Doğadaki Eczane

Koronaya Karşı Kuarsetin Deneyimimiz

Kardeşimin kendisi alerjik astım hastası, bu yüzden ilk dört gün çok buyük sıkıntılar , öksürük atakları geçirdi. Yüksek ateş ile beraber seyreden vücutta şiddetli bir kırıklık halini de rapor ettiler bana. Bu gibi durumlarda vücudun savunma sisteminin güçlü olması hanenize artı puan olarak yazılır, ama şunu da unutmamak lazım sitokinin fırtınası ile aşırı reaksiyona giren immün sistem bu sefer fayda yerine zarar verebilir. Yani aynı immün sistem (savunma sistemi) bu sefer sizin düşmanınız olabiliyor bu durumda. Vücutta bir anda her mahalle ve sokakta askeri tanklar beliriyor ve 15 Temmuz hain darbe planında olduğu gibi bizi koruması gereken asker bu sefer bize kurşun sıkıyor. Kısaca özetlemek gerekirse sitokinin fırtınası hemen hemen böyle bir şey. Bu arada daha önce de bahsettiğim gibi ben uzun yıllar sağlık sektöründe çalışmış eski bir tıbbi laborant'ım, kıymetli doktorlarımızın bana yönlendirdiği tüm hastaların teşhis ve tedavide en önemli faktörü olan analizleri yapan kişi benim. Uzun yıllar boyunca en sevdiğim şey doktor arkadaşlar ile bu tahlil sonuçları üzerine uzun akademik konuşmalar yapmaktı. Yani sistemin nasıl çalıştığını bilirseniz, acil durumlarda nasıl müdahale edeceğinizi de bilirsiniz. İşte tüm bunların sonucunda vücutta oluşan bu sitokinin fırtınasının nasıl tatlı bir meltem'e dönüştürebilirim diye araştırma yaptığımda, önüme kuarsetin ve boswellia isimli iki molekül öne çıktı. Kuersetin, birçok meyveye, çiçeğe ve sebzelere renklerini veren flavonoidler adı verilen bir bitki pigmenti grubuna aittir. Kuersetin gibi flavonoidler antioksidanlardır. Hücre zarlarına zarar veren, DNA’yı kurcalayan ve hatta hücre ölümüne neden olan serbest radikaller olarak bilinen vücuttaki parçacıkları temizlerler. Antioksidanlar serbest radikalleri etkisiz hale getirebilir. Peki bu kuarsetin gibi antioksidanlar sitokinin fırtınalarını dindirebilir mi ? Bilimsel çalışmalara göre bu sorunun cevabı evet. Çünkü sitokin fırtınası bir yangı yani enflamasyon durumu. Antioksidanlar ise aynı zamanda güçlü birer antienflamatuvar. Birçok bilimsel çalışmada, doğal antioksidanların vücutta enflamasyona yol açan sitokinleri yani iltihabı azalttığı gösterilmiştir. 2003 yılında Almanya’da Otto Von Guericke Üniversitesi’nde yapılan bilimsel çalışmada, antioksidan bileşenlerinin, insan hücrelerinde enflamasyona yol açan sitokinlerin üretimini baskılarken, bağışıklık hücrelerinin artmasını sağladığı gösterilmiştir. Yukarıda yazdıklarımı cebime kattım, kız kardeşime destek paketi hazırlar iken kuarsetin bulacaktım ilkin. Sonra bu kuarsetinin hücre içi geçişini kolaylaştıran ve bağışıklık sistemimizi de güçlendiren C vitaminini de ekledim. D vitamini koronavirüs tedavisinde bağışıklık sisteminde oyun kurucu ve ayarlayıcı olarak görev yapar. Yani ne baskılar nede arttırır, olması gerken optimum değerlere getirir tabloyu. O yüzden D vitaminini de sepete attım. Çinko zaten ilk pandemi çıktığında kullanmaya başladığım bir takviye edicidir, mRNA virüslerinin çoğalmasını önleyen bir görevi olduğu ile ilgili sayfalarca makale okumuştum, hatta bunu sosyal medya sayfamda günlerce paylaştım, Çinkoyu da sepetimize ekledim. Ardından hem bağışıklık sistemini güçlendiren, hem nefes açan hem de antiviral bir etkiye sahip olan çörekotu yağınıda unutmadım tabii ki. Koronavirüs tedavisinde kan sulandırıcı kullanmanın önemini bilmeyen yoktur herhalde, doğal bir kan sulandırıcı olan ve başkaca diğer faydaları da yanında getiren  zencefili de eklememek olmazdı sepetime. Son olarak eğer akciğerde bir ödem olursa ödemi atacak ve oradaki yangıyı dindirecek Akgünlük yani Boswelia ektratı. Tüm bunları temin etmek ve hemen destek tedavisine başlamak için eczanenin yolunu tuttum. Listeyi daha önceden de tanıdığım eczacı arkadaşa verdim. Tüm bu istediklerimi bana hazırlar mısın dedim. Listem özeltle şu şekilde idi,
  • Kuarsetin
  • D vitamini
  • C vitamini
  • Çinko (Zn)
  • Boswellia (Akgünlük ekstratı)
  • Zencefil ekstratı
  • Çörekotu yağı
Eczacı arkadaş eline listeyi aldı inceledi, indirdi kaldırdı; "Abi hepsini bu şekilde ayrı ayrı almana gerek yok, bu yazdıklarının çoğunu sıvı şurup formunda zaten yapmışlar" dedi. -Valla benim için harika olur çünkü hepsini ayrı ayrı kullandırmak fazlası ile zor olur benim için dedim. Bana QUARD4 isimli bir şişe şurup verdi, içindekiler kısmına baktığımda zencefil ve boswellia hariç hepsinin var olduğunu gördüm. Böyle bir ürünün hepsinin tek pakette özellikle sıvı formda olması gerçekten harika olmuştu. Neden sıvı formda olması diyorum, çünkü içinde bulunan çinko'nun ağız ve gırtlak kanalından temas ederek geçmesi, oradaki virüslerinde üremesini durdurucu önemli bir faktördür. Ayrıca hepsine ayrı ayrı para versem çok çok daha fazla tutacaktı bu şekilde kesinlikle çok daha hesaplı oldu. Hemen Boswellia ve Zencefil ekstratlarını da temin edip kızkardeşim ve ailesine ulaştırdım.  Ben her birinin ölçüsünü , dozunu hepsine özel ayarladım ve sabah, öğlen, akşam hemen kullandırmaya başladım.  Kullanım dozlarını buraya yazmıyorum, neden ?  çünkü bir eczacı yada bilirkişi gözetiminde onların size tavsiye ettiği doz ile başlamanız en doğrusudur. Zaten hasta olmayan bir kişinin ne kadar kullanacağı bilgisi kutu üzerinde yazmaktadır. Ama hastalıkta bu dozlar hastalığın seyrine göre arttırılabilmektedir. Kullanmaya başladıktan bir gün sonra kızkardeşimin şiddetli öksürük atakları ve nefes darlığı bir anda kesilmiş yerini kesik kesik öksürüklere bırakmıştı. İkinci gün kesik kesik öksürükler hala devam etsede konuşmada ve vücut direncinde artış olduğunu bana bildirdi, üçüncü günde boğaz da çok seyrek kaşıntı ve hafif öksürükler olduğunu onun dışında kendini gayet iyi hissettiğini bildirdi bana. Şunu belirtmemde fayda var, ben tüm bu ilaçları hastalıklarının ve karantinanın 4. gününde anca yetiştirebildim, o 4 gün içinde şiddetli yüksek ateş, titreme, etin kemikten ayrılması gibi bir ağrı, şiddetli öksürük ve nefes darlığı ile seyrediyordu. Tam bu aşamada yukarıdaki reçete tedavilerine harika bir destek oldu. Tüm bunları bir araya toparlarken çok derin bir araştırma ve bilen kişiler ile karşılıklı bilgi alışverişinde bulundum. Umarım bunları hastalık aşamasında kullanmak zorunda kalmazsınız. En iyisi bu gibi takviye edici gıdaları hastalık sizi bulmadan önce, makul bir oranda size tavsiye edildiği şekli ile kullanmanız. Unutmayın takviye edici gıdalar asla ilaç değildir ve ilaçların yerini tutmazlar, adı üstünde sizi düşmek üzere iken desteklerler, yada zaten yerinde olan sağlığınızı daha da güçlendirirler. Hepinize sağlıklı günler diliyorum.  

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi