Sevginin kalbi merhamettir. Merhameti göğsünde taşımayan her sevgi, huzursuz, ruhsuz ve bencildir. Sevgi ve merhameti var edip, kalplerimizde huzuru inşa edene şükürler olsun.
Huzur = Sevgi + Merhamet
İşte huzurun formülü size. Şu alemde canlı cansız her şey huzur formuna gelmek için devinip dolanıp duruyor. Yani kararlı hale gelmek için varlıklar tekamül ediyor. Bir çok radyoaktif madde ışımasının altında yatan yegane temel işte budur; kararlı hale gelmek, denge haline ulaşmak, kaostan kurtulmak, fazla yüklerinden arınmak. Peki, tüm bunların huzur ile ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Bencillik/egoizm insanın atması gereken yüküdür ama bu atış tamamen kurtuluş değildir. Yani kendin için yaşamayı bıraktığında ve ilişki içinde olduğun çevre için yaşamaya başladığında, tüm ağırlıklarından kurtulacaksın ve yavaş yavaş denge haline geleceksin. Tüm bu satırları yazarken hatırıma yine o güzel şaman öğretisi geldi, kısaca şöyle diyordu: doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz, nehirler kendi suyunu içemez, ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez, güneş kendisi için ısıtmaz, ay kendisi için parlamaz, çiçekler kendileri için kokmaz, toprak kendisi için doğurmaz, rüzgar kendisi için savurmaz, bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz, her şey birbiri için yaşar, birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur. Kanun der ki; Ben biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için sen, sensin.
“Ben biz olduğumuz zaman ben olurum. Ben, ben olduğum için sen, sensin.”
İşte bu son sözü çerçeveleyip asıyoruz duvarımıza. Ben biz olduğumuzda, sevgim bencilliğinden sıyrıldığında kalbi merhametle çarpmaya başlar sevginin. İşte o zaman kişi bencilce kendini iyi hissetmek için sevmez sevdiğini; kendinden kurtulur ve sadece O’nun kendini iyi hissetmesi için merhametle, bir annenin karşılıksız saf özgecil sevgisi ile sever sevdiğini.
3. sayfa cinayet haberlerinin çoğunda hep aynı haberler, çok seviyordum kıskandım öldürdüm, ya benimsin ya toprağın, siz sevmeyin bir zahmet, çünkü sizin sevginiz sadece kendinize, kendinizi iyi hissetmek için, bencil ve egoist. Sevdiğinizi iddia ettiğiniz tüm kişileri kendi egoist arzularınızın kölesi yapıyorsunuz ve bu egoist arzularınıza hizmet etmeyenleri cezalandırıyorsunuz. Halbuki sevginin kalbinde merhamet olmadığı sürece, tüm sevmeler kendinedir. Merhamet ise kendinden çıkıp varlığını bir kutsal hediye gibi adamaktır sevdiğine.
Sevmek sevdiğini gözünden sakınmaktır, bağrına sıkıca basmaktır; ama sevdiğinin istikbali göklerde ise hiç düşünmeden bir an duraksamadan, onu göklere salmaktır sevmek. Tıpkı bir anne babanın çocuklarını hayata salmaları, evlendirmeleri gibi. Diyelim ki merhametle sevdiğin kızın kaderi bir başkası ile, eğer gerçekten onun mutlu olmasından mutlu olan bir kişi isen, er kişi isen, insan isen, onu bu kutlu yolunda desteklersin. Ama günümüzde sureti insan ama kendisi vahşi yaratıklara bu söylediğim sözler çok uzaktır. Nefislerine ağır gelir böylesi bir hal. Çünkü bunu anlayabilmeleri için, egoist hazlarından vaz geçmeleri gerekiyor. Bu kainat egoist ve haz peşinde koşan her bir kişiyi karmanın ilerleyen süreçlerinde layık olduğu yere katacak buna emin olun. Ve yine bu kainat ve sistem içinde, kendisi ile uyumlu ve sistemin bir parçası olarak, çevresi için var olanı da layık olduğu yere konumlandıracak. Birbirimizi gerçek anlamda merhamet ile sevmedikçe o bahsedilen cennetlere giremeyiz. Ki o cennet birbirimizi merhametle sevip, birbirimiz için esenlik ve barış dilediğimiz an kalplerimizde ve gözlerimizde görünmeye başlar.
Şimdi size çok özel bir bilgi vereceğim. Sevginin bir kalbi varsa o neydi? Tabii ki merhamet. Her şeyin bir kalbi vardır. Suyun da bir kalbi var. Peki suyun kalbi nedir ? Biz su içtiğimiz zaman neden ferahlıyoruz can buluyoruz sizce ? Neden hayatın temel elementlerinden biri sudur? Önce suyun formülüne bakalım, H2O yani 2 hidrojen bir oksijen atomundan ibarettir. Hidrojen yanıcıdır, oksijen yakıcıdır, bu iki zıt molekülü merhamet, selam ve selamet ile bir arada tutan şey işte suyun kalbidir. İşte tüm zıtlıklara rağmen, asla bir arada bulunamayacak iki molekülü bir arada tutan şeye alemin ihtiyacı olduğundan, su hayatın kaynağıdır. Su kalbinde merhamet, sevgi ve selamet taşır. Biz de her gün su içerken artık ihtiyacımız olan şeyin suyun kalbinde saklı olduğunu düşünelim artık. Kalbiniz suyun kalbine dönüştüğü vakit, sizin bulunduğunuz her yer cennet olur işte o zaman. Eğer hidrojen ve oksijeni merhamet ve barış içinde bir arada tutan suyun kalbi yerinden sökülecek olsa, tüm okyanuslar tutuşurdu, gökyüzü kızgın yağ gibi akardı. Eğer birisi size bu alemin en çok neye ihtiyacı var diye bir soru sorarsa, artık ne cevap vereceğinizi çok iyi biliyorsunuz; suyun kalbine, kalbinde merhamet olan özgecil sevgiye.
Doğada Hiçbir Şey Kendisi İçin Yaşamaz isimli yazımız için tıklayınız…