Türk Mitolojisi

Çocuklar ve Türk Mitolojisi

Mitoloji çocuklar için ne ifade eder?  Mitolojiler içinde yer alan ögeler, kahramanlar ve olay örgüleri, çocukların dünyalarına ve onların hayal güçlerine oldukça önemli birikimler sunarlar. Ünlü şair Cemal Süreya, küçükken masal dinlememiş çocuklar büyüdüklerinde kedi resmini cetvelle çizerler, demiştir. Masal dinlemenin ve okumanın efsanelerle iç içe olmanın çocuk dünyasına olan katkıları pedagoglar tarafından da kabul görmektedir. Bilim dünyası masalların önemini aslında önceleri kavramıştır. Albert Einstein bir sözünde çocuklarınızın zeki olmalarını istiyorsanız onlara masal okuyun, daha çok zeki olmalarını istiyorsanız daha fazla masal okuyun, demiştir Dolayısıyla mitolojinin, mitik ögelerin efsane ve masalların onların sadece hayal güçlerini beslemekle kalmayıp ayrıca hayata bakış açısı sunmaları bakımından da önemli olduğunu ifade edebiliriz. Mitoloji, insanların bir boy aynası ve çocukların gelişim çağında karşılaşabileceği sorunlara karşı çözüm önerileri de sunan önemli bir disiplindir.

Bir masalı düşünelim. Örneğin masalın içinde yer alan kahramanın yaşadığı olumsuz bir durum sonucunda nasıl mücadele ettiği, düşmanlarını nasıl alt ettiği ve çözümü nasıl bulduğu çocuklara gerçek hayatta karşı karşıya gelebilecekleri problemlerle ve kişilerle nasıl baş edebileceklerini fısıldamaktadır. Türk mitolojisinde yer alan anlatılar destansı kimi hikâyelerde çocuklara sorun çözme becerisini karşılamaktadır.

Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz'un kahramanlığı ve cesareti, sorunlar karşısında bulduğu pratik yöntemler oldukça önemlidir. Ergenekon Destanı'nda da Türklerin bağımsızlıklarından yoksun yaşamalarına rağmen yine de kendi ellerine aldıkları hayata sımsıkı tutunup bir araya geldiklerini ve yeniden hürriyet aşkıyla Ergenekon Vadisi'nden çıkabilmeleri anlatılmaktadır. Burada özgürlüğün ne demek olduğunu gören çocuklar, kendi hayatlarına ve yaşam felsefelerine bu mitolojik hikayeden çok ama çok fazlasını alabilirler.

Çocuklar ejderhaların var olduğunu zaten bilirler, masallar ve efsaneler onlara ejderhaların nasıl yok edilebileceğini öğretirler. Dolayısıyla günlük hayatımızda da bizleri özgürlüklerimizden yoksun bırakmak isteyen her şeye menfaat gözüyle bakan ve doğala, öze dönüşü engellemeye çalışan kişilerin de hayatımızda birer ejderha olabileceği gerçeğini göz ardı etmememiz gerekmektedir.

 

 

Türk mitolojisinde yer bulan Arçura, Gulyabani ve Tepegöz gibi olumsuz karakterler, çocukların belleklerine şunu fısıldarlar. Hayatta her zaman iyiler yoktur ve kötüler de büyük bir mücadele içerisindedir. Kötüler bir araya gelip birlik ve beraberlik oluşturabilirler, kötüler doğanın en güzel yerinde bile bulunabilirler, aynı ormanın içinde yaşayan Arçura gibi.

Günlük hayatımızda da insanlar her an yön değiştirebilir ve sizi kandırabilirler aynı Tepegöz gibi. Dede Korkut hikâyelerinde oldukça sevimli bir çocuk olarak dünyaya gelen Tepegöz’ün büyüdükçe nasıl vahşileştiğini, insan yiyebilecek kadar gaddar bir varlığa dönüştüğünü gören çocuk aslında şunun farkına varacaktır. Her insanın içinde olumsuz bir taraf vardır ve bu olumsuz taraf beslendikçe o kişi büyüdüğünde tamamen kötü bir varlığa dönüşecektir. Ayrıca burada empati kurmamızı sağlayan noktalarda bulunmaktadır. Çünkü okunan mitolojik metinlerin içinde varlıklarla çocuk özdeşleşebilir. Kendini o varlığın yerine kolaylıkla koyabilir. Örneğin kendini Boğaç Han'ın yerine koyan birisi, boğa ile nasıl mücadele edilebileceğini o an diğer çocukların üzerine gelmekte olan bu varlığa karşı gelip gelemeyeceğini sorgulayabilir. Tehlike karşısında nasıl önlemler alınması gerektiğini düşünen mitolojik karakterler de çocuklara günlük hayatta neler yapıp yapmamaları gerektiğini öğretebilir.

Dünya eğitim sisteminde Yunan, Mısır ve İskandinav mitolojisinin ne kadar büyük önem arz ettiğini hepimiz biliyoruz. Batı kültürü, Yunan felsefesi ve mitoloji mitolojisi üzerine kendisini konumlandırmaktadır fakat ülkemizde Türk mitolojisinin henüz yeterince eğitim sisteminde yer almıyor olması bizim için çok büyük bir eksikliktir.

 

 

Bu nedenle büyük bir ivedilikle Türk mitolojisine ait karakterlerin, olayların, destanların ve anlatıların okul öncesi çocuklara kadar öz, yalın hâlleriyle aktarılarak kitaplaştırılması, animasyon filmlere uyarlanması, çizgi filmlerinin çekilmesi ve bilgisayar oyunu formatında yine gençlere sunulması gerekmektedir. Tulpar’dan daha çok Pegasus’a binip kanatlanan Ülgen’den, Umay’dan çok Zeus'un gölgesinde konaklayan bir çocuğun hayal dünyasını bu şekilde örüyor olması bizler için olumsuz bir durumdur. Bu sebeple bir an önce Türk mitolojisine gereken değeri verelim ve doğala dönüş için en büyük seferberliği başlatalım.

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi