Hayal gücü; çocuğun kendisini en özgür hissettiği duygulara verilen addır. Bir çocuk ne kadar çok hayal kurarsa, o kadar çok zihinsel ve bilişsel gelişimi desteklenir. Çünkü hayalle yaşayan çocuk, hayalleri için beynini sürekli kullanır.
Küçük çocukların genellikle en büyük hayalleri oyuncaklardır. Ebeveynlerin yaptıkları en büyük hata ise, çocukların hayallerini yaşamalarına izin vermeden, istedikleri her oyuncağı almalarıdır. Bu durumda ebeveynler en iyi ebeveyn olmaktan çıkarlar, çocukların hayallerini engelleyen ebeveyn olarak anılırlar. Çocuklarınızın hayallerini yaşamalarına izin vermelisiniz, hayal güçlerini kullanmaları için her oyuncağının olmasına müsaade etmemelisiniz. Bu konuda kendinize sınır koymalı, çocuğunuzu ise serbest bırakmalısınız.
Çocuğunuzun hayal gücünü nasıl geliştirebilirsiniz?
Kafanızı bu konuda çok yormanıza gerek yok. Çünkü çocukların hayal güçleri sınırsız olduğu için, sadece düşünebilmesi ve oyun oynayabilmesi için gerekli ortam veya ortamları hazır ederek işe koyulabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuzun ilgi alanına yönelik bir kitap alabilir, onunla beraber okuyabilirsiniz. Çünkü çocuklar en çok kitap okurken veya okunurken düşünmeye başlarlar. Çocuk düşünmeye başladıkça, hayal gücünü harekete geçirir ve o Dünya'dan çıkmak istemez. Bir başka örnek ise, çocuğuzu parka veya oyun olanına götürdüğünüz zaman, siz sadece sosyalleşmesini sağladığınızı düşünürsünüz. Lakin çocuğunuzun beyni, oyunlarla zihinsel gelişimi desteklemek ile kalmaz, çocuğunuzun kendi oyununu, doğada gördüğü nesneleri, oyuncakların şekilleri ve amacına yönelik olmayan davranışları sergilemeye başlar. İşte bu durum, çocuğunuzun bakış açısının sizin bakış açınızdan ne kadar farklı olduğunu size deneyimleme fırsatı sunar. O nedenle çocuğunuzu mümkün mertebe oyunla ve oyuncaklarla hatta doğa ile buluşturmalısınız.
Hayal gücü sınırsız demiştik. Çocuğunuzun hayal gücünü sınırlandırmamalı ve çocuğunuzun zihnini serbest bırakmalısınız. Çocuğunuzun bir birey olduğunu unutmamalısınız. O nedenle onun düşünce ve fikirlerine saygı duyduğunuzu belirtmelisiniz. Örneğin; çocuğunuzun kendi hayatına dair kararlar verebilmesini sağlamalısınız. Alacağınız bir tabağın veya bardağın rengini çocuğunuza sorabilirsiniz. Bu tercihler size önemsiz gibi görünüp sıradan bir olay yaşıyormuşsunuz hissi verebilir ki doğaldır. Fakat çocuk açısından düşünecek olursak eğer, kontrol duygusunu elde ettikleri için kendilerine daha çok güvenecekler ve özgüven sahibi birer birey olacaklardır. Kendi hayatına dahil olmayan, ebeveynlerinin seçimleri ve tercihleri ile büyüyen çocuklar bir süre sonra gerçek hayattan da soyutlanmış hissetmeye başlayacaklardır. Bu durumda hayal gücü olumlu değil, olumsuz yönleri ile karşımıza çıkmaktadır. Çünkü çocuklar, ebeveynlerin düşünmediklerini düşünür, hissetmediklerini hissederler. Eğer ebeveyenler de durumun farkında değiller ise ve bir ihmal söz konusuysa, sonuç kaçınılmazdır. Zamanla içe kapanıklık dediğimiz dönem gelmeye başlayacaktır.
Evin dağılması, oyuncakların her yerde olması, sizin için hoş bir görüntü olmayabilir ama çocuğunuz açısından bu görüntüler, en mutlu saatlerin yaşandığı anlar olarak kalan görüntülerdir. O sebeple bırakın ev dağılsın, bırakın her yer karışsın. Çocuğunuzun özgürlüğünü kısıtlamak yerine hayal gücünü harekete geçirmesine imkan sağlamalısınız. Unutmayın; çocuğunuzun zihinsel ve duyusal gelişimi, evin dağılmasından çok daha önemlidir. Küçükken kısıtlanılmış ve serbest bırakılmamış çocuklar büyüdüklerinde de aynı davranış kalıbını sergilerler. Onlar için rahatlıktan daha önemlisi, evin durumu ve temizliğidir. Bir çocuk, asla tekrar çocuk olamaz. Tekrar olamayacağı bir kalıbın içerisinde özgürce yaşaması gerekirken, kaybedeceği yılları geri alamayacağını bildiğiniz halde kendinizi ve evinizi düşünmek yerine, yalnızca çocuğunuzu düşünmelisiniz.
Çocuğunuzun istemediği davranışı yapması konusunda ısrarcı olmamalısınız. Onun kararlarına saygı duymalı ve özel ilgi alanlarına müdahale etmemelisiniz. Çocuklar zorla yaptıkları işlerden veya aktivitelerden keyif almak yerine sıkılmaya başlarlar. Bu durum bu şekilde devam ettikçe, ebeveynler de bir süre sonra sıkılmaya başlayacaklar. Bu durumda kendinizi düşünmelisiniz. İstemediğiniz bir yere gitmek ister miydiniz? Sevmediğiniz yemeği zorla yemek ister miydiniz? Uyumak istediğiniz halde daha fazla ayakta kalarak yorulmak ister miydiniz? Elbette istemezdiniz. Çocuğunuz da aynı şekilde istememektedir. Sadece kendisini sizler kadar net ifade edemiyor, duygularını her an açığa çıkartamıyor. Bu sebeple yine de çocuğunuzu soyutlaştırarak kendi bildiğinizi okumamalısınız. Çocuğunuz istemiyorsa, onu hiçbir şey için zorlamamalısınız.
Unutmamalısınız ki, çocuklarınız sizin tahmin bile edemeyeceğiniz kadar zeki ve yaratıcılardır. Yalnızca bir tutam ilgi ve bir tutam destekle, çocuğunuzun başaramayacağı hiçbir şey yoktur. Çocuklarınızın hayal güçlerini serbest bırakmalı ve hayallerle yaşaması için yol arkadaşları olmalısınız. Önlerine çıkan engeller değil.