Yaşam

Çocuklar Neden Yalan Söyler?

ÇOCUKLAR NEDEN YALAN SÖYLER?

Hiçbir çocuğun doğasında yalan söylemek yoktur. Öğrenilmemiş bir gerçekliğin somutluğunu, çocuklarımızdan sorumlu tutmayarak asıl gerçekleri konuşmaya başlayabiliriz.

Yalan, bazen çocukların kullandığı en kolay bir kaçış yöntemidir, bazen de sınırlarını test etme biçimidir. Yapmak istediğinin yapılmaması, elde etmek istediği olaylarda başarısız olma gibi durumların ana kaynağında yalan yatmaktadır. Kimi zaman da çocuk, ebeveynlerine bilinçli bir şekilde yalan söyler. Bunu yapmasındaki en büyük amaç da; sınırlarının farkında olmak istemesi, ne kadar ileriye gidebileceğini test ederek amacına yakınlaşmaya çalışıyor olmasıdır.

Peki çocuklar neden gerçeklerden kaçarak yalan söylerler?

1-Korktukları için; yapmış oldukları hatalı davranışın sonucunu görmek istemezler.

Endişeleri, tüm düşüncelerinde hızlıca ilerlemeye devam ederken, tek sığınaklarının yalan olduğunu var sayarlar. Onlara göre bu oldukça doğal bir durumdur ve kabullenmekten kaçınırlar. Ebeveynlerinden gelecek olan tepkileri düşünmek dahi istemezler. İstedikleri şey her daim takdir edilmek ve daha fazla ilgiyi hissetmektir. Bunu yalan ile elde edebileceklerini düşündükleri için, korkularını bastırarak doğru cümlelerden yavaş yavaş uzaklaşmaya başlarlar.

2-Gerçekleri değiştirebileceklerini düşünürler.

Var olmuş veya olmamış durumların somutluğuyla değil de soyutluğuyla ilgilenirler. Onlara göre gerçek; hakikat değil, kendi düşüncelerini yaratabilme durumudur. Elbette bu durumda çocukta maksimum bir şekilde özgüven olması gerekir. Çünkü yalan, masum değildir. Ancak büyük bir özgüvene sahip, gerçeklerin kendi dünyasında değişeceğini düşünebilen çocuklar yalan söyler. Mesela izledikleri çizgi filmlerde, çocuklar kahramanlara inanırlar. Bu kahramanları da rol model alabilirler. Sonuç itibariyle aslında çocuklar ben yapmamıştım derken asıl söylemek istedikleri yapıp yapmadıkları değil, “yapmayı istemedikleridir.”

3-Hayal güçleri sınırlı değildir, kullanmayı severler.

Çocuklarda yaş gurubu yükseldikçe, hayal dünyalarının daha da darlaştığı durumu uzmanlarca kanıtlanmıştır. Bu sebeple küçük yaşta yalan söyleyen çocukların daha fazla olduğu kanısına varabiliriz. Çocukların yalan söylemeyi; yalan söyleme durumu olarak tanımlamak yerine, doğruyu söylememe durumu olarak benliklerine kazımış olduklarını da unutmayalım. Duvara tırmanmayı deneyen, koltuğun kenarına çıkıp da atlarken canının acımayacağını düşünen çocuklar, zihinleriyle bütünleşmiş çocuklardır. Sonucu net olarak düşünmezler, lakin hayallerinde hep başarılı olduklarını betimlerler.

4-Ebeveynlerden gördükleri rolleri kopyalarlar.

Hiç fark etmeden çocuklarımızın yanında yalan söylemiş olabiliriz. Çocuklarımız bizleri bir aynaya bakarmışçasına izlemelerinden dolayı, bizim için doğruluk ve dürüstlük ne kadar önemli ise, çocuklar için de ebeveynler ve ağızlarından çıkarttıkları cümleler önemlidir. Aslında hiç farkında değilizdir ama çocuğumuz bir televizyon izler gibi izliyordur bizi. Evimize gelecek olan misafire evde yokuz demekten farksızdır, çocuklarımızın dillerindeki yalanlı cümleler. O halde önce kendi davranış ve tutumlarımıza dikkat etmeli, daha sonra durumun farkında olduğumuzu çocuklarımıza ifade etmeliyiz.

