Yunus Emre ile yolculuğa çıkan ortaokul öğrencisinin yerinde olmak ister miydiniz? Onun şiirlerine değer vermeyen bir Molla Kasım ile yüzleşmeyi…
Çocukların kültürel değerlerden koptuğu bir çağda mıyız yoksa fikirsel miraslarımızla onları buluşturacağımız günlerin arefesinde miyiz? Ben ikinci yolun geçerli olduğunu düşünenlerdenim.
Bu iyimserlik mi yoksa gerçeklere göz kapayış mı? İkisi de değil. Gerçek dediğimiz şeyler çoğunlukla fizik yasalarıyla açıklandığı için aslında insanın düşünce gelişiminin de fizikle açıklanmasının önünde bir engel bulunmuyor diyebilirim. Durum böyleyken insanın yaşadıkça kendine döndüğü ve yaşlandıkça özüne çektiğini unutmayalım. Ayrıca dünyanın son dönemlerdeki kutuplaşmaları ve aslında dinler-milletler arasındaki sağlanması arzulanan hoşgörü ortamının pek de mümkün görünmediği kanıtlandı.
Dünyada artık her coğrafyada savaş, her coğrafyada bir ötekileştirme var. İnsanlık elbette tek vücut olup ortak sorunlara karşı tavır alsa ne güzel olur ancak bu konuda gerçekçi olduğum için zaten kültür konusunda böyle düşünüyorum. Çünkü milletleri diğerlerinden ayıran, onu farklı kılan şeyin başat unsuru bizde olup onlarda olmayanlardır. Belki de bu bir milli menfaatçilik olabilir. Varsın olsun! Yunus Emre gibi bir şairi yetiştirmiş milletin ferdi olarak elbette bu toprakların mayasıyla gururlanmak bizlerin en doğal hakkı.
Toprağın mayasında neler kendine yer bulur? Mısralar, sözcükler, fikirler… Bir ülkeyi ülke yapan onu sarıp sarmalayan ülkülerdir. Ülküsüz toplumların batması kaçınılmazdır. Bizlerin tutunacağı ülküler ise somut olmayan kültürel miras unsurlarımızdır. Onları var eden değerlerdir.
Bir evliyanın türbesindeki su, ağaç, toprak üçlüsünün altındaki derin anlamı kavrayabilmek için yola çıkmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Burada sözünü ettiğim salt bir din bilgisi olmayıp bunun çok daha ötesinde bambaşka bir yaşam deneyimidir. Sonuçta zaten ülküden kastım da bu yaşanılası dünyanın içine eklemlenebilecek bir kavramdır.
Çocukların fantastik bir yolculukla evliyalarla karşılaştığı bir evren mümkün müdür? Pek olası… İsterseniz kitapçıları bir gezinin, bakının. Belki de size orada bir şeyler fısıldayan eserler vardır. Kim bilir belki de yakın gelecekte çocukların metaverse teknolojisiyle Hacı Bayram ile söyleştikleri, Pir Sultan Abdal ile türkü yaktıkları bir ortam mümkün olacaktır. Yoksa bu çoktan mümkün oldu da sizin mi haberiniz yok! Önce kendimizi sonra da dünyayı sorgularsak işte o zaman zamanın boşa tüketildiği masalardaki tüm okey taşları ve iskambil kağıtları yerle bir olur!