Alerji, her gün karşılaştığımız maddelere gösterdiğimiz olağandışı tepkidir. Alerjilerin nedeni, bağışıklık sistemimizin histamin adı verilen ve vücudumuzun mikrobik istilacılarla savaşmak için ürettiği kimyasala karşı gösterdiği aşırı tepkidir. Fakat alerjilerdeki bu istilacılar virüsler ya da bakteriler değil; polen, toz, sporlar ya da mayt denilen ve halılarda, giysilerimizde ve yataklarımızda yerleşen mikroskobik böcekler gibi zararsız maddelerdir. En sık rastlanan alerji türlerinden biri olan saman nezlesi polenler tarafından tetiklenir.
Alerji tedavisinde uygulanan genel kabul görmüş tedavi yöntemleri, dekonjestan ve antihistaminik kullanımını içerir. Dekonjestanlar tıkalı burun kanallarını açıp bunların tıkanmasına neden olan akıntıyı kurutur. Antihistaminikler ise vücudun açığa çıkardığı histaminikleri izole eder. Şiddetli seyreden bazı hallerde doktor, alerji aşıları olarak ta bilinen bağışıklık tedavisi önerir. Bu aşılar İnsanların hassasiyet gösterdikleri alerjenlerin zayıflatılmış formlarını içerir. Aşı sayesinde vücutta yavaş yavaş alerjen düzeyi arttıkça, bünyenin bunlara olan hassasiyeti de gittikçe azalır ve zamanla tepki göstermeyi durdurdukça alerjik semptomlar ortadan kalkar.
Dekonjestanlar, antihistaminikler ve alerji aşıları bazı kişilerde gerçekten etkilidirler. Fakat bu tür yaklaşımlar alerjinin, bağışıklık karmakarışık eden nedenini değil, yalnızca semptomlarını ortadan kaldırır. Dekonjestanlar uykusuzluk ve yüksek tansiyon; antihistaminikler de sersemlik ve uyuşukluk gibi yan etkilere neden olabilir. Her ikisi de bir süre sonra etkilerini yitirebildikleri gibi bazı uzmanlara göre vücudun bağışıklık sistemini zayıflatır ve görevini yapmasını engeller. Alerji aşıları ise her bünyede işe yaramaz, yarasa bile tedavi yıllarca sürecek bir tedavi süreci gerektirir.
Alerjiye Karşı Doğal Şifa Kaynakları;
Sarımsak ve Soğan: Bu iki sebze, içerdikleri kuersetin gibi yüksek konsantrayonlu bileşikler nedeniyle son derece yararlıdır. Bu bileşikler hastalığı alevlendirici reaksiyonları yavaşlatır. Eğer alerjiniz varsa bu yiyecekleri sofranızdan eksik etmeyin.
Ginko: Bu görkemli ağacın yapraklarından elde edilen özüt, vücudun ürettiği Trombosit Etkinleştirme Faktörü (TEF) adlı kimyasalı engelleyen eşsiz özellikteki maddeler içerir. TEF alerji, astım ve ateşin tetiklenmesinde anahtar bir rol üstlenir. Eğer ihtiyaç duyarsanız günde 60 ila 240 miligram arası standardize edilmiş ginko özütünü kullanabilirsiniz ama bu dozları aşmamaya özen gösterin. Aşırı dozda alınması halinde ishal, sinirlilik ve anksieteye neden olabilir.
Isırgan otu: Yapılan bazı araştırmalar ısırganla hazırlanmış preparatların, alerjik nazal semptomların tedavisinde son derece etkili olduğunu ortaya koymuştur. Dünya üzerindeki tüm kültürler bu bitkiyi yüzyıllardır öksürük, burun akıntısı, göğüs sıkışıklığı, astım, boğmaca ve hatta tüberküloz gibi nazal ve solunum sistemleri ile ilgili sorunları tedavi etmek için kullanılmıştır.
Papatya: Aromaterapistler, kurdeşen ve kaşıntı gibi cilt alerjilerinin tedavisi için cilde papatya ile hazırlanmış preparatlarla masaj yapılmasını tavsiye ediyorlar. Papatya özünde oldukça güçlü anti inflamatuar ve anti alerjik bileşenler bulunduran bir bitkidir. Eğer saman nezleniz varsa, papatya yağını ve içeriğinde papatya bulunan bitkisel ürünleri ihtiyatlı bir şekilde kullanabilirsiniz. Kanaryaotu ailesinden olan papatya, kimi bünyelerde alerjik reaksiyonları tetikleyebilmektedir. Papatyayı ilk kez kullandığınızda bünyenizin göstereceği tepkiyi izleyin. Eğer faydası olacakmış gibi görüyorsanız devam edin, kaşıntınızı daha da azdırıyorsa kullanmayı bırakın.
Krizantem: Krizantem, migrene bağlı baş ağrılarının tedavisindeki kanıtlanmış etkisi sayesinde sıkça sözü edilen bir bitkidir. Bu bitki aynı zamanda alerjilerde de etkilidir. Eğer bu bitkiyi kullanırsanız, piyasada satılan kapsül ya da diğer formlardaki preparatları tercih etmenizi tavsiye ederim çünkü yapraklarının tadı pek hoş değildir.
Yaban Turpu: Sinüsleri temizlemek için bir parça taze yaban turpundan daha etkilisi yoktur. Eğer Japon mutfağından hoşlanıyorsanız wasabi adı verilen Japon yaban turpunu deneyin. Bu öneriler bana ait değil; Washington Üniversitesi Cerrahi profesörü Glenn W. Geelhoed ile Flon'da, Bacon`dan kalp cerrahı ve sporcu sağlığı uzmanı Dr. Robert D. Wil'ıx'in birlikte yazdıkları, “Dünyanın Dört Bir Yanından Sağlıklı Yaşam Sırları" adlı harika kitaptan. Bu ikili, “alerjiniz hafiflemeye başlayıncaya kadar günde bir doz kullanmanız gerekir. Ondan sonra, diğer bir alerji nöbetinden korunmak için ayda yalnızca birkaç kaşık yaban turpu yeterlidir" diyorlar.
C Vitamini: C vitamini ile ilgili bir araştırma, düzenli olarak C vitamini kullanan kişilerde alerji, solunum yolu iltihaplan ve astım nöbeti gibi sorunların en alt düzeylerde görüldüğünü ortaya koymaktadır. C vitamini, diyare hariç hiçbir yan etkisi olmayan doğal bir antihistaminiktir. Bazı kişilerde günde 1200 mg. gibi düşük miktarlarda alınmasından sonra diyare geliştiği kaydedilmiştir, fakat bu son derece nadir rastlanan bir durumdur. Eğer bu tedaviyi uyguluyorsanız ve diyare tablosu gelişiyorsa, aldığınız C vitamini miktarını azaltın. Fakat. takviye almak için kendinizi sınırlamayın da Biberler, arnavutbiberi, şekerciboyası filizleri, guava ve su teresi C vitamini açısından son derece zengin bitkilerdir.
Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?
Çok Doğal
0
Faydalandım
0
Deneyeceğim
0
Öğretici
0
Hadi Canım
0
Beğenmedim
0