Kitap, insanlığın ortak bilgisini, inançlarını, hayatı kavrama güçlerini ve hayata karşı takındıkları tavırları yüzyıllardır belleklerinde saklamış hazinedir.
Bu hazineye vakıf olabilmek ve ondaki bilgilere erişebilmek isteyen insanlık önce el yazısıyla daha sonra matbaanın bulunmasıyla basılı kitaplar sayesinde bu amacına ulaşabildi. Kitap, sadece bir yazı ve kağıt yığınağı değildir. Birçok nesnenin zamanla eskimesine ve değerini yitirmesine rağmen kitap diğerlerinden farklı bir şekilde içerdiği bilgiler sayesinde eskimeyen ve gittikçe değerlenen bir üründür.
Dokunanı ve okuyanı için gizli bir hazine olsa da okundukça şifreleri çözülen ve insana katkı sağlayan kitaplar, düşün dünyamızın zenginleşmesi için de bizlere birçok yol açar.
Güneş altında söylenmemiş sözcük yoktur, der Seneca. İnsanlar, ortak bir fikri yıllar boyunca kitaplara aktarıp fikirlerini dillendirmişlerdir. Peki, bizler kitapları okudukça karanlıklarımızı yıkabiliyor muyuz? Yoksa kitap, sadece bir tanıtım yüzü olarak mı maskeliyor tüm cehaletimizi?
Okuduğunuz kitapları ve yazarları getirin aklınıza. Sonra da düşünün! Acaba okuduklarım neler kattı bana diye. Size birer fikir sığınağı mı yoksa düşsel bir yolculuk olanağı mı sağladı şimdiye kadar? İlk okuduğunuz kitapları düşünmek size bu konuda fikir verebilir. Örneğin hasta yatağımda minik bir çocukken okuduğum Gülten Dayıoğlu’nun Suna’nın Serçeleri kitabı… Bana masalsı bir deneyim katmıştı. Öyle ki sanki oradaki tüm kuşlar odamda uçuşuvermişlerdi.
Onların anlattıkları sanki kitaptan çıkıp da yatağımın başucunda kulağıma fısıldanmıştı. Neyse ki tüm masalsı şeyler gibi onlar da bana düşsel bir deneyim katabilmişti.
Gençlik yıllarınızı etkileyen şiir kitapları. Özdemir Asaf, Ümit Yaşar Oğuzcan, Attila İlhan… Şairlerin dizelerinde dolaşmak aslında kalbin en derin yerlerinden kopan duyguları göğe savurmak kadar etkileyici…
Bir romana dalıp oradaki kahramanla hemhâl olmak. Onun duygularıyla hareket etmek ve ıslak sokakları adımlamak ve her defasında yeni bir insana dönüşmek… Örneğin bir Raskolnikov ya da Jan Valjan olup çıkmak… Uyandığında Gregor Samsa gibi bir hamamböceğine dönüşmek… Kitaplarla dolu raflara bakıp onların bir gün itfaiye erleri tarafından yakılacağını düşünmek ya da kendini birdenbire cüceler ülkesinde bulmak… İşte tüm bu düşleri kurduran kitaplar iyi ki var…
Kitapların hayatlarımıza kattıklarını deneyimlemek için biraz da okumadıklarımıza bakmalı. Bugün bir liste çıkartın kendinize. Okumak isteyip de ertelediğiniz tüm eserleri yazın bir kenara. Eğer onların sayısı oldukça fazlaysa elinizi çabuk tutmalısınız. Çünkü hayat bir kitap okumak için çok kısa ancak kelimelerin değerini yitirmesi için sonsuz. Kitaplar, ölümsüz olmasına karşın fani bedenlerimizle çıkacağımız yolculuklarda kitap sığınağınız olsun…