Yıllardır vücudumuzun sadece beyin ve kalp ile yönetildiğini düşündük ama beyin kadar güçlü ve hayatımızı yönlendiren bir diğer organımızda bağırsağımız ve içerisindeki bakteriler. Sindirim sistemimizde 500’den fazla bakteri bulunuyor, bunların birçoğu doğum esnasında kazanılır ve ömür boyu sabit kalır. Normal doğumda bebeğimiz doğum kanalından geçerken trilyonlarca yararlı bakteri ile karşılaşır ve bazılarını vücuduna alır. Doğum esnasında alınan bakteriler ömür boyu bir daha karşılaşamayacağımız probiyotik bakterilerdir. Sezaryen doğumda ise bebekler probiyotik floraya rastlamadığı için ilk bağırsak floraları ya anne karnının üzerinde ki ya da bebeğe temas eden çevreden bulaşan mikroorganizmalardır. Yapılan araştırmalara göre kesin olmamakla birlikte normal ve sezaryen doğumla dünyaya gelen bebeklerdeki bu farklılık sonraki süreçte sezaryenle dünyaya gelen bebeğin yüksek oranda alerji ve astım görülmesinin ardındaki neden olarak şüpheleniliyor. Vücudumuzun hastalıklara karşı doğal zırhı olan probiyotik ve prebiyotikler antibiyotik kullanımında maalesef azalırlar ve bağırsak problemleri yaşamaya başlarız. Özellikle bu dönemlerde vücudumuza kaybettiği bakterileri tekrar kazandırarak uzun süre sağlıklı bir hayat yaşayabiliriz. Probiyotik yıllarca vücut içerisindeki bir bakteri olarak ele alındığından çok ciddiye alınmadı. 1903 yılında Fagosit teorisiyle Nobel ödülü alan Rus biyolog Elie Metchinikoff günlük diyetlerinde lactobasillus içeren yoğurt yiyen Bulgaristan ve Kafkasya’da yaşayan insanların uzun ömürlü olduklarını saptamıştır. Asit yapan mikroorganizmaların bağırsaktaki hastalık yapan mikroorganizmaları nötralize ettiğini araştırmaları sonucunda bulan Metchinikoff, probiyotikten zengin gıdaların fazla tüketilmesi nedeniyle Bulgarların daha uzun ömürlü olduğunu sonucuna varmıştır. Probiyotik ve prebiyotikler vücudumuzda birlikte hareket ederek, sindirim sistemimizin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur ve immün fonkiyonları güçlendirirerek sağlıklı bir yaşamın yapı taşlarını oluşturur. Depresyon ve mutsuzluğunda probiyetiklerle alakalı olduğunu savunan birçok bilim insanımız var. Birde yemek borusundan başlayıp anüste biten ‘’ Enterik Sinir Sistemi” var. Ki buda bağırsakların merkez sinir sistemiyle ilişkisini sağlar. Enterik sinir sistemi, aynı beyin gibi davranışlarımız ve ruhsal dengemiz üzerinde etkisi bulunan, ikinci beyin olarak kabul edilen bir sistemdir. Bağımsız olarak yada vagus siniriyle beynimize sinyaller gönderir ve davranışlarımız üzerinde etkisi olur. Ayrıca Mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin yüzde 90'ı sindirim sisteminde bulunmaktadır o yüzden bağırsaklarımıza özen gösterelim ve probiyotikli gıdalara daha çok önem verelim. Peki doğal probiyotiği hangi gıdalarla alırız? Tabi ki ilk sırada doğal ev yoğurdu yer alıyor ayrıca evde yoğurt mayalarken mayanın içerisine probiyotik ekleyebilirsiniz yoğurdunuz daha besleyici olacaktır. Kefir: Güçlü bir probiyotik kaynağıdır. İnek, koyun, keçi sütüne kefir taneleri eklenerek yapılır. Kemikleri güçlendirir, sindirime yardımcı olur, enfeksiyonlara karşı korur. Kolesterol, kanser, diyabet, bağışıklık üzerinde olumlu etkisi vardır. Tümör oluşumunu engellediği, varolanın ilerlemesini yavaşlattığı düşünülmektedir. Ayrıca; Peynir , boza, şalgam suyu ve sirkeyle yapılmayan turşularda da bol miktarda probiyotik vardır. Probiyotiklerden daha fazla faydalanabilmek için daha fazla prebiyotik besin tüketmek gerekiyor. Ancak bu şekilde bağırsaklarımızdaki bakteriler yeteri hızda çoğalabilirler. Probiyotik olmadan prebiyotik olmaz, prebiyotik olmadan da probiyotik görevini yerine getiremez. Her ikisinin düzenli alınması bağışıklık sistemimizi koruma açısından son derece önemlidir. Bugün için bilinen prebiyotikler besin lifleridir. Ama bazı besin liflerinin prebiyotik etkisi yoktur. Prebiyotik özelliği olan gıdalar ; Sebzeler: Pırasa, yer elması, bamya, enginar, kereviz, domates, soğan, sarımsak, hindiba, kuşkonmaz, hardal bitkisi Kurubaklagiller: Fasulye, mercimek, bezelye, nohut Tam tahıllar: Tam buğday, yulaf, kara buğday, arpa, kepekli pirinç Yağlı tohumlar: Ceviz, badem, fındık, ketentohumu Meyveler: Zeytin, muz, üzüm, çilek, elma
Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?
Çok Doğal
0
Faydalandım
0
Deneyeceğim
0
Öğretici
0
Hadi Canım
0
Beğenmedim
0