Türk kültüründe birçok unsurun ve motifin apayrı yeri var. Hayvanlar, bitkiler, doğa unsurları, anlatılar ve dahası kültürümüze yön veriyor. Bunlar arasında bozkurt ve geyik önemli yere sahip. Bozkurt, Türkleri Ergenekon’dan çıkartan ve onlara yol gösteren ayrıca türeyişlerinde de mitolojik bir rol üstlenmesi bakımından kültürümüzün temelinde yer buluyor. Bozkurt, gökyüzünü temsil ederken geyik ise yeryüzünün temsilcisi olarak görülmektedir.
Türk mitolojisinde ve inanç sisteminde geyiği birçok anlatıda, ritüelde görmek mümkündür. Birçok Türk boyu soylarının bir alageyikten geldiğine inanmıştır. İskitlerde yaratılışın sembolü olarak görülen geyik, hayatın başlangıcı ve ölümünü de temsil etmiştir.
Göktürk alfabesiyle yazılmış bir fal kitabı olan Irk Bitig'de, gök tanrısı Sıgun Keyik'e ait kutsal bir hayvan olduğuna inanılıyor. Göktürk'te geyiğin devletin resmi ideolojisinde yeri vardır. 1206'da kurulan Moğol İmparatorluğu'nda geyikler, kurtların eşleri olarak kabul edildi.
Ünlü araştırmacı Roux'a göre, geyikler toprakla ilişkilidir. Kırgız destanı Er-Töştük'te geyik
Bir yırtıcı kadar cesur, mavi bir kurda benziyor ve mavi demir zırh giyiyor. Kahramanın kurtla özdeşleşmesi ve mavi sıfatın art arda kullanılması, kahramanın bir tanrı olduğunu düşündürür. Ve karısı Kenyek'in pembe bir yüzü ve bir peri gibi parlak bir yüzü var, ama açıkça bir keçi ya da karaca. Bu, bu destanda Cengiz Han'ın atası olan kurt dişi geyik ile kurt karaca (veya dişi kurt dişi keçi) arasında bir bağlantı olduğunu düşündürür.
Böyle bir örnek, geyiğin kutsallığını gösterir. Zor zamanlarda ortaya çıkan Türk milletinin kurtarıcısı olarak görülüyordu. Avrupa Hunlarının bataklığı geçmesine izin verdi. Oğuz Kağan bir ulusa saldırmaya başlayınca kutsal yeleli kurt onlara rehberlik eder.
Bununla da kalmıyor, birçok destanda da kendine yer buluyor. Örneğin Altay destanında bakır dağın ruhudur. Burada avcılar zaten geyik yakalayamaz. Sonra geyik gelip çadıra girdi ve arkadan gelen avcı dağ tanrısı ile yüz yüze geldi.
Ayrıca Dede Korkut destanında geyik, beşik çentiğiyle dünyaya gelen ancak henüz birbirlerini tanımayan Bamsı Beyrek ile Banı Çiçek'i bir araya getirir. Geyiğin bu yol gösterici özelliği birçok azizin efsanelerine de yansımıştır. Bunlar aynı zamanda geyiğin liderlik özelliklerini göstermesi açısından da önemlidir.
Türkülerde de yaşayan geyik inanışı bizlere Anadolu’da geyiğe karşı duyulan sevginin günümüzdeki tezahürleri olarak görülebilir. Geyiklerin şifa getirdiğine de inanılmaktadır. Ankara’nın Elmadağ ilçesine bağlı Süleymanlı köyünden derlediğim bir efsaneye göre geyik, köy tarafından kutsal olarak görülmektedir.
Bu inanmada, kaynak kişi bana anne ve babasının geyiklerle konuştuğunu ve geyiklerin her gün onlara sütlerini hediye ettiğini söylemişti. Daha sonra bir uğursuzluk sonucunda geyikler gelmez olmuş ve köy halkı da bu duruma çok üzülmüş ancak kısa zaman sonra geyiklerin görüldüğü tepede bir ağaç bitivermiş ve bu ağacın adını da geyikli ağaç koyan köy halkı ne zaman başları sıkışsa dilek dilemeye bu tepeye çıkarlar ve ağaca renkli bezler bağlarlarmış.
Yaşayan bir inanış ve kutsal olarak görülen bir hayvan olarak geyik, geyik ana inancı Türkler için oldukça canlıdır. Toplumun hafızasında yer edinen bu kutlu hayvana karşı duyulan sevgi devam etmiş ve hayatın birçok alanına da sirayet etmiştir.