Birçok çiftin hayali bir gün anne - baba olmaktır, sevginin en büyük meyvesi çocuklardır. Eğer bir anne veya baba adayıysanız bir bebek sahibi olmanın hayali bile size mutluluk verir. Fakat bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin neredeyse 1/5 ‘i gebelikle ilgili problemler yaşıyor. Oysa bu problemlerin çoğu tedavi edilebilir hastalıklardır. Bu nedenle gebeliğe engel olan sebepleri bilmek ve erkenden teşhis almak, tedavinin başarısını büyük ölçüde olumlu etkileyecektir. Ben de bugün sizlere hamile kalma şansını azaltan faktörleri araştırdım ve bilmeniz gereken tüm detayları yazdım.
Halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriozis, rahim iç yüzeyini döşeyen endometrial dokunun follop tüpleri, yumurtalıklar veya karın boşluğu gibi olmaması gereken yerlere konumlanması sebebiyle oluşur. Bu doku yumurtalıklara yerleştiğinde yumurtalıkların kalitesini bozabilir, follop tüplerine yerleştiğinde buranın fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla geç fark edildiğinde kısırlık gibi sonuçlar doğurabilmektedir.
Diyabet, tiroid, karaciğer ve böbrek hastalıkları, bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen hastalıklar ve pıhtılaşma bozuklukları gibi birçok faktör, gebelik üzerinde olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu nedenle metabolik hastalığı olan kişiler, gebelik planlaması yapmadan önce bu hastalıkları ile ilgili uygun tedaviyi almalılar. Aksi halde gebelik oluşsa dahi düşük tehdidi oluşabiliyor.
Rahim; gebeliğin başından doğuma kadar bebeğin gelişimini sürdürdüğü organdır. Bu organdaki gerek doğuştan gerekse sonradan oluşan yapısal bozukluklar gebe kalmaya engel olabilir. Ya da gebelik gerçekleşse dahi büyük oranda düşük tehdidi oluşturabilirler. Rahimdeki yapısal anomalilerin başında ise T şeklinde rahim gelmektedir. Bu anomali genellikle doğuştan olup, gebe kalma üzerinde ciddi olumsuz etkilere sahiptir. Aynı şekilde rahim perdesi ve bazen de kürtaj sonrası gelişen enfeksiyonlar, rahimde şekil bozukluklarına sebep olarak gebeliğin oluşmasını önleyebilmektedir.
Gebeliğin oluşmasından, hamileliğin tutunmasına ve hatta doğuma kadar geçen sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi, tamamen hormonlarımızın sistemli bir şekilde görevlerini yerine getirmesine bağlıdır. Örneğin LH hormonu, yumurtanın çatlamasını sağlayarak spermle buluşmasına yardımcı olur. Ya da eksikliğinde progestan adlı sentetik ilaçlardan faydalanılan progesteron hormonu, bebeğin anne rahmine sağlıklı bir şekilde tutunabilmesi ve gebeliğin devam edebilmesi için olmazsa olmazdır. Ayrıca TSH hormonlarının istenilen seviyelerde olmaması düşüğe, hatta kısırlığa neden olabilmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere hormonlar, gebelikle doğrudan alakalıdır. Bu yüzden gebe kalamayan birçok kadına öncelikle hormon testleri yapılarak, gebeliği engelleyen durumun hormon kaynaklı olup olmadığı tespit edilmeye çalışılır.
Obezite, yumurtalık fonksiyonlarına zarar vererek gebe kalmaya engel olabilir. Bu nedenle fazla kilosu olup gebe kalmakta zorlanan birçok kadına, diyetisyen eşliğinde zayıflaması ve boyuna göre ideal kilosuna düşmesi tavsiye edilmektedir. Aynı şekilde çok zayıf olmak da yumurtlama üzerinde olumsuz etkilere neden olabiliyor.
Follop tüpleri, sperm ve yumurta hücresinin döllenmek için bir araya gelmelerini sağlayan adeta bir köprüdür. Enfeksiyon vb. durumlarda bu tüpler tıkanarak sperm ve yumurta hücresinin buluşmasının önüne geçer. Bu da gebeliğin önündeki en büyük engellerden biridir.