Hayatımda yer alan her insan, hikayemde bir karakterdir. Bugün olduğum kişi, gerçekten bana verdikleri büyük ve küçük şeylerin bir koleksiyonudur, zamanları da dahil. Ve hepsi öyle ya da böyle üzerimde iz bıraktı. Bazılarını sık sık hatırlıyorum, diğerlerini ise çoktan unuttum gittim, ama beni bugün olduğum kişi olmamda etkili oldukları gerçeğini değiştiremem…Bu nedenle, geçmişten herhangi bir şeyi değiştirebilseydim veya başka kararlar alabilseydim, aynı kişi olmazdım. Çünkü başıma gelen her şey beni olduğum yere getirdi.
Hayatımdan geçen her insanın iz bırakması, her zaman keyifli ve olumlu olduğu anlamına gelmez. Bazen şansım yaver gider ve beni dolduran birinin yanında yürürüm ama diğer zamanlarda benimle yürümesini ya da hikayeme dahil etmesini istemediğim biriyle karşılaşabilirim ama yine de buna mecburum. Öyle ya da böyle, olan her şey beni büyütüyor. Olumlu deneyimler ve büyülü karşılaşmalar ya da olumsuz deneyimler ve hoş olmayan vedalar olsun. Olumsuz şeyler de dahil olmak üzere olan her şey hikayeme katkıda bulunuyor. Sonuçta, onlarsız hayatımda ne istediğimi bilemezdim.
Fakat asıl önemli olan şey ise, her bir deneyimi hikayemde nasıl konumlandırdığım. Başıma gelenlerle ne yapacağım? Bunu kim olduğumla nasıl bütünleştiririm? Uyum sağlıyor ve büyüyor muyum? Yoksa tam tersine durup beni aşağı çekmesine izin mi vermeliyim? Bir şeyleri görmeyi nasıl seçerim?
Bu son kabul edin ki iyi bir soru. Çünkü kendimi eleştiriyle tanımlamaya izin verirsem, paramparça olacağım. Ve hikayeme sadece iyi, olumlu şeylerin girmesine izin verirsem, gerçek dışı bir dünyada yaşıyor olacağım. Öte yandan, eğer bu iki uç arasında bir denge bulabilirsem, gerçekte kim olduğumu göreceğim. Tüm bunlar, hayatımın insanlarının ve deneyimlerinin doruk noktası olduğumu bilsem bile, kendimi olmak istediğim kişi haline getirmek için parçaları organize edenin ben olduğumu düşünmeme neden oluyor. Bu yüzden, beni daha iyi hissettiren şeyleri ilk sıraya koymaya çalışacağım ve geri kalanını beni daha güçlü yapmak için kullanmayı ve beni mutsuz eden şeyin ne olduğunu anlamayı öğreneceğim. Belki başkalarına yardım etmek için de kullanabilirim bilemiyorum… Ama yaşama amacımı düşünecek olursam bunu yapmam gerekli…
Ayrıca, zamanla, ne zaman biriyle tanışsam ya da kendimi yeni bir durumda bulsam, tamamen yeni bir parçamı keşfettiğimi anlayabildim… İlişkilerim bana onların nasıl olduğundan çok nasıl biri olduğumu gösteriyor ve aynı şey yeni şeyler yaptığımda da oluyor. Düşünmesi olağanüstü bir şey! Bu yüzden herkesin aksine yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim, doğru ya da yanlış yaşadığım tüm hatalardan pişman olmak yerine her zaman bir ders aldım… Aldığım kararlar ya da arkamda bıraktığım insanlar değil çünkü yaşadığım her şey benim hikayemin bir parçası. Yanlış bir şey yaptığımda, ya geçmişte yaşayıp zamanımı onu geri almaya çalışarak geçirebilirim ya da hatalarımı hikayemin sadece bir bölümü olarak görmeyi öğrenip yenilerini yazmaya devam edebilirim. Ben ikincisini seçiyorum. Çünkü şu anda olduğum kişi olmayı, bir hikayeler koleksiyonu ve hayatımı yazmak istediğim rengi seçmeyi tercih ederim…