Günümüzde yoğun iş temposu, geçim sıkıntısı, ekonomik zorluklar, çocuklardan yetişkinlere kadar bir kaygı durum bozukluğu oluşmuş durumda. Eskiden sokakta geçen insanlara baktığım zaman herkes neşeli, kahkaha atan kişiler görürdüm, şimdi baktığımda ise yüzü yere eğik son derece mutsuz insanlar görüyorum. Evet, belki gelecek kaygısı yaşamakta haklı olabilirsiniz bu gayet normal bir şey, asla yalnız olmadığınızı bilmenizi istiyorum. Fakat bazı insanlarda bu kaygı ve endişeler biraz daha ileri düzeyde oluyor. İleri aşamasında kaygı bozukluğu yani anksiyeteye doğru ilerliyor. Kaygı, endişe, korku ve endişe duygularını içeren anksiyete tipik olarak bilişsel, duygusal ve fiziksel seviyelerde yaşanır. Kendinizi endişeli hissettiğinizde olumsuz veya rahatsız edici düşüncelere sahip olabilirsiniz. Duygusal düzeyde, korkmuş veya kontrolden çıkmış hissedebilir. Terleme, titreme veya nefes darlığı gibi bedensel duyumlar yoluyla şiddetli kaygı yaşamak da belirtiler arasındadır. Bu belirtiler, anksiyete bozukluğu teşhisi konmuş kişilerde yaygındır. Panik bozukluğu olan kişiler tipik olarak kaygı duygularını yönetme mücadelesine Kaygı, kontrolü ele geçirmiş veya tamamen kontrolden çıkmış gibi hissedebilir. Peki, kaygının hayatınızda ezici bir etkisi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Neyse ki, yönetmek için atabileceğiniz bazı basit adımlar vardır. Aşağıda, kaygı duygularınızla başa çıkmanıza yardımcı olacak tüyoları sizler için listeledim.
Durun ve Nefes Alın
Kaygı durumunuz ilerlediğinde derin bir nefes alın ve sizi neyin rahatsız ettiğini düşünün. Sonuçta anksiyete, geçmiş ve gelecek olayların endişelerinden ortaya çıkmaktadır. Örneğin, gelecekte hiçbir şeyin yolunda gitmeyeceğinden endişe duyabilirsiniz. Belki de yakın zamanda yaşadığınız olumsuz bir olay yüzünden kendinizi mutsuz hissediyor olabilirsiniz. Ne için kaygılanıyor olursanız olsun, olayın büyük kısmı şu anın farkında olmanızdır. Zihninizi endişeden arındırdığınızda ve farkındalığınızı şimdiki zamana geri getirdiğinizde, kaygı kontrolünü kaybeder.
Bir dahaki sefere endişeniz sizi şimdiki zamandan çıkarmaya başladığında, oturarak ve birkaç derin nefes alarak kontrolü yeniden kazanın. Sadece durmak ve nefes almak, kişisel denge hissini yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir ve sizi şimdiki ana geri getirebilir. Ancak, zamanınız varsa, bu aktiviteyi biraz daha ileri götürmeyi deneyin ve bir nefes egzersizi ve mantra deneyin.
Bu basit nefes alma tekniğini uygulayın:
• Rahat bir oturma pozisyonuna geçerek başlayın.
• Gözlerinizi kapatın ve burnunuzdan yavaşça nefes alın. Bu inhalasyonu derin bir ekshalasyon ile takip edin.
• Burnunuzdan ve burnunuzdan derin ve tam nefes almaya devam edin. Nefesinizin bugüne rehberlik etmesine izin verin.
• Nefes alırken “Mevcut Ol” mantrasını kullanın. Aldığınız her nefeste, kendi kendinize "ol" diye düşünün ve verdiğiniz her nefeste "şimdiki" kelimesine odaklanın.
Sizi Neyin Rahatsız Ettiğini Anlayın
Titreme, göğüs ağrısı ve hızlı kalp atışı gibi panik ve kaygının fiziksel belirtileri genellikle sizi neyin endişelendirdiğini anlamaktan daha belirgindir. Ancak kaygınızın kökenine inmek için sizi rahatsız eden şeyin ne olduğunu bulmanız gerekir. Kaygınızın dibine ulaşmak için düşüncelerinizi ve duygularınızı keşfetmeye biraz zaman ayırın.
Günlük yazmak, kaygı kaynaklarınızla temasa geçmenin harika bir yolu olabilir. Geceleri endişeli duygular sizi ayakta tutuyor gibi görünüyorsa, yatağınızın yanında bir günlük veya not defteri tutmayı deneyin . Sizi rahatsız eden her şeyi yazın. Bir arkadaşınızla konuşmak, endişeli duygularınızı keşfetmenin ve anlamanın başka bir yolu olabilir. Kaygı duygularınızı düzenli olarak ortaya çıkarmayı ve ifade etmeyi alışkanlık haline getirin.
Neleri Değiştirebileceğinize Odaklanın
Çoğu zaman kaygı, olmamış ve asla olmayacak şeylerden korkmaktan kaynaklanır. Örneğin, her şey yolunda olsa da işinizi kaybetmek, hastalanmak veya sevdiklerinizin güvenliği gibi potansiyel sorunlar hakkında endişe duyabilirsiniz. Hayat tahmin edilemez kadar zor olabilir ve ne kadar uğraşırsanız uğraşın ne olacağını her zaman kontrol edemezsiniz. Ancak, bilinmeyenle nasıl başa çıkacağınıza karar verebilirsiniz. Korkuyu bırakıp minnettarlığa odaklanarak endişenizi bir güç kaynağına dönüştürebilirsiniz. Onlara karşı tutumunuzu değiştirerek korkularınızı değiştirin. Örneğin, işinizi kaybetmekten korkmayı bırakın ve bunun yerine bir işiniz olduğu için ne kadar minnettar olduğunuza odaklanın. Elinizden gelenin en iyisini yapmak için kararlı bir şekilde işe gelin. Sevdiğiniz kişinin güvenliğinden korkmak yerine, onunla vakit geçirin ya da takdirinizi ifade edin. Biraz pratik yaparak endişenizi atmayı ve daha olumlu bir bakış açısı kazanmayı öğrenebilirsiniz.
Bazen, kaygınız aslında hayatınızdaki gerçek bir durumdan kaynaklanabilir. Anksiyetenin mevcut bir sorundan kaynaklandığı belirlendiğinde, harekete geçmek kaygınızı azaltmanın cevabı olabilir. Örneğin, işten sonra iş aramaya veya görüşmeleri planlamaya başlamanız gerekebilir. Daha proaktif olarak, durumunuz üzerinde biraz daha kontrol sahibi olduğunuzu hissedebilirsiniz.
Daha Az Endişe Veren Bir Şeye Odaklanın
Bazen, kaygılarınızdan başka bir şeye odaklanmak, kendinizi başka bir işe vermek yararınıza olabilir. Örneğin evinizin etrafında bazı işler yapmak veya eğlenceli bir aktivite veya hobi meşgul isteyebilirsiniz. Kaygıyı önlemek için yapabileceğiniz şeyler hakkında birkaç fikir:
• Evin etrafında bazı ev işleri yapın veya organize edin.
• Çizim, boyama veya yazma gibi yaratıcı bir aktiviteye katılın.
• Yürüyüşe çıkın veya başka bir fiziksel egzersiz yapın.
• Müzik dinlemek.
• Dua edin veya meditasyon yapın.
• Size keyif verecek kitaplar okuyun veya komik bir film izleyin.
Çoğu insan zaman zaman biraz kaygı yaşamaya aşinadır. Kaygı kişinin ilişkilerini, iş performansını ve yaşamın diğer alanlarını etkilediğinde, bu endişeli duyguların aslında akıl sağlığı hastalığının bir göstergesi olma potansiyeli vardır.
Not: Kaygı ve panik belirtileri yaşıyorsanız, doktorunuzla veya panik bozukluğunu tedavi eden diğer uzmanlarla konuşun. Sahip olduğunuz tüm endişeleri giderebilecek, teşhis hakkında bilgi verebilecek ve tedavi seçeneklerinizi tartışabileceklerdir.