1990’lı yılların ortalarında başlayan bilgisayar oyun furyası bir bakıma Türk gençliğinin mitolojiyle tanışması olarak yorumlanabilir. O dönemde ilk kez karşılaşılan mitolojik figürler ve isimler, gençlik tarafından ilgiyle karşılandı.
2000’li yıllarda FRP oyunlarının ve blog sitelerinin de yaygınlaşmasıyla beraber birçok özgün oluşum da beraberinde geldi.
Batı ve Amerikan sinema sektörünün keşfettiği bu gizli alan, kısa zamanda ülkemizde de talep edilmeye başlandı. Yabancı kültürlerdeki mitolojik figürlerle tanıştıkça şu soru akıllara gelmeye başladı: Peki bizim mitolojik figürlerimiz ve fantastik kurgularımız yok mu?
İşte bu soruya verilen cevaplar, araştırmalar neticesinde edebiyat sahasında da çok önemli adımlar atıldı. Barış Müstecaplıoğlu’nun Perg Efsaneleri, Şamanlar Diyarı adlı kitapları bir dönemin en çok okunan kitapları arasında yer aldı.
Popüler edebiyatçıların da ilgisiyle karşılaşan Türk fantazyası Buket Uzuner’in Hava, Su, Toprak- Defne Kaman’ın Maceraları kitabına da ilham kaynağı oldu. Okur kitlesi belki de ilk kez bu seri sayesinde Umay Ana ile tanıştı.
Kısa süre sonra peki yetişkinler Türk fantastik kurgularını çok severken çocuklarımız neden sevmesinler soru etrafında kafa yoran yazarlar çocuklar için fantastik eserler yazmaya başladılar.
Yeşim Taşı Efsanesi serisiyle ilk defe Türk mitolojisi, çocuk edebiyatına dahil oldu. Bu alanda ilk kez yazılan eser, beraberinde birçok kitaba ve yazara da ilham verdi.
Yeşim Taşı Efsanesi serisinin ilk kitabı Karanlık Dünya’ya Yolculuk ve devamında çıkan Gizemli Kitap isimli eserler Kayıp Rıhtım Ödüllerine layık görülerek 2021 ve 2022 yıllarında üst üste “En İyi Yerli Fantastik Kitap” kategorisinde birinci oldu.
Serinin ardıllarıyla beraber Türk çocuk edebiyatı da Türk mitolojisinin enginliğiyle kavuştu. Artık çocuk edebiyatının fantazyayla yoğrulması gerektiğine dair güçlü bir inanç hakim. Aslı Der, Buket Uzuner, Ahmet Ümit, Elif Şafak, Barış Müstecaplıoğlu, Orkun Uşar. Çağlayan Yılmaz, Bilgi Adalı gibi önemli edebiyatçıların kalemlerinde mitoloji adına birçok önemli ögeye de şahitlik eder olduk.
Çağlayan Yılmaz’ın Börü serisinin kullandığı sinematik dil ve okurları tarafından çok beğenilen üslubu ise son dönemde Börü serisinin en çok okunan kitaplar arasına girmesini sağladı.
Buradaki en büyük arzumuz bu türden eserlerin sayısının giderek artması ve okurlarla buluşması. Bunun da ötesinde sinema/dizilere uyarlanarak Türk fantastik edebiyatının beyaz perdeye de uyarlanmasının sağlanmasıdır.