Misafirliğe gidilen dostun evinde, bir bahar akşam üstü, evin balkonlu mutfağında, içeriye hafif hafif bir esinti girerken, hoş muhabbetle içiliyorsa o kahveler, gerçek olabileceğini inandığım bir deyimdir. Kahve dediğimizde ilk başta buram buram kokusu gelir burnumuza. Sonra bir anda gözünüzde dumanı üzerinde tüten bir fincan kahve canlanır. Ardından kulağınıza sevdiklerinizin hoş sesi gelir. Ne güzel değil mi? " Bir fincan kahvenin kırk yıl hatrı vardır" dediğimizde ise, aslında bizlere iyiliğin unutulmaması gerektiğini hatırlatır, bizlere bir kahve ikramının bile iyilik olarak kabul gördüğünü ve asla unutulmaması gerektiğini hatırlatır. Çünkü hatırlanan ve karşılık bulan iyilikler, aynı zamanda güvenilir dostlukların inşasını kurar.. Kahve bağımlısı biri olarak da çok sevdiğim ve bazen kullandığım bir ata sözüdür, bazen işe yarayabilir tavsiye de ederim. iş ki, o anda bunu anlayabilen biri olsun yeter yani ?. Bütün atasözleri ve deyimlerin olduğu gibi, hepimizin içini ısıtan bu sözün de elbette hikayesi var... Okuduğunuzda eminim ki, günümüzde kaybettiğimiz bir çok değerleri bir kez daha anlayacaksınız. Bu keyifli hikayemiz de Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyo arasında geçmektedir...


