Türk mitolojisi dünya mitolojileri arasında zengin ve oldukça fazla fantastik karaktere sahip bir mitolojidir. Türk mitolojisi, yaratılış, kıyamet gibi mitleri içine almasının yanı sıra kapsadığı fantastik karakterler bakımından da ilgi çekicidir.
Umay, Erlik, Ülgen gibi kimi karakterlere ek olarak kayın ağacı, bozkurt gibi fantastik özelliklere sahiptir. Fantastik karakterlerin çokluğu, o mitin doğduğu kültürün zenginliği hakkında da bize fikir verir. Türk milleti de birçok savaş, göç, doğal afet gibi önemli olay yaşadığı için dünyaya yönelik algıları ve kavrayış şekilleri oldukça çeşitli ve zengindir.
Bu karakterler içinde Umay’ın ayrı bir yeri vardır. Çünkü Umay, diğer karakterlerden cinsiyet yönünden ayrılmaktadır. Bir ruh, iye, melek ya da tanrıça olarak da ifade edilebilen Umay, kadının hamilelik döneminde, doğum sırasında ve doğumdan sonra çocuğun büyüyünceye kadarki geçen sürede kadını ve çocuğunu kötü iyelerin her türlü kötülüklerinden koruyup gözettiğine, himaye ettiğine inanılan bir iyedir.
Umay adı oldukça eski zamanlardan bu yana kullanılagelmiştir. Örneğin ve Orhun Abidelerinde ve Divanü Lügati’t-Türk’te geçmektedir.
Orta Asya’da ise “May-Ene, Payana, Bay-Ene, Umay Ene, Ayıısıt” gibi çeşitli adlarla anılmaktadır. Günümüzde Anadolu’da “eş” veya “son” adları altında varlığını çeşitli pratiklerle bunlara bağlı olarak varlığını sürdürmektedir.
Umay’ın betimlemesi ise genellikle ak-sarı saçlı, ak-sarı simalı, ak giyimli olarak ifade edilmiştir. Erkek çocuklarda ok ve yay, kız çocuklarında ise beyaz bir bez parçası, boncuk ya da ipek bezlerle temsil edilmektedir.
Umay Ana ile ilgili inanmalara baktığımızda, Al Karısı’na karşı uygulanan yöntemlerle ilişki içerisinde olduğumuzu görebiliriz. Örneğin sizler de bir kendi yaşantınıza ve deneyimlerinize dönüp bakın. Bir anneyseniz çocuğunuzun ilk günlerinde yaptıklarınızı hayal edin. Beşiğinin başına koyduğunuz ayna, kırmızı bir kurdela ya da bez parçası, yastığın altına konulan bir makas… Bunlardan en az birini yapmışsınızdır. Hiçbiri bile olmasa bir nazarlık mutlaka bebeğe ya da anneye takılır. Kırk çıkması, kırk banyosu da bu bağlamda düşünülebilir.
Yukarıda saydığımız tüm bu pratikler, deneyimler aslında Umay Ana inanmalarıyla da ilişkilidir. Çünkü Umay Ana sayesinde kötü ruhlardan korunulmaktadır.
Umay ayrıca ateş ve ocak kültleriyle de ilişkilendirilmektedir. Türklerde ateş/yelidir, bu iye dişil olarak düşünülmekte ve Od Ana olarak adlandırılmaktadır. Umay da Od Ana gibi sudan korkmaktadır.
Umay Ana, bazı kavimlerin ateş dualarında da ateş ruhu olarak belirtilmektedir. Örneğin bir duada şunlar söylenmiştir: “Kamın ateşe Umay Ana diyerek müracaat ettiğini ve Umay Ana’dan bereket, çocukların ve yaşlıların yaşamına hamilik etmesi için dua ettiğini” belirtmektedir.
Umay, aynı zamanda aile ocağının da koruyucusu olarak bilinmektedir. A. İnan’ın belirttiğine göre Yakutlar , “Ayısıt” dedikleri ve doğum hamisi olarak nitelendirdikleri Umay için ateşe yağ dökmekte ve dua etmektedirler.
Altay Türklerinde ise doğum, bolluk ve bereketle ilgili olarak ateşe yönelik yapılan uygulamalar hep Umay Ana inancı ile ilgilidir ve Umay’ın özellikleriyle paralellik göstermektedir.
Ateş ve Umay arasındaki ortaklıklar daha da arttırılabilir. Umay’ın da tıpkı “Od Ana” gibi sarı ya da kızıl renkte giymiş genç bir kız gibi betimlenmektedir. Bunlar da Türkler arasında bu iki varlığın aynı varlık olarak kabul edilmesine yol açmıştır.