Florür Nedir?
Florür aslında doğada olan zararsız bir mineral. Ancak diş macunlarında ve sularda rastladığımız florür bundan farklı. Florür az önce de belirttiğim gibi genellikle sulara ve kullandığımız diş macunlarına diş çürümesini engellemek için ekleniyor.
Tarihte Florür
Yapılan birtakım deneyler sonucunda, sularında sodyum florür bulunan farelerin Alzheimer benzeri hafıza rahatsızlıklarına yakalanması Alman kimya fabrikası I.G.Farben'i harekete geçirdi. Bunu çıkarları için fırsata çevirmek isteyen şirket, sodyum florürden sinir gazı üretimi teknolojisini 1939 yılında ALCOA adlı Amerikan Alüminyum Şirketi'nden satın alır. Ardından Nazi bilim insanları florürün içme suyuna karıştırılması için ilk deneylerini gerçekleştirir. Bu deneylerde içme suyundaki florürün beynin belli bir bölgesini uyuşturduğunu ve bireyin direnme gücünü kırdığını tespit eder. Bu keşiften sonra florür Nazi toplama kamplarındaki içme sularına karıştırılır. Sinir hücrelerini tahrip eden ve IQ'yu azaltan florür, beynin belli bir bölgesine tahribat yaparak, kişileri mücadele anında daha az aktif hale getirdiği tespit edilir.
Bunun üzerine dünyanın en büyük florür üreticisi olan Alcoa, Dow Chemical, Dupont ve Kellogg şirketleri bütün olayın başını çeken Farben'la bir anlaşma imzalayarak, florürün yaygınlaşması için çalışmalar başlattı. Dahası da II. Dünya Savaşı sırasında florür, nükleer silah yapımı için kullanıldı.
Düşünme yetisinden yoksun, hiçbir özgür iradesi olmayan insanlar oluşturmak kitleleri kontrol etmek için basit bir yöntem. Bir durup düşünün: Neden eskiden yapılan mimariler günümüzde bile ayakta duruyor da şimdiki mühendislik harikaları (!) en ufak bir depremde yerle yeksan oluyor? Neden insanlar eskiden daha uzun yaşardı da artık yaşam süresi geriliyor? Neden eskiden insanlar daha zekiydi de zaman geçtikçe insan aptallaşmaya başladı? Veya tüm bu soruları geride bırakıp çevremize bakalım. Bir tüketim çağında yaşıyoruz. Duygularımızı bile tam hissedemiyoruz. Nedense hep bir kırgınlık, halsizlik hissediyoruz. Bunun altında florürün yattığını söylesem?
Sodyum florürün etkilediği organların başında epifiz bezi gelir. Epifiz bezi ya da pineal gland zihnimizin psişik algı merkezidir. Bir bezelye tanesi büyüklüğünde olan bu minik organ sağ ve sol lobun tam ortasında bulunur ve Hipofiz bezinin arkasında küçük bir oyuğun içine yerleşmiştir. Beynimizin her bölümü simetriktir., bu yüzden tüm bölümlerden iki tane bulunur. Bunun tek istisnası epifiz bezidir. Epifiz bezi DMT, serotonin ve melatonin hormonları salınmaktadır. Bu hormonların önemine kısaca göz atalım.
DMT (dimetiltriptamin) diğer bir deyişle ruh molekülü epifiz tarafından uyku sırasında salınır. İnsanlarda, bitkilerde ve hayvanlarda DMT bulunur. İnsanda en çok doğum ve ölüm anında salgılanır ve insan bilinci üzerinde çok etkilidir. Öyle ki ruhun vücuda girip çıkmasını sağlayan hormon olarak adlandırılır. Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotranmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Bu nedenle mutluluk hormonu olarak bilinir. Melatonin epifiz bezinin pineolasit adı verilen hücrelerinden salgılanır. Biyoritmi belirler ya da biyoritm üzerinde etkilidir. Pineolasit hücreleri ışığa duyarlıdır. Elektromanyetik dalga yoğunluğu arttıkça melatonin salgılanması azalır. Vücutta birçok biyolojik ve fizyolojik süreci etkilediği bilinen melatonin hormonu uyku bozukluklarından psikolojik rahatsızlıklara kadar pek çok durumu doğrudan etkilemektedir. Kısaca duygusal ve zihinsel sağlık için gerekli olan antijenleri yani DMT, serotonin ve melatoninin tek doğal kaynağıdır. Seratonin ve melatonin olmadan ne keyifli bir gece uykusu çıkarabiliriz, ne de varoluşumuzun mutlu, çok mutlu olmanın keyfini çıkarabiliriz. DMT olmadan spiritüel bağlılık yoktur. Ve aslında tüm yaşamın neşesi, canlılığı yitirilir.
Yapılan araştırmalarda epifiz bezinin tıpkı bir mıknatısın demiri çektiği gibi florürü çekerek kireçlenmesine ve işlevini kaybetmesine neden olur.
İşte bu yüzden çok tehlikelidir Florür. Düşünsenize BEYNİNİZ KİREÇLENİYOR. Demesi bile bu kadar korkunç olan şeyi biz her gün vücudumuza yapıyoruz. Sadece florür değil, teknoloji de ruh halimizi etkileyen önemli etkenler arasında. Üstteki metinde “ Işığa duyarlıdır” ifadesini bu yüzen öne çıkardım. Tam yatacakken telefona baktığınızda epifiz bezindeki pineolasitler de ışığı sezip melatonin salgılamıyorlar. İşte vücudumuzda ve psikolojimizde böyle hasarlar yaratıyoruz. Bundan kurtulmanın yolu ise ya florürsüz diş macunu seçmek ya da kendi macunumuzu kendimiz yapmak. Eğer kendiniz yapmak isterseniz bu konu hakkındaki makalemize bakabilirsiniz. Kendinize ve sağlığınıza iyi bakın ve sağlıcakla kalın güzel insanlar…
Bu İçeriğe Ne Tepki Verirsiniz?
Çok Doğal
0
Faydalandım
0
Deneyeceğim
0
Öğretici
0
Hadi Canım
0
Beğenmedim
0