Gıda tağşişi, gıdaların kalitesini düşürmek veya maliyetini azaltmak amacıyla, içeriklerine uygun olmayan maddeler eklenmesi ya da gıdanın asıl niteliğini değiştirecek şekilde müdahalelerde bulunulmasıdır. Bu durum, halk sağlığını tehlikeye sokan, tüketiciyi aldatıcı ve haksız kazanç elde etme amacı güden bir uygulamadır. Örneğin, tereyağına bitkisel yağ eklemek, kıymanın içine farklı et türleri karıştırmak ya da balın içine şeker katmak gibi yöntemler, tağşişe örnek olarak verilebilir.
Türkiye’de Gıda Tağşişinin Yaygınlığı
Türkiye’de gıda tağşişi, gıda denetimlerinin yetersizliği, cezaların caydırıcılığının düşük olması ve ekonomik kaygılar gibi faktörler nedeniyle maalesef yaygın bir problem haline gelmiştir. Gıda üreticileri, daha fazla kar elde etmek için ucuz ve kalitesiz ürünler kullanmakta, bu da halk sağlığını doğrudan tehdit etmektedir. Ayrıca, tüketici bilincinin düşük olması ve tağşiş yapılan ürünlerin piyasada yaygın olarak bulunması da sorunun derinleşmesine neden olmaktadır.
Gıda Tağşişi Altında Yatan Ahlaki Sorun
Gıda tağşişinin yaygınlaşmasının ardında yatan temel ahlaki sorun, dürüstlük ve insana saygı ilkelerinin zedelenmesidir. Tağşiş yapan üreticiler, kısa vadeli kar hırsıyla hareket ederken, tüketicilerin güvenini ve sağlığını göz ardı etmektedir. Bu davranış, sadece bireysel bir etik sorun değil, aynı zamanda toplumun genel ahlaki yapısında da ciddi bir erozyona işaret eder.
Ekonomik sıkıntılar ve rekabet baskısı, bazı üreticileri bu tür etik dışı yöntemlere yönlendirebilir. Ancak bu, haksız kazanç sağlama ve topluma zarar verme gibi sonuçları meşrulaştıramaz. Ahlaki sorunun kökeninde, kazancı her şeyin önüne koyan bir zihniyet yatmaktadır. İnsanın ve doğanın korunması, kaliteli ve dürüst ticaretin teşvik edilmesi, bu sorunun çözümünde önemli bir yer tutar.
Ahilik ve Esnaflık Ahlakı
Türk kültüründe "esnaf ahlakı" ve toplumsal dayanışmanın temel taşı olarak bilinen Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da gelişmiş bir esnaf ve ticaret örgütlenmesidir. Ahilik, iş hayatında dürüstlüğü, karşılıklı güveni, kardeşliği ve yardımlaşmayı ön planda tutan bir sistemdir. Ahilik teşkilatı, yalnızca ticaret yapmayı değil, aynı zamanda esnafların ahlakını geliştirmeyi de amaçlamıştır. Ahiler, sadece mesleklerinde başarılı olmayı değil, aynı zamanda toplumun değerlerine ve insana hizmet etmeyi ilke edinmiştir.
Ahilik geleneğine göre esnaf, kazanç elde etmek amacıyla dahi olsa hiçbir zaman müşterisini aldatmamalı, malının kalitesini düşürmemeli ve müşterisine saygılı olmalıdır. Ahilikteki en önemli prensiplerden biri "eline, beline, diline sahip ol" düsturudur. Bu ilke, ahlaki anlamda kişinin hem mesleki faaliyetlerinde hem de günlük yaşamında dürüst ve güvenilir olması gerektiğini vurgular.
Gıda Tağşişi Karşısında Ahilik Geleneğinin Önemi
Bugün yaşanan gıda tağşişi vakaları, Ahilik gibi köklü bir esnaf kültürünün zayıfladığını ve ticarette ahlaki değerlerin geriye atıldığını göstermektedir. Ahilik geleneğinde dürüstlük ve güven esas alınırken, günümüzde bazı esnaflar ve üreticiler kısa vadeli kazançlar için bu değerlere sırt çevirmektedir. Ahilik geleneğinin canlandırılması ve günümüz esnaflarına yeniden hatırlatılması, gıda tağşişi gibi toplumu tehdit eden uygulamaların önüne geçilmesinde etkili olabilir.
Ahilik sistemindeki "Pabucu dama atılmak" deyimi, esnafların toplum önünde itibar kaybetmesini ifade eden bir kavramdır. Eğer bir esnaf, müşteriyi aldattığında veya kalitesiz mal sattığında, ayakkabısı (pabucu) dükkânının damına atılırdı. Bu, o esnafın artık güvenilir olmadığını ve toplum içinde itibarsızlaştırıldığını simgelerdi. Bugün de gıda üreticilerinin ve satıcılarının, itibarlarını koruyabilmeleri için benzer bir toplumsal bilinç ve baskı oluşturulmalıdır.
Toplumun Bilinçlendirilmesi
Gıda tağşişine karşı mücadelede toplumun bilinçlendirilmesi büyük önem taşır. Tüketicilerin aldıkları ürünlerin kalitesini sorgulaması, etiketleri dikkatlice okuması ve güvenilir markaları tercih etmesi gerekmektedir. Aynı zamanda, gıda denetimlerinin sıkılaştırılması, cezaların caydırıcı hale getirilmesi ve üreticilerin daha sorumlu davranmaya teşvik edilmesi elzemdir.
Ahilik kültüründe olduğu gibi, ticarette ahlaki değerlerin ön planda tutulduğu bir toplum yaratmak, uzun vadede hem üretici hem de tüketici için daha sağlıklı ve güvenli bir ortam oluşturacaktır. Gıda güvenliği ve kalite standardı, sadece bir sağlık meselesi değil, aynı zamanda bir ahlaki sorumluluktur. Bu nedenle, ticarette dürüstlüğün, şeffaflığın ve insana saygının yeniden yerleşmesi, toplumun refahı için büyük önem taşır.
Sonuç
Gıda tağşişi, Türkiye’de giderek artan bir problem olsa da, Ahilik gibi derin köklere sahip olan bir esnaf kültürü yeniden hatırlandığında, dürüstlük ve güvenin yeniden inşa edilmesi mümkündür. Ekonomik kaygılar, etik değerlerin önüne geçtiğinde toplumun genel sağlığı ve güvenliği tehlikeye girer. Ahilik geleneği, bu anlamda bizlere sağlam bir ahlaki temel sunmaktadır. Bu temel üzerinde yükselen bir ticaret anlayışı, hem üreticilerin hem de tüketicilerin güvenini kazanacak, gıda güvenliğini sağlamak adına önemli bir adım olacaktır.
Yazar: Mehnmet Canlar / 13.10.2024