Güncel Haberler

Bilgisayar Oyunlarından Kültür Aktarımı Yapılabilir mi? (1)

Soru gayet açık ve net. Yanıtı kimilerine göre kafa karıştırıcı ancak bence soru kadar, sorunun cevabı da oldukça açık. Yanıt mı? Kocaman bir EVET!

Eski kuşakların bilgisayar oyunlarına yoğun bir cephe alışı var. Bunu anlamak aslında çok da zor değil. Özellikle 80’lerin sonuna gençlik dönemleri yetişmemiş olanlar için bilgisayar, atari oyunları birer öcüden ibaret. Çünkü kardeşleri, kuzenleri, sonra çocukları PC ve atari ile haşır neşir olmuş bireyler için söz konusu aletler, maalesef ulaşılmaz birer fenomen. Ancak çocukluk ve gençlik yılları 80’lerin sonu ve 90’larda geçmiş bugünün yetişkinleri için olay bambaşka. Nasıl mı? Sıkı durun.

Yaş 8-9 civarları 1995 yılının bir Haziran sabahı babamdan istediğim bisikleti bekliyorum. Karnemi alıp gelecek, takdir belgemi gösterecek ve o çok istediğim iki tekerli Bimeks marka bisikletime kavuşacağım. Karnemi aldığımda çok mutluydum çünkü her şey yolunda gitmiş ve tüm notlarım 5 gelmişti, takdir belgesi de cabası. Tabii o yıllarda eokul sistemi olmadığı için ( nereden olacaksa) karnedeki notu görmek için karne kağıdını almak gerekiyordu. Nihayet karnemle eve doğru büyük bir sevinçle yürümeye başlamıştım.

Belki de çocukluk kaderimi ki sonra anlayacağım üzerine hayatımı etkileyecek bir olayla karşılaşacağımdan habersizdim. Sokağın başına geldiğimde ambulanslar ve kalabalığı gördüm. Babamı seçebildim o kalabalığın içinden. O da beni görür görmez eve gidiyoruz hadi bakalım diyerek kolumdan tuttu ve yolun ortasında ne olduğunu görmeme müsaade etmedi.

Bahçemize açılan kapıdan içeri girerken karşı evden yükselen feryat sesini işittim. Sorgulamadım ve eve geçtim. Babam ve annem karneme bakıp beni tebrik ettikten sonra bana kaderimin değişeceği o haberi verdiler. O senelerde Avrupa’yı kasıp kavuran ancak ülkemizde sadece salonlara gidildiğinde oynanabilen tüm oyunları içinde saklayan bir şeyden söz ettiler. Adı Atariydi. Nam-ı diğer kara kutu.

Bilen bilir. Birazdan detaylarına da yer vereceğim ancak söz konusu o kötü olaydan dem vurmalıyım.

Maalesef komşumuzun çocuğuna araba çarpmıştı üstelik çocuk bisikletle bakkala giderken…

Sanırım olayı kavradınız. Bisikletli bir çocuğun arabayla çarpışması benim karne hediyemi değiştirmiş, bisiklet hayalleri suya düşmüş ancak bambaşka bir kapıyı aralamıştı. O an için çok da uzak değildim Atarilere, sonuçta gameboy ve tetris oyunlarıyla haşır neşirdim ancak TV ye bağlanan büyük ekranda oynanabilecek oyunların eve geliyor olması üstelik jeton atmaya gerek bile duymadan ve sınırsız bir şekilde beni fazlasıyla heyecanlandırmıştı.

Komşu çocuğu için üzülmeye devam ediyor, bisiklet hayalimin yerle bir olmasına üzülüyor ama bir yandan da beni bekleyen yepyeni bir araç için de tuhaf bir mutluluk hissediyordum. Aslında çocuk kalbimle Atari’nin gelecek olması biraz vicdan yapmama da neden oluyordu…

Neyse ki her şey yoluna girecekti ve ben de 95’in bu sıcak yaz gününde Atarimi oynayacaktım. Babam ve annem öylesine kararlıydı ki bana sadece başımı evet anlamında sallamak kalmıştı.

Bir iki saat sonra babam çarşıdan elinde kocaman bir kutuyla geldiğinde aslında eve gelenin sadece bir hediye olduğunu düşünüyordum oysa ki o an yaşamımı şekillendiren ve beni fantastik maceralara sürükleyen bir şey aldığımı bilmiyordum.

Televizyon ekranı o günlere göre büyüktü. Kablolar ve o sürekli ısınan adaptörü yerli yerine takmamıza rağmen atari oyunları bir türlü ekrana gelmeyince üzüldüğümü anımsıyorum ancak ağabeyim sayesinde sorun çözüldü ve UHF bantlarında yapılan arama sonucunda frekansımızı bulabilmiştik. Atarinin frekansı benim fantastik macera frekansım olacaktı kısa süre sonra.

Kara kutu, içinde saklambaç, araba, uçak gibi fenomen kimi oyunlarıyla ülkemizde yavaş yavaş adını duyurmaya başlıyordu. Büyükşehirlere biraz daha yaygın olsa da taşrada bir evde pek rastlanmıyordu.

O yaz, benim için oyunlarla dolu bir yaz oldu. Tüm oyunları belki de yüzer kez oynadım. Oynadıkça aklımda farklı şekiller beliriyordu. Gerçekle kurmacanın orta yerinde bir evren var mıydı? İnsanlar, bu oyunların içinde yer alabilir miydi?

Derken özel kanallarından yaygınlaşmasıyla TV’lerde Star Wars, Terminatör, İndiana Jones ve Geleceğe Dönüş fırtınaları esmeye başladı. Tüm bunlar da sürekli hayal kuran ve düşlerini yönetmeyi seven bir çocuk için festivalden farksızdı. Tabii çok küçük yaşlardan itibaren okuma alışkanlığı kazanmış olmamın da etkisiyle düşlerimi kağıda dökmeye başlamıştım.

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi