İlk kumaşın ne zaman kimler tarafından bilemiyor olsak ta dünyanın bilinen ilk kumaşı; Konya’nın Çumra ilçesindeki Çatalhöyük’te yapılan bir kazı bulundu. 9 bin yıllık yerleşim alanı olan Çatalhöyük’te, bir bebek iskeletine sarılı olarak bulunan ve yapılan incelemeler sonucu kendirden dokunduğu anlaşılan kumaş parçasının, dünyadaki ilk kumaş olduğuna karar verildi.
Keten, yün ve diğerleri…
Tarihi bulgular ilk kumaşın kendirden yapılmaya başlandığını, yani keten olduğunu gösteriyor. Uzun yıllar keten kumaşın sürdürdüğü hakimiyet 17. yüzyılda yünün dokumada kullanılmasıyla yüne bıraktı. Gelişen teknolojinin de katkısıyla yine aynı yüzyılda keşfedilen pamuk ta bu kervana katıldı. Sıralamayı takip eden ipek, gerek imal edilişi gerekse fiyatı açısından daha çok saraylıları süsleyen bir kumaş olarak tarihteki yerini aldı.
Türklerde Kumaş
Türklerin tarih boyunca kullandıkları kumaş çeşitleri bir hayli fazladır. Zaman İçerisinde yıpranan bir materyal olması sebebiyle, günümüze az örnek ulaşmıştır. Kaynaklarda adı geçen kumaş türlerinin sayısı 650 civarındadır. Ancak çoğu hakkında detaylı bilgi olmadığını bir kez daha belirtmek uygun olacaktır. Bunlardan bir kısmın alfabetik sırayla aşağıda tanıtılmaya çalışılmıştır.
ABA: Yıkanmış, taranmış yün yapağıdan dokunup dövülüp, preslenerek elde edilen kalın bir kumaş türüdür. İnce keçeye benzeyen aba, iklimi sert ve soğuk yörelerde cübbe, hırka, potur, çakşır, terlik olarak, askeri birliklerde de giyim eşyası, tozluk ve dizlik olarak kullanılmıştır. Eskiden en iyi abalar Balıkesir’de dokunurdu. Aba’nın siyah renkli olanına kebe denir.
ABANİ: Sarıya çalan beyaz zemini üzerine açık turuncu ipekle süslemelerin işlendiği bir kumaştır. Abanilerin, Etna ve Ala olmak üzere iki türü vardı. Etna pamuktan ve ipekten dokunurdu. Kuşak, sarık, başörtüsü, bohça, yorgan yüzü; top halinde dokunanlardan erkek gömleği, kadın giysisi ve hırka yapılırdı. İstanbul, Bursa, Bağdat, Halep ve Hindistan’da dokunan kumaş, yapıldığı yere, desenine ve rengine göre adlandırılırdı. En çok bilinen türleri; Halep, Hint te dokunan akçabeyazı ve palamudı abanilereydi. Osmanlı’da halk ve tüccarlar, ulema sınıfından ayrılmak için feslerin üzerine abanı sarık sarmışlardır.
AĞBANİ: Sarımtırak ipekle dokunan, üzeri ibrişim kıvrım dallarla süslenen bir kumaş çeşididir.
AHMEDİYE: III. Ahmet ve Damat İbrahim Paşa devrinde Üsküdar ve Bursa’da dokunan bir çatma kumaş türüdür. Daha çok ipek iplilikle dokunur ve döşemelik olarak kullanıldı. İpekli düz bir yüzeye sahiptir. Çeşitli türleri arasında en meşhuru fitilli Ahmediye’dir.
AKBEZ: Beyaz pamuktan dokunmuş bir kumaş türüdür. Hint’te dokunanları daha kaliteli ve makbuldür.
ALACA: Genelde renkli pamuklu iplikle dokunan alacalar, eskiden iç giyimde ve çeşitli ihtiyaçlarda kullanılmıştır. Bu gün daha çok Buldan, Arapkir ve Gaziantep’te dokunmakta olan alaca kumaşları, çok eskilerde ipekle dokunmaktaydı. Lacivert ya da bordo zemin üzerinde sarı çizgileri olan bir tür pamuklu kumaştır.
Ayrıca Bursa, Halep, Manisa ve Kastamonu’da da alacanın dokunduğunu çeşitli kaynaklardan öğreniyoruz. Şam’da dokunan ipek alacalar Şam alacası adıyla bilinirdi. Günümüzde Buldan (Denizli), Arapkir (Malatya) ve Gaziantep’te alaca kumaşlarının dokunması için çalışmalar yapılmaktadır. Bazı bölgelerde beşparmak adı da verilen alaca, kimi zaman kırmızı zemin üzerine sarı çubuklu yollarla da dokunurdu. Bezayağı tekniğinde dokunan kumaş, pamuklu veya ipekli olabilirdi Selçuklular zamanından beri dokunan alaca kumaşı, kadın ve erkek giyimlerinde hırka, mintan, şalvar, entari gibi kıyafetlerde kullanılırdı.
ALTINOLUK: Alaca kumaşın yarı ipekli olanına altınoluk denilmektedir. Zeminleri kırmızı olup çizgileri sarı, siyah, beyaz, mavi, yeşil, mor gibi altı renk üzerinedir. Altınoluk geçmiş dönemlerde genellikle erkek gömlekleri ve kadın elbiselikleri yapımında kullanılmıştır. Bugün ise aynı kumaş folklorik amaçlı giysilerde kullanılmaktadır. Ustufa cinsinden altın sırma veya kılaptanla işlenmiş çizgili ipek kumaşlara bu isim verilmiştir. Bu cins kumaşların üzerinde sırma işlemeli yollar bulunurdu. Alacalar zaman zaman işlemeli kadın şalvarları yapımında da kullanılmıştır.
ALTI PARMAK: AI veya lacivert zemin üzerine altı renk çubuklu (yollu) olarak dokunan kumaş cinsidir. Erkek mintanı, kadın entarisi yapımında kullanılır. Kadın giyimindeki yerini günümüz geleneksel kıyafetlerinde de korumaktadır. Çubuklarında sırma İşleme bulunanlara altınoluk denirdi. Altınoluk, gelinlik entari yapımında kullanılırdı. Bu tür yollu kumaşlara kitabi ve alaca da denirdi. Şam kumaşlarını taklit ederek yapılanlarına Şam alacası denirdi.
ARAKİYE: Yün veya tiftikten dövülerek yapılmış ince keçe kumaşlara denilmektedir. Arakıyeden cübbe, potur, yelek, külah, takke ve seccade gibi şeyler yapılırdı. Eskiden dervişler ve Mevleviler tarafından kullanılırdı. Arakıyeden yapılan seccadeler ise genelde sırma ve ipekle işlenirdi. Bunlara arakçın da denilmektedir. Arakıyeden yapılan kavuğun terden kirlenip yağlanmaması için teri emmek üzere giyilen bir takke türü olarak da bu isim kullanılır. Genellikle dervişler arakıye külah giyerler ve bu külahların biçiminden o dervişin hangi tarikata mensup olduğu anlaşılırdı. Mevlevi dervişleri uzun külahlarını(sikke) arakıyeden yaparlardı. Arakıyecilik özellikle İstanbul’da önemli bir iş koluydu.
ARŞIN : (çözgü) teli arasına, ilave altın ve gümüş atkı telleri atılarak dokunan eski bir ipekli kumaş türüdür. Arşına pamuk iplik karıştırmak, fazladan altın ve gümüş tel kullanmak yasaktı. Sade arşın pamuk ipliğinden dokunmakta olup, daha sonra üzerine altın ve gümüş tellerle işleme yapılırdı. Bunlara Dip kumaşı da denilmektedir. Altın ve gümüşün fazla harcanmaması için, dönemin padişahlarınca kimi zaman yasaklanmıştır.
ATLAS (SATEN): Diğer adı saten olan atlas, ipeğin parlaklığını en iyi şekilde yansıtan dokuma ve kumaş türüdür. Saten ise XIV. yy.da Fransızcadan dilimize girmiştir. Atlas kumaşın ilk kez Çin’de dokunduğu ve araplar vasıtasıyla batı dünyasına geçtiği bilinir. Selçuklu kaynaklarında XIII. yy.da
Atlas- İstanbul deyiminin geçmesi, Bizanslıların da bu dokumayı daha önceden bildiğini gösteriyor. XV. yy.da atlas kumaş ithal eden Osmanlılar, XVI. yy.da kadifenin yanında atlas üretimiyle de ilgilenmeye başladılar. O dönemde bunlar; adas, şehri atlas (Bursa işi), Şam atlası, Maraş atlası gibi türleri görülür. XVII. yy.da yabancı kökenli atlas kumaşların artması, atlas dokumacılığını geriletmişse de XVIII. yy.da tekrar canlandığını görmekteyiz. Pahalı, dayanıklı ve parlak olmasından dolayı saray mensuplarınca daha çok benimsenmiş olan bu kumaş türü; bayrak, sancak, yorgan yüzü, perde, bohça, para kesesi, kürk astarı, kaftan, şalvar, entari eşya ve elbiselerin yapımında kullanılmıştır. Osmanlı sarayında kışın çok giyildiği için saray dilinde kış mevsimine atlas mevsimi denilmiştir.
BAŞMAL: Eskiden dokunan bir kadife türüne verilen isimdir.
BALKAYMAK: İki renk yollu (çizgili) ipekli kumaştır.
BASMA: Üzerine renkli çiçek veya desen basılmış bir kumaş türüdür. Genelde pamuklu kumaş üzerine basmacılık yapılır. Eskiden İstanbul’da iki türlü basmacı esnafı bulunurdu.
Bunlar yastık basmacısı ve çit basmacısıydı. Yastık basmacılar genelde yastık yüzü, sofra örtüleri, perdeler ve çeşitli bezler basarlarken; çit basmacıları, yorgan yüzü ve çarşafı ile perde basarlardı. Evliya Çelebi, İstanbul’da 15 dükkânda 55 yastık basmasının ve 100 çit basmacısının çalıştığını yazar.
BELEDİ: Bezayağı örgüsüyle dokunmuş, çift katlı bir tür pamuklu kumaştır. Beledi dokumaların ipek ve pamuk karışımı olanları varsa da, genellikle her iki katın atkı ve çözgüsü pamuk ipliğindendir. Bu kumaş beledi tezgâhı denen özel tezgâhlarda dokunurdu. Eski Osmanlı kumaşları arasında beledi adına XV. yy. kaynaklarında rastlanır. Tire, Urla, İzmir, Manisa, Konya, Bursa ve İstanbul gibi çeşitli yerlerde dokunan beledîlerin Konya’da dokunanlarına veledi denilmekteydi. Osmanlı kumaşları arasında bu teknikle dokunmuş başka kumaşlara rastlanmaz. Beledi kumaşlar çift katlı dokumalar grubuna girmekte olup, genellikle geometrik formlardaki desenlerle dokunmaktaydı.
BERVANİK: Malatya ve yöresinde önlük olarak kullanılan bir çeşit pamuklu dokumadır. Bervanik dokumayı desenlendirmek için ağaç kalıplar kullanılır. Yazmacılık sanatında olduğu gibi kalıplar boyaya batırılarak kumaşa desen basılır.
BEŞME: Her çubuğu, ayrı ayrı beş renkte dokunmuş, yollu (çizgili) kumaşa verilen isimdir.
BEŞ PARMAK: Beş ayrı renkte çubuklarla desenlendirilmiş ve bez ayağı örgüyle dokunmuş pamuklu bir kumaş türüdür. Pamuk ve ipek karışımı olanlar da vardır. Beşparmak kumaşlar, desen karakteri bakımından alacaya benzer. Alacadaki uyumlu ve yumuşak geçişli renklerin yerini, beşparmakta gelişigüzel yan yana getirilmiş ve kesin hatlarla birbirinden ayrılmış çubuklar almıştır.
BEZ: Pamuk veya ketenden yapılmış bir dokuma çeşididir. Bu tür kumaştan çamaşır,elbise, çarşaf, kese, havlu, torba ve örtü gibi eşyalar yapılırdı!. Cinslerine göre; Yerli Bez, Amerikan bezi, Trabzon Bezi, Alaca Bez, Keten Bezi, Şile Bezi, Manisa Bezi gibi çeşitleri vardır. Sade düz renkli olanlara ak, bez ve renkli çiçekli olanlara alaca bez denirdi.
BOĞASI: Bugünkü Amerikan bezine benzeyen ve kaput bezini andıran bir kumaş çeşidi olup, eskiden kaftanlara astar olarak kullanılırdı. Isparta ve Denizli’de hala dokunmaktadır. Osmanlılar döneminde XVi. ve XVii. yy.lara ait çeşitli kayıtlarda adına rastlanan boğası, o dönem pamuklu kumaşları arasında önemli bir yer tutmaktaydı.. Boğası, el eğirmesi ya da çıkrıkta bükülen pamuk ipliğinden yapılırdı. Genellikle orta kalite bir dokuma olup, beyaz renkliydi. Boyar maddelerle renklendirilmiş ve rengine göre adlar almış olanları da vardır (cengari, nar neftisi, mai, gök, samanı, cevizi, tarçıni gib ). Eski kayıtlarda alaca boğası adına rastlanması, bunun ipliği boyalı türlerinin de bulunduğunu göstermektedir.
Denizli, Isparta, Kayseri, Kastamonu, Tokat, Diyarbakır gibi merkezlerden en kalitelileri Bolu’da dokunurdu. Boğası kumaşların türlerinde; edna (düşük kalite), evsat (orta kalite), ala (iyi kalite) olmak üzere üç çeşidini görmekteyiz. Dönemin ithal kumaşları arasında, boğası kumaşının adına rastlanılmaktadır. Hindistan’dan gelen beyaz Hint boğası, orta kaliteli beyaz ya da renklisi bayramı Bengal’de dokunan hammami boğası adıyla biliniyordu
BULDAN BEZİ: Denizli’nin Buldan ilçesinde dokunan, genellikle san-beyaz renkte olan yöreye özgü geleneksel bir kumaştır. Buldan bezinin beyaz renklileri pamuk, sarı renklileri ipek işlemedir. İşlemeler, biz adı verilen iğne ile kasnakta yapılırdı. Buldan bezleri erkek ve kadınlar için üstlük veya poşu denilen başörtüsü ya da bel kuşağı olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda işlemeleri kasnak yerine makineyle yapılmaktadır.
BURSA ÇEKMESİ: Ham ipekle dokunmuş, krep ve bürümcük örgü arasında bir kumaş türüdür. Bursa çekmesi, çoğunlukta başörtüsü yapımında kullanılırdı. Bir çizgisi ipek, diğeri pamuktan olan ve Bursa’da dokunan bir çeşit yollu (çizgili) kumaş cinsidir.
Bu yazı hazırlanırken tekstilbilgi.net ten faydalanılmıştır.
Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?
Çok Doğal
0
Faydalandım
0
Deneyeceğim
0
Öğretici
0
Hadi Canım
0
Beğenmedim
0