 

Peki çocuklar yalan söylediklerinde neler yapmalıyız?

Öncelikle gerçek ve var olan duyguları somutlaştırarak çocuğumuzun zihnine giriş yapabilmeliyiz. Bunu yapabilmek için ise, çocuğumuzla göz ve boy hizasına gelmeli ve suçlayıcı tavırlardan uzak durmalıyız. Adeta yetişkin bir arkadaşımız ile konuşuyor havası vererek, çocuklarımızla karşılıklı sohbet ederek bu durumu aşmaya çalışmalıyız. Siz ayakta, çocuğunuz oturur vaziyette olmamalı. Boy hizası etkili iletişim için çok önemlidir, göz teması ise çocuğunuz ile ilgilendiğinizi gösterir.

Bundan sonra yapmanız gereken ise dürüstlüğün önemi aktarabilmektir. Yalan söylemenin gerçekleri yok ettiğini, geleceğimizi kendimizin şekillendirdiğini anlatabilmeliyiz. Bunu yapmak için ise en büyük yardımcımız empati yeteneği olmalıdır. Çünkü yalanın bir kaçış yolu olmadığını, iyi insanların bunu yapmadığını, doğruyu söyleyince kimsenin kızmayacağını ve kabullenmenin en güzel davranış biçimi olduğunu empati yoluyla çocuklarımıza anlatabiliriz. Emin olun, çocuğunuz bu konuşmayı yapmanızı çoktan bekliyor olacaktır. Çünkü siz çocuğunuz ile konuşmadıkça, çocuğunuz bu yaptığı davranışı devam ettirecek ve bir süre sonra da bu davranışı alışkanlığa dönüşecektir. Geçmiş için pişman olmak yerine, geleceği tertemiz bir şekilde ifade ederek çocuklarımız ile bol bol konuşmalıyız. Ebeveynlere düşen en büyük ikinci görev ise, çocuklarınızın neden yalan söylediğini anlamalısınız. Siz çocuğunuza ceza verdikçe, bu cevabı asla öğrenemeyeceksiniz. O nedenle en etkili çözüm ceza değildir, sevgi ve etkili iletişimdir. Sevgiyle konuşmak tüm kapıların kilidini açmaya yeterlidir. Önce konuşacaklarınızı düşünmelisiniz. Çocuğunuzun seviyesine inebilmelisiniz. Ardından yalanın ne olduğunu açıklamalısınız. Çocuğunuz yalanı bilmeli, iyi bir şeymiş gibi görmemelidir.

Çocuğunuzun en büyük aynası sizlersiniz. Bir çocuk için çizgi film televizyonda olur, ama asıl film ailede oluşur. O filmdeki rolünüzü önce sizin iyi bilmeniz gerekir. Bunu çocuğunuzun gözünden anlamamalısınız, kendinizi kendiniz tanımalısınız. Yaptığınız davranışların sonucunun olumlu veya olumsuz olacağını çocuğunuzun tavırlarından değil, kendi benliğinizde araştırıp bulmalısınız. En zor durumlarda bile dürüst olabiliyorsanız, çocuğunuz da sizin yolunuzdan gitmeye karar verecektir. Kendi yolunu değiştirmeyi kabullenecektir. O nedenle önce kendinizi, sonra da çocuğunuzun davranışlarını olumlu yönde değiştirmeye çalışmalısınız. Çocuklarınızın gözü önünde yalan söylerken, aynı davranışı çocuğunuz yaptığı zaman onu cezalandırmak, kendinizi ödüllendirmektir.

Sevmek ve sevilmek dürüstlüğün kapısında saklıdır. Doğruluk anahtarı ise sizin dilinizin ucundadır. O nedenle konuştuklarınıza ve düşündüklerinize dikkat ederseniz, çocuğunuz gerçek dünya ile yüzleşir. Dünyadaki her varlığa değer verir, doğayı sever, kirletenleri kötümser. Artık kalbi sevgiyle doludur. Düşünceleri bembeyaz ve bir güneş kadar parlaktır. O parmaklığın bir ömür boyu ışıldaması dileğimle.

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi