Fonksiyonel Gıda Nedir?
Günümüz beslenmesinde ana unsurlar sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmedir. Güncel bilimsel ve teknolojik gelişmeler takip edilerek gıda endüstrisine buna göre şekil verilmektedir.
Fonksiyonel gıda araştırmaları 1980'lerde Japonya'da başlamıştır. Tüm dünyada kabul gören ve kullanılan fonksiyonel gıdalar; en anlaşılır tanımı ile, normal gıdalardan farklı olarak temel besin ihtiyacını karşılamak dışında içerdikleri besin öğeleri sayesinde, fizyolojiye ve metabolizmaya yararlar sağlayan gıdalar demektir. Avrupa Birliği Fonksiyonel Gıdalar Komisyonu tanımında "Bir gıdanın fonksiyonel gıda sayılabilmesi için temel beslenme özelliklerinin yanında, insan sağlığını iyileştirmede ve hastalıkların oluşumunu önlemede etkili olması gerekir" denmiştir. Ayrıca komisyona göre, gıdaların bu tanıma girebilmesi için, normal gıda görüntüsünde olması gerekmekte, kapsül veya hap formunda olmaması gerekmektedir. Fakat Japonya'da 2001 yılında fonksiyonel bir gıdanın kapsül şeklinde de olabileceği tanımı kabul edilmiştir.
Bir Gıdaya Fonksiyonel Gıda Diyebilmek İçin:
- Hap, kapsül, ilaç formunda olmamalı.
- Besin değeri olmalı ve bunun yanı sıra insan sağlığına faydalı, hastalık olasılığını azaltmak gibi fonksiyonlara sahip olmalı.
- Bilim dünyası otoriteleri tarafından kabul görmüş olmalı.
- Sık tüketimde büyük zarara sebep olmamalı.
- Sindirim sorunları ve alerjik sorunlara yol açmamalı.
Çoğu besinin kendine özgü fonksiyonel boyutu yani bileşeni vardır. Örneğin domateste likopen, havuçta beta-karoten, balıkta omega-3 ve diğer değerli yağ asitleri gibi. Fonksiyonel gıdalar veya bileşenler, doğal ve işlem görmemiş olabileceği gibi farklı fonksiyonu olan bir bileşenle zenginleştirilmiş de olabilmektedir. Örneğin tuzlar iyot ile zenginleştirilmekte veya sodyumu azaltılmaktadır. Meyve sularına kalsiyum eklenebilmekte veya gıdalardaki biyoyararlılık arttırılarak farklı kombinasyonlar oluşturulabilmektedir.
Zenginleştirme işlemleri ise gelişen teknoloji ve bilimsel bulgular ile zaman zaman değişmekte ve insan sağlığına en faydalı hale gelmektedir. 1930'larda sütler D vitamini ile zenginleştirilirken, 1943'ten sonraki yıllarda süt ve süt ürünlerini A vitamini ile zenginleştirmek uygun bulunmuştur. Günümüzde, omega-3 yağ asitleri, konjuge linoleik asit, laktaz beta-galaktosidaz ilavesi gibi işlemlerle zenginleştirilmektedir. Bunun yanı sıra, unlar ve ekmekler; tiamin, niasin, riboflavin, demir ile mısır ürünleri lisin ile zenginleştirilmiş fonksiyonel hale getirilmiştir. Ayrıca gıda ürünlerinin geliştirilmesinde antioksidanlar da en yaygın fonksiyonel gıda bileşenlerinden olmuştur. Pek çok bilimsel çalışmada sağlığa yararlı yönde olduklarına dair raporlanmışlardır.
Bazı Fonksiyonel Besinler ve Yararları
- Soğan, sarımsak: Fonksiyonel bileşen; diallil disülfit.
Kan basıncı ve kolesterol düzeylerinde düşme sağlıyor.
- Çay: Fonksiyonel bileşen; kateşin.
Kanser riskini azaltıcı etkisiyle biliniyor.
- Soya: Fonksiyonel bileşen; genistein.
Kötü huylu kolesterol düzeyinde düşüş ve menopoz semptomlarında azalma sağlamaktadır.
- Sebze ve Meyveler: Fonksiyonel bileşenler; Portakalda hesperidin, tangeritin, Domateste likopen, havuçta beta-karoten, üzümde resveratrol, kırmızıbiberde kapsaisin, koyu yeşil yapraklı sebzelerde lutein, zeaksantin, narda ellagik asit, elmada phloretin, karnabaharda izotiyosiyanat, brokolide sulforapan, lahanada indol.
Sebze ve meyveler, özellikle kalp ve damar rahatsızlıklarında koruyucu etki, bazı kanser türlerinde azaltıcı etki göstermektedirler.
Neden Fonksiyonel Gıdalar Tercih Edilmelidir?
Günümüzde gelişen bilinç düzeyi, özellikle son tüketicilerin, sağlığa yararı kanıtlanmış besinler seçmesine sebep olmaktadır. Artan tıbbı maliyetlerdense hastalığa sebebiyet vermeden, rahatsızlık henüz oluşmamışken önlemini alabilmek ve bu sayede gıdalardan faydalanılmaktadır. Dünyada nüfus artışı, sanayileşme, iklim krizi gibi olumsuz nedenler ve gıda yeterliliği sağlayabilmek amaçlı da fonksiyonel gıdalara yönelim ve yatırım her geçen gün artmaktadır.
Bu nedenle, fonksiyonel gıdalar adı altında, özellikle sağlıkla ilgili, tüketicileri yanıltıcı iddialardan korumak için mevzuatın bulunduğu bilinmeli ve kanıtlanmamış hiçbir bilgiye itimat edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki hiçbir gıda, bir diğerinin yerini tutamadığı gibi, sağlık açısından hiçbiri olağanüstü bir performans gösteremez. Önemli olan beslenmemiz ile sağlığımızın birbiriyle paralel olduğunun farkına vararak, bu çeşitliliğe yer verebilmektir. Yeterli, dengeli, sağlıklı beslenme ve bunun yanında düzenli spor, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak gibi katkılarla bedenimize yardımcı olabileceğimiz gerçeği ve tüm bunların aslında bir bütün olduğu göz ardı edilmemelidir.
(Kaynak: gidadernegi.org)