Gerilim ustası Alfred Hitchcock, "herkes iyi bir cinayetten zevk alır ... kurban olmaması şartıyla" dedi. Görünüşe göre haklı, çünkü onlarca yıl sonra, tüm platformlarda giderek artan bir şekilde mevcut olan gerilim türünün kitleselleşmesine tanık oluyoruz. Bu, kaçınılmaz soruya yol açar: gerilim filmleri neden bu kadar ilgi çekicidir? Doğal olarak, gizem ve gerilim dolu bir hikâye sizi koltuğunuzun ucunda tutar. Bununla birlikte, Seven, True Detective veya Vertigo (birkaçını saymak gerekirse) gibi dahilerin yaratabileceği etkilerin ötesinde, gerçek şu ki, gerilim beyninizde bir dizi evrensel değişiklik yaratır.

Gerilim Filmleri Beyninizi Nasıl Etkiler?

Araştırmacı olan Matthew Bezdeck'e göre, bir dizi ya da film kahramanının tehlikede olduğunu gördüğümüzde beynimizde bir tür tünel görüntüsü oluşuyor. Bu, beyin kimyamızın yaşadığı değişikliklerin ilkidir. Araştırmacı, "Görsel kortekste, ekranda olanları işleyen nöronlar kaynarken, periferik bilgileri alanlar uyuşuyor" diyor. İkinci değişiklik dikkatimizle ilgilidir. Bezdeck'in sözleriyle, “dikkatimizi nereye yönelteceğimize karar vermek için dönen çark olan ventral ağ daha aktif hale geliyor”. Sinir ağlarımızda oluşan bir sessizlikten söz edebiliriz, bu yüzden gerilim beynimizi filme çeviriyor. Kaçarız, çevremizi unuturuz ve bizi ilgilendiren tek şey kahramanlara ne olacağını bilmektir.

Bezdeck'in bahsettiği son değişiklik, beynimizin aktivasyonu ile ilgili. Aslında, gerilim filmleri izlemek pasif bir aktiviteden başka bir şey değilmiş gibi görünüyor. Bezdeck, " Meslektaşlarım ve ben bir çalışmada, hastaların gerilim sahnelerine zihinsel olarak katıldığını bulduk: karakterlerin yerine sorunları çözüyorlar" diye açıklıyor. İzleyicilerin "olayların nasıl farklı şekilde gerçekleşebileceğini yeniden çizmelerini ve kahramanların yaptıklarını eleştirmesini veya övmesini" öneriyor.

Karakterlerle Empati

Her iyi hikayede olması gereken bir fenomen olsa da, bir gerilim filmi gördüğünüzde karakterlerle empati kurma eğilimindesiniz. Bu tür filmlerde tehdit ve gerilim yüzeydedir ve bu da sizi olup bitenlere daha fazla dahil eder. Aslında, nöronlarınız çatışmanın üstesinden gelir ve tıpkı gerçek hayatta insanlara yapacağınız gibi kendinizi karakterlerin yerine koymanıza yardımcı olur. Hesaba katılması gereken bir başka husus da, herhangi bir gerilim filminde gerçekten yaygın olan bir şey olan tehdit duygusudur. Aslında kulağa paradoksal gelse de korku ve belirsizlik size büyük dozlarda zevk hissettirebilir . Örneğin, bir kaya ile sert bir yer arasında bir karakter gördüğünüzde, amigdalanız tehlikede olduğunuzu yorumlar. Sonra, her şey bittiğinde, beyninizin geri kalanı, tehlikeli bir durumdan az önce kurtulduğunuzu anlayarak olayları bağlama oturtur.

Beyniniz daha sonra bir ödül duygusu yaratan maddeler salgılar. Bu nedenle, hem terör hem de gerilim, sonsuz zevk kaynakları haline gelebilir. Ayrıca her izleyicinin bireysel profilini de dikkate almalıyız. Örneğin, beyinlerinde dopamin için daha fazla sayıda alıcı bulunduğundan, bazı insanlar riskleri özellikle severler. Bu nedenle, ekranda gördükleri şoklardan daha fazla keyif almaları hiç de şaşırtıcı değil.

Seyirci Zihin Kontrolü

Senaristlerin ve film yapımcılarının büyük çoğunluğunun nörobilimin en temel kavramlarını bile anlamadıklarını varsaysak da, kesinlikle izleyicinin zihnini nasıl idare edeceklerini biliyorlar. En azından Bezdeck'in iddiası bu. Gerçekten de, sezgisel olarak da olsa, “büyük film yapımcıları, arkasındaki biyolojik mekanizmaları anlamadan bile izleyicinin zihnini nasıl kontrol edeceklerini bilirler” diyor. Son yıllarda anlatı konularında kaydedilen ilerlemeleri de hesaba katmalıyız. Günümüzde, kahramanlar bile ölümden veya suikastten korunmak zorunda değil. Game of Thrones gibi şovların gösterdiği gibi, izleyiciler tarafından sevilen herhangi bir karakter korkunç bir ölümle sonuçlanabilir. Bu, gerilim filminin entrikasının büyüdüğü ve beynimize büyük miktarlarda endorfin ve dopamin sağladığı anlamına gelir.

Görünüşe göre Hitchcock'un iddiası doğruydu. Gerçekten de gerilim filmlerinde entrika, beynimizi hikâyeye tamamen dahil etmede temel bir rol oynar.