Kişiliğin kalitesi derken bahsetmek istediğim şey insanları küçük düşürücü bir şey değil. Lütfen bunu yanlış anlamayın. Ancak ister istemez insandan insana farklılık gösteren bir konu bu ve ilişkilerimizin yarısından çoğu da bu olguya bağlı olarak gelişiyor ve ya son buluyor. Çevremiz bu durumda bize en çok etki eden şeydir. Çevremizdeki insanlar düşünce yapısı, eğitim seviyesi, konuşma becerisi gibi özellikleri iyi gelişmiş insanlardan oluşuyorsa biz de kendimizi bu konuda geliştirme isteği duyarız ve eksik yönlerimizi tamamlamak için çaba gösteririz.
Bu özelliklerimiz kişilik gelişimimizi etkiler ve bu özelliklere sahip olan kişiliğimiz de ilişkilerimizi etkiler. Bunlar birbirini takip eden bir zincir gibidir. Kendimizden pay biçelim. Hangimiz yersiz konuşan, kelime dağarcığı dar, cümle kurmakta zorlanan, ve ya olduğu ortamda gerektiği zaman değil de her zaman konuşan bir arkadaşımız olsun isteriz. Bu kişilikte birisi değilsek, bu kişilikte bir insanla arkadaşlık kurmamız imkansızdır. Eğer böyle bir arkadaşlık kurarsak bizim de kişiliğimiz bu doğrultuda ilerler ve kendi kişiliğimizden ödün vermiş oluruz.
Tabi ki her insan kutsaldır ve insan kabul görmeyi bekler ancak bu her ortamda herkes için aynı oranda değildir. Biz kendimizi o kadar iyi geliştirmeliyiz ki bu ortamlar bizi değil biz bu ortamları belirliyor olabilelim. Bunu başarmanın birinci yolu çok okumak, bir diğer yolu da çok araştırmaktır. Çok okumak ve araştırmak bizim konuşmamızı, yorum yeteneğimizi, karşı tarafa karşı tavırlarımızı ve davranışlarımızı etkileyecek bu da bize olumlu dönüş sağlayacaktır.
Unutmayın ki ne kadar çabalarsak o kadar yol kat ederiz. Çabalamak da, çabalamaya değer konuları belirlemek de bizim kişiliğimizin bir ürünüdür ve sonuna kadar bu yolda ilerleyelim. Kaliteli bir kişiliğe sahip olalım, kaliteli ilişkiler kuralım ve kaliteli bir hayat sürelim. Bu hepimizin hakkıdır ama bu hakkı sadece çok çalışanlar hak edecektir. Çok çalışalım ve hak edelim.