İlginizi Çekebilir
Doğala Doğru

Yapay Tatlandırıcılar Bağırsakta Zararlı Mikroplara Yol Açıyor

Doğala Doğru

Biliyorsunuz ki, çağımızda her türlü bilgiye ulaşmak çok kolaylaştığı için hayatımızda en önemli konulardan biri olan sağlık ile ilgili de daha çok araştırma yapmaya başladık.

Doğala Doğru
Özellikle şeker konusu yıllardır kafamızı karıştıran konulardan birisidir, özellikle sağlıklı yaşam fazla kilolardan kurtulmak ve fit olabilmek için şekeri azaltmak gerektiğini söyleyen uzmanların yanı sıra, bir de çözümü tatlandırıcılarda arayan da birçok kişi bulunmaktadır. Fakat yapay tatlandırıcıların bir de ne kadar tehlikeli olduklarını bazen unutabiliyoruz.

Yapay Tatlandırıcıların Sağlığa Olumsuz Etkileri Nelerdir?

Uzun süredir bilim insanları, vücuzumuzdaki yapay tatlandırıcıların etkilerini anlamak için çeşitli araştırmalar yaptılar. Yapılan bu araştırmalar da şekerin yerine geçen maddeler üzerinde 210 binden fazla farklı çalışma yürüttü. Ancak yapılan ciddi araştırmalara rağmen toz halindde olan bu maddelerin sağlığımız üzerindeki olumsuz etkileri hakkında çok az bilgiye sahibiz kabul edelim! İşte bu maddeler çoğunlukla, marketten aldığımız hazır içeceklere ya da çayımızın şekerimizin içine koyduğumuzda fazladan şeker kalorisi olmadan tatlandırma amacıyla kullanılıyor. Evet abartmadığınız ve fazla kullanmadığınız müddetçe belki sizi kansere götürmeyebilir ama  kanser tehlikelerinden ayrı olarak, şeker yerine geçen bu maddelerin, vücudunuz için normal şekerden daha iyi olup olmadığı hâlâ bilinmiyor ve bazı bilim insanları bu durumdan endişeleniyor.

Yapay Tatlandırıcı Kullanımı İçin Uzmanlar Ne Diyor?

Bilim insanları yaygınlıkla kullanılan yapay tatlandırıcıların, sağlıklı bağırsak bakterilerini sepsis ve çoklu organ yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilecek tehlikeli mikroplara dönüştürme yeteneğine sahip olduğunu keşfetti.

Yapılan bu araştırmalar Anglia Ruskin Üniversitesi'nden tarafından yürütülmüştür... Şeker, marketlerden satın aldığımız diyet gazlı içecekler, dondurma, unlu mamuller ve hatta bazı vitaminlerle ilaçlarda bile bulunan sakarin, sukraloz ve aspartamın E.coli ve E.faecalis gibi yardımcı bakterilerin zararlı olabileceğini buldu...

Aynı zamanda yapılan bu çalışmanın yazarı olan ve Anglia Ruskin Üniversitesi'nde biyomedikal biliminde kıdemli öğretim üyesi olan Dr. Havovi Chichger'ın açıklamalarında "Yaptığımız çalışmalarda gıda ve içeceklerde çok yaygın bulunan tatlandırıcıların bazılarının (sakarin, suklaroz ve aspartam) normal ve "sağlıklı bağırsak1 bakterilerinin de patojenik hale getirebileceğini ilk olarak gözlemledik" dedi.

Yapılan bu çalışmalarda, yapay tatlandırıcıların bir kişinin günde iki kutu diyet gazlı içecek miktarında tüketilmesinin, bahsedilen bakterilerin bağırsaktaki epitel hücreleri istila edip öldürme kabiliyetinin de öldürme gücünün olduğunu tespit etti. 


Sözlerine devam eden, Dr. Chichger, "Bu patojenik değişiklikler daha fazla biyofilm tabaka oluşumunu ve bakterilerin kişilerin bağırsak hücrelerine daha fazla yapışıp bunlara saldırmalarına etkisinin olduğunu gösteriyor" dedi. "İşte olan bu değişiklikler, insan bağırsaklarındaki bulunan bakterilerin bağırsaklarımıza istila etmesinden dolayı zararlara yola açabiliyor. Bu durum enfeksiyon, sepsis ve çoklu organ yetmezliğine de neden olabileceğini" söylüyor. 

Ayrıca geçmiş zamanda yapılan araştırmalar, bu tür biyofilm oluşumlarının antibiyotiğe karşı dirençli bakteriler ve artan hastalık riskiyle yakından bağlantılı olduğunu ve medikal cihazlarla ilişkili enfeksiyonlara yol açabileceğini göstermişti.

Araştırmacılar ayrıca, E.coli ve E.faecalis bakterilerinin karaciğerde, lenf düğümlerinde ve dalakta birikerek bir dizi enfeksiyona neden olabileceğini de buldu. 

Yapay tatlandırıcıların zamanlar popüleryasyonu artarken ve hayatını kaybeden kişilerin sayısında her zmaankinden daha fazla rakam olması, yapılan çalışmaların yazarları "söz konusu gıda katkı maddelerinin bağırsaktakı bakterilerin nasıl etkilediğinin ve bu zararlı etkilerin nasıl giderilebileceğinin anlaşılması hayati önem taşıyor" diyor. Yapılan bu çalışma, Journal of Molecular Sciences adlı bilimsel dergide yayımlandı.

 

Kaynak: 1

Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?