldıracak ve öyle içeceksiniz!” fetvası verirler. Verilen bu fetva üzerine kıtlama şeker, Müslüman halk tarafından sıklıkla tüketilmeye başlanmıştır.
İran ve Irak üzerinden gelen kervanların Anadolu'da ulaştığı ilk büyük şehir Erzurum olduğu için diğer Asya kültürleri gibi kıtlama şeker kültürü de Erzurum'a yerleşmiş ve Erzurum’da yaşayan halk tarafından benimsenerek kültür haline gelmiştir. Kıtlama şeker, daha sonra tüm Doğu Anadolu illerinde bu şekilde tüketilmeye başlanmış.