Her ne kadar pek bilincinde olmasak da her yıl maalesef yüzlerce insan hastalık ya da kaza sonrası kan bulunamadığı için hayatını kaybediyor… Oysa bizler sürekli ve düzenli kan bağışı yaparsak bu can kayıpları yaşanmayabilir. Türkiye’deki yıllık kan bağışı oranı nüfusumuzun % 2’si kadardır. Üstelik bağışın yüzde 35’i askerlerden elde ediliyor. Bu yüzden sivil bağış oranı neredeyse yüzde 1 civarındadır. Hâlbuki gelişmiş ülkelerde bu oran ortalama yüzde 5, yani Türkiye’dekinin iki katından fazladır. Kan bağışında oranın bu kadar düşük olmasının tek sebebi ise maalesef toplumumuzun bu konuda duyarsız olması ve kan bağışıyla ilgili önyargılı oluşlarıdır... Hatta bu konudaki en yaygın önyargı, kan vermenin kansızlığa neden olacağı inanışıdır. Aslında insan vücudunda yaklaşık 6000 ml kan olduğunu ve alınan 1 ünite kanın ortalama 450 ml olduğunu düşünürsek, böyle bir riskin olmadığı aşikârdır. Bir de genel bir ön yargıda piercingi ve dövmeli olan kişilerin kan veremeyeceği yönünde, hemen bu konuya da açıklık getirmek istiyorum: Dövmeyi ya da piercingi yaptırdığınız zamanın üstenden bir yıl geçip geçmediği önemli bir husustur sadece, o da enfeksiyon riski açısından.
Kan vermenin tek kaynağının insan olduğunu düşünürsek, ihtiyaç duyulduğunda başka muadili de olmadığını bilmemizde fayda varÇünkü bilim insanları, uzun yıllardır kan yerine kullanılabilecek yapay bir madde elde etmek için çalışsalar da, henüz olumlu bir sonuç elde edememişlerdir. Kan kardiyovasküler sistemimizde dolaşan, plazma ve hücrelerden oluşan kırmızı renkli bir sıvıdır… Normal sağlıklı bir yetişkinde yaklaşık olarak 5-6 litre kan bulunmaktadır. Bunun yaklaşık yüzde 50-60’ı plazma denilen sıvıdan, kalanı ise hücrelerden oluşur. Kan, alyuvarlar içindeki hemoglobin sayesinde akciğerlerimiz ve dokularımız arasında oksijen ve karbondioksit taşır. Ayrıca besinler ile hormonları gerekli dokulara iletir ve vücudumuzdaki toksik maddelerin atılmasına yardım eder. Vücudun asit-baz dengesini, ısı dengesini sağlar. Kandaki akyuvarlar da vücudu mikroplardan, kanser hücrelerinden ve yabancı maddelerden korur.
Kan Bağışı Nerelerde Yapılır?
- Türkiye’de kan bağışı ile ilgilenen Sağlık Bakanlığı, Kızılay, SGK ve bağlı bulunduğunuz ilim üniversite hastanelerine bağlı birçok kan merkezi ve kan istasyonu vardır. Ama Kızılay bu adreslerin arasında bir adım öndedir.
- Çünkü Türkiye’nin kan ihtiyacının % 82’si Kızılay tarafından karşılanır. Hatta Kızılay toplumumuzu bilinçlendirip insanları kan vermeye teşvik etmek için, önyargıları yıkmak ve bağışları arttırmak için pek çok kampanya yürütür.
- Düzenli kan bağışlayanları madalya ve plaket ile ödüllendirerek bağışları teşvik etmeye çalışır. Örneğin sizler de düzenli kan vererek 10 bağışta bronz, 25 bağışta gümüş, 35 bağışta altın madalya, 40 bağışta ise plaket kazanabilirsiniz.
Kan Bağışının Faydaları Nelerdir?
- Vücudunuz bedeninizin hayati sıvısı olan kanı eksildikçe üretir. Eğer vücutta bir kan eksikliği olursa vücut uyarılır ve yerini doldurmak için yeni kan üretimine başlar. Yani kan verince kan hücreleriniz yenilenir. Bu sayede spor yapmış gibi zinde olur, gençleşirsiniz.
- Kan bağışı kalp krizi riskini %90 azaltmaktadır.
- Kan verdikten sonra kandaki yüksek yağ oranı düşer.
- Bu durum baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon ve yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesine katkı sağlar.
- Kan vermek kemik iliğinin yağlanmasını da önler.
- Kan bağışının karaciğer, akciğer, kalın bağırsak gibi bazı kanser türlerine yakalanma ihtimalini azalttığı yönünde çalışmalar vardır. Yine bazı araştırmalar, kan vermenin kolesterol ve şeker düzeylerini dengede tuttuğunu gösterir.
- Kan vermek ufak çaplı bir check-up gibi de düşünülebilirsiniz. Çünkü her kan verdiğinizde kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla ilgili tarama yapılır.
- Bu sayede AIDS, Hepatit B, Hepatit C, sifiliz (frengi) taramasından da geçmiş olursunuz. Aynı zamanda kan grubunuzu da ücretsiz öğrenirsiniz. Kan bağışında bulunanlara verilen kan sigorta kartı sayesinde, siz ve soyadınızı taşıyan yakınlarınız acil kan ihtiyacı durumunda tüm Kızılay Kan Merkezleri’nde önceliklidir.
- Kan vermenin belki de en büyük faydası psikolojiktir. Kan vererek hiç tanımadığınız birilerine yardım etmek onurlu bir davranıştır. Ayrıca bağışınız sayesinde birinin veya birilerinin hayatını kurtarma düşüncesi paha biçilemezdir.
Kimler Kan Bağışlayabilir?
- 50 kilonun üzerinde, 18 – 65 yaş aralığında, hemoglobin ölçümü normal olan sağlıklı kişiler yılda birden fazla bağışta bulunabilir.
- Erkekler 90 günde bir yani yılda dört defa, kadınlar ise 120 günde bir yani üç defa kan bağışlayabilir.
- Son olarak son 12 saatte alkol kesinlikle alınmamalıdır.
Kimler Kan Veremez?
- Vücut sıcaklığı 37.5’ten yüksek olanlar, kalp krizi rahatsızlığı geçirenler, damar yolu ile uyuşturucu bağımlısı olanlar, kanı etkileyecek ilaç kullananlar, nabzı çok düşük ve çok yüksek olanlar, son üç yılda sıtma olanlar, kanda pıhtılaşma sorunu bulunanlar kan veremez.
- Aşırı alkol tüketenler, doku ve organ nakli yaptıranlar, bulaşıcı sarılığı olanlarla yakın temasta olanlar da kan bağışlamamalıdır.
- Ayrıca soğuk algınlığı sırasında da kan vermek için birkaç gün beklemek lazımdır. Yine kan bağışlamak için son bağışın üzerinden en az iki ay geçmiş olmalıdır.
Kan Verdikten Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Kan vermek gündelik hayatınızda önemli bir değişikliğe yol açmaz. Yine de kan verdikten sonra bazı konulara dikkat etmeniz gerekir. Örneğin kan verme işlemi biter bitmez hemen ayağa kalkmak yerine yaklaşık 10 dakika dinlenmeniz gerekir. Sigara içiyorsanız baş dönmesi, bulantı gibi şikâyetler yaşamamak için en az 30 dakika beklemelisiniz. Ayrıca kanamaya neden olmaması için, kan verdiğiniz kolunuzla ilk birkaç saat ağır şeyler taşımamalısınız.
- Kan verdikten sonra ilk dört saat, su ve meyve suyu gibi sıvı şeyler tüketmeye özen göstermelisiniz. Yine sıvı kaybını arttıracağı için bir sonraki öğünden evvel alkollü içecek tüketmemelisiniz. Ayrıca sauna, spor gibi bedeni yoracak aktivitelerden kaçınmalısınız.
- Kan bağışı konusunda sadece bazı özel meslek gruplarının biraz daha dikkatli olması gerekir. Örneğin: Pilotların, ticari araç şoförlerinin, tehlikeli makine operatörlerinin ve yüksek yerlerde çalışmak zorunda olanların kan verdikten sonra 24 saat işlerine ara vermeleri önerilir.