İlginizi Çekebilir
Doğala Doğru

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın Büyük Önemi

Doğala Doğru
Her yıl büyük heyecanla kutlamayı beklediğimiz gündür 30 Ağustos, bunun sebebi elbette diğer Milli bayramlardan farklı olması, çünkü bugün bir milletin makus kaderini yendiği günün bayramıdır.
Doğala Doğru
Bugün Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başkomutanlık meydan Muharebesi'nden zaferle ayrıldığımız gün ve  bu günden tam 10 gün sonra ise Yunanlar İzmir'den denize dökülmüştü. Bugün kahramanlın bayramıdır, toprağını korumak için can verenleri anmak, yaşadığımız ülkenin temellerinin atıldığı bu günü her Türk evladı yürekten kutlamalı, öylesine kutlamalı ki tekrar parçalama umudu olanların kafasına, ülkenin bölünmez bütünlüğü kazınmalıdır.... Kazımalıyız... Kutlu olsun günümüz! Tarihte emsali görülmemiş bir bağımsızlık mücadelesi sergileyerek emperyalistlerden bu vatanı kurtaran başta başkomutan ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, emrindeki tüm silah arkadaşlarının ve hayatlarını kaybeden vatan sevdalılarının önünde saygı ile eğiliyoruz. Ruhları şad olsun, ne diyebiliriz ki, minnettarlığımızı anlatmaya maalesef kelimeler yetmiyor. Başta Nutuk'tan ve diğer kaynaklardan okurken o kadar hiçlikte nelerin başarıldığını, bir yanda göz yaşım, bir yanda yine yeniden huzuruna çıkmanın verdiği heyecan ile bugünü büyük bir gururla bekledik. Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin zaferle sonuçlanmasıyla büyük anlam ve önem kazanan 30 Ağustos muhteşem bir kahramanlık destanı olarak tarihe geçti. 30 Ağustos'un anlamı ve önemini bir kaz daha anlamak için zafere giden yolda neler olmuş hep beraber bakalım. Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçiğin, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etmesiyle zafere ulaşıldı. Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanmasının ardından Mustafa Kemal Paşa, birliklere "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini verdi  Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünyanın gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.

 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'u başlattı.

28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, düşmanın 5’inci Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlanmıştır. 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin süratle sonuçlandırılmasını gerekli bulmuşlardır. Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar almışlar ve karar süratli ve düzenli bir şekilde uygulanmıştır. 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekâtı, Türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlanmıştır. Büyük Taarruz’un son safhası Türk askerî tarihine Başkomutan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir. 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe’den idare ettiği savaşta, tamamen yok edilmiş veya esir edilmiştir. Anadolu’daki Yunan kuvvetlerinin yarısı imha veya esir edilmiş, kalan bölümü ise üç grup halinde çekilmiştir. Bu durum karşısında Çalköy’de yıkık bir evin avlusu içinde Gazi Mustafa Kemal Paşa, Yunan ordusunu takip etmesi için Türk ordusuna o tarihî “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emrini vermiştir.

Büyük zafer ve kırık kağnı

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu'nun Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahya'nın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini verdi. Bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı. Büyük Zafer'in ertesi günü, 31 Ağustos'ta Zafertepe Çalköy'de bir evin bahçesindeki kırık kağnının üzerine muharebe alanlarının haritasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirmesi yaparak Yunanlıların yeniden savunma düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup etmek için İzmir'e girme görüşünde birleşti.     1 Eylül 1922’de Türk ordusunun takip harekâtı başlamıştır. Muharebelerden kurtulan Yunanlar İzmir’e, Dikili’ye ve Mudanya’ya doğru kaçmaya başlamışlardır. Türk ordusu bu muharebe neticesinde 9 Eylül 1922sabahı İzmir’e girmiştir. Sabuncubeli’nden geçen 2’nci Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir’e doğru akarken bunun solunda 1’inci Tümen de Kadife Kale’ye doğru yürümüştür. Bu Tümenin 2’nci Alayı, Tuzluoğlu Fabrikasından geçerek Kordonboyu’na ulaşmıştır. Yüzbaşı Şeref Bey Hükûmet Konağına, 5’inci Süvari Tümenimizin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık Dairesine ve 4’üncü Alay Komutanı Reşat Bey’de Kadife Kale’ye bayrağımızı çekmişlerdir. 9 Eylül 1922’de İzmir, 11 Eylül'de Bursa ve 18 Eylül'de de Batı Anadolu düşman işgalinden kurtarılmıştır. 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Ateşkes Anlaşması ile Doğu Trakya, silahlı çatışma olmadan Yunan askerinden arındırılmıştır. 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Türk milletinin vatan sevgisinin, yıkılmaz azim ve iradesinin bir eseri olarak ortaya çıkan bu zaferle sadece vatan toprakları düşmandan kurtarılmamış, Büyük Önder ATATÜRK’ün liderliğinde, ulus iradesine ve egemenliğine dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam temeller üzerinde kuruluş süreci başlatılmış ve 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilmiştir. Büyük Zafer’den iki yıl sonra Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan Meydan Muharebesi’ni sevk ve idare ettiği Zafertepe’de 30 Ağustos 1924 tarihinde Büyük Zafer’in önemini şu şekilde ifade etmiştir. “... Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır...”  

Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?