“Beri gelgil başım bahtı, evim tahtı,
Evden çıkıp yürüdüğü vakit selvi boylum…”
Türk milleti için önemli birçok edebî eser bulunmaktadır. Bunların başında müstesna bir yere sahip olan Dede Korkut Hikâyeleri gelmektedir. Bu hikayeler, son bulunan “Yedi Başlı Ejderha” ile sayıca on üçe ulaşmıştır.
Dede Korkut Hikâyeleri gerek söz varlığı gerekse içerdiği kültürel ve folklorik bilgiler bakımından Türk ulusunun tarihi, dili, yaşayış şekli, sosyolojik özellikleri ve hayatı algılayış şekli gibi birçok konuda bize ip uçları sunmaktadır.
Sosyal hayatı şekillendiren unsurların başında aile yapısı gelmektedir. Türk milleti için aile kutsal bir kavramdır. Aileyi oluşturan ve onu çekip çeviren ise -sanılanın aksine ataerkil değil- anne figürüdür. Çünkü Türk toplumunda kadın, özellikle Orta Asya steplerinde önemli bir yere sahiptir. Kadının sözüne danışılmadan hareket edilmez ve onun önderliğinde birçok işe imza atılır.
Kağan’ın ve yönetimin toplandığı Kurultay’da dahi kadının söz hakkı bulunurdu. Bu nedenle Türk toplumunun kadına hem aile hem de yönetim bakımından değer verdiğini görebiliyoruz. Dede Korkut anlatılarında ise kadının birçok açıdan ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Bunların başında cesaret, aileye yardım, devlete hizmet, savaşma azmi, vatanseverlik gibi duygular gelmektedir.
Oğlunu öldürmek isteyen Dirse Han’a karşı çıkan hatun, güzel sözlerle onu ikna etmeye ve ailenin geleceğine yön vermeye çalışır. Bunun yanı sıra Banu Çiçek’in de eşi kadar cesur ve yiğit olduğunu onunla güreş tutmasından ve ok atmasından anlıyoruz.
Deli Dumrul’un Azrail tarafından canının alınmaması için Dumrul’un eşi kendi canını verebileceğini söylüyor. Burada aileye olan adanmışlık ve büyük bir sevgi duygusu karşımıza çıkmaktadır. Aileye duyulan sevginin yanı sıra aile kurumuna duyulan bağlılık da göze çarpmaktadır.
Dirse Han anlatısında ise hatununun tavsiye ettiği yol sayesinde bir erkek çocuğu sahibi olurlar. Bu sebeple de hayatları boyunca aşağılanmaktan kurtulmuş olurlar. Kadınlar, kocalarına yol ve yöntem göstererek ailenin dirliğini ve birliğini sağladıkları kadar devletin bekasına ve devamlılığına da hizmet etmiş olurlar.
Dirse Han’ın eşi, kocasına “Yiğidim, padişahlar Tanrı'nın gölgesidir, padişaha asi olanın işi rast gitmez... gel ava çık gönlün açılsın.” demiştir.
Burla Hatun’un oğlunu çok seviyor olması ve onu koruyup kollaması da yine anne rolünü üstlenen kadının koruyuculuğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Kadim Türk tarihi boyunca Türk kültürünün içinde önemli yere haiz olan kadın, annelik ve eş rolleri dışında yönetici olarak da karşımıza birçok anlatıda çıkmaktadır. Bununla beraber şaman figürü olarak da kadınların yer aldığı birçok anlatı mevcuttur.
Kadınlar çoğu kez tutsak düşen kocalarını ve oğullarını kurtarmaya kırk ince belli kızlarıyla giderler. “Kırk ince bel” olarak ifade edilen kavram; Türk kadının başından beri yiğitliğini zarafetle birleştirdiğine, kadınlık ve yiğitlik özelliklerinin ikisini beraber bünyesinde taşıdığına açık bir kanıttır.
Türk mitolojisinde doğan çocukları koruduğuna inanılan varlığın da “Umay Ana” figürüyle tasvir edilerek bir kadın olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz. Olağanüstü güçlere sahip bir peri kızının yine oğlu Tepegöz’ü her şeye rağmen koruması ve ona tılsımlı yüzük hediye etmesi de aynı bağlamda ele alınabilir.
Bahaddin Ögel’e göre eski Türk mitolojisindeki ana ailesi izleri, Göktürk çağında yerini ‘baba ailesi’ düzenine bırakmasına rağmen Dede Korkut Hikâyeleri’nde baba, ailede toplumsal bir değer ve önemli bir figür olarak yer almaktadır. Yaşamın akışı ve yönetimi daha çok annenin idaresi altındadır. Dede Korkut anlatılarında şahıs kadrosunda da benzer bir şekilde babaların anne ve oğullardan sonra teşkil ettikleri görülmektedir.
Ayrıca ailenin en önemli özelliklerinden biri de tek eşliliktir. Türklerin en eski aile yapısının temelinde tek eşliliğin yer alıyor olması da Dede Korkut Hikâyeleri’nde olduğu gibi ailenin kutsal ve eşlerin birbirlerine karşı duydukları sevginin de önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir.
Türk kültür dairesinde Türk kadınına verilen değerin büyüklüğü karşısında bizler de bir kez daha aynı inancı taşıyor, kadınların toplum ve millet yapısındaki önemini vurgulamak istiyoruz